ÖZ
Son zamanlarda obezite hastaligi hemen hemen her ülkede artmaktadir. Artik obezite sadece bir saglik sorunu degildir, bununla beraber ekonomik bir sorundur. Bu sorunla devletler mücadele etme ihtiyaci duymaktadirlar. Dolayisiyla obezite sorunu, devlet müdahalesini gerektirmektedir. Obezite ile etkin mücadelede; sorunun ayrintili olarak tanimlanmasi, soruna neden olan faktörlerin belirlenmesi ve olumsuz sonuçlarinin saptanmasi ile bunlarin ölçümü önem tasir. Müdahalelerin mali araçlari, gida tüketimini azaltmasi etkisinden ötürü önemlidir. Söz konusu mali araçlar, çesitli ülkelerde gelir dagilimi farkliliklari, beslenme aliskanliklari, kentlesme, teknoloji kullanimi orani farkliliklari v.b. sosyoekonomik farkliliklar nedeni ile çesitlilik gösterebilmektedir.
Bu çalismada, artan obezite sorunu için üretilen güncel çözümler açiklanmaktadir.
Anahtar Kelimeler: Obezite, Gida Fiyatlari, Gida Vergileri, Gida Tesvikleri.
JEL Siniflandirmasi: Q18, I18, D11, H2.
Evaluation Of Taxes As A Political Tool Concern In Sruggle With Obesity
ABSTRACT
Recently, obesity as an common public, is increasing in almost every country. From now on obesity is not only an illness but also an economic phenomenon. Governments are in the need of dealing with this problem. In this respect, interventions are required for obesity problem. In order to effectively deal with the obesity problem, it is of great importance to describe the problem and its reasons in detail and to identify and measure the negative consequences. Fiscal intermediaries of interventions have great significance because of their effects through diminishing food consumption. Aforementioned fiscal intermediaries may vary in different countries due to socioeconomic reasons such as income distribution differences, consumption habits, urbanization, technology usage rate differences, etc. This study explains increasing obesity problem and current fiscal solutions developed for the obesity problem.
Key Words: Obesity, Food Prices, Food Taxes, Food Subsidies.
JEL Classification: Q18, I18, D11, H2.
1. GIRIS
Vücutta sagliga zarar veren ölçüde normalin üzerinde ve asiri yag biriktirme obezite olarak tanimlanmaktadir. Yetiskinlerde obeziteyi saptamak için Beden Kitle Endeksi (BKI) denilen basit bir oranti kullanilir.* BKI erkek ya da kadin tüm eriskinler için her yas araliginda kullanilabilir (WHO, 2013).
Gün içerisinde ihtiyaç duyulandan daha fazla tüketilen gidalar, harcanandan daha çok alinan kaloriler, yag, seker ve tuzca zengin, yüksek kalorili gidalarin tüketiminin yayginlasmasi obezitenin önemli nedenleridir. Diger taraftan kentlesme beraberinde gelen kolay yasam, rahat ulasim vb modern yasam yenilikleri ile zahmetsiz hale gelen gündelik yasanti fiziksel olarak daha az hareket etmeyi olanakli kildigindan, ayrica obeziteye neden olmaktadir.
Obezite, geleneksel yöntemler ile tedavi edilebilen basit bir fazla kilo sorunu olmayip, yüksek saglik riskleri tasiyan ancak önlenebilir nitelikte bir klinik hastalik ve tehlikeli bir toplumsal saglik sorunu niteligindedir. Kalp hastaliklarina, birçok kanser türüne, diyabet, kas ve kemik rahatsizliklarina, psikolojik rahatsizliklara sebep oldugu klinik olarak kanitlanmis ölümcül bir hastaliktir. 1980 yilindan bu yana da yayginligi ikiye katlanmistir. 2008 yilinda, 20 yas üzerindeki yetiskinlerin %35'inin fazla kilolu, %11'nin ise obez oldugu saptanmistir. Dünya nüfusunun %65'i fazla kiloludur ve obeziteye bagli sorunlardan ölenlerin sayisi açliktan ölenlerden fazladir. 2011 yilindaki verilere göre 5 yas altindaki 40 milyon çocugun obez oldugu tespit edilmistir (WHO, 2013). Obezite, 1980'li yillardan bugüne, dünyada, tüm yas gruplarinda yaygin olarak görülmeye baslanmistir. Dünya Saglik Örgütü (WHO) verilerine göre, dünyada 500 milyonun üzerinde obez ve yaklasik 1,6 milyar fazla kilolu kisi yasamaktadir (WHO, 2011). Tüm dünyada obezite orani giderek artmakta ve bundan da en çok çocuklar etkilenmektedir.
Obezite ile ilgili saglik harcamalari birçok ülkede toplam saglik harcamalarinin % 2-6'sini olusturmaktadir (Swinburn vd., 2011:804). Her toplumda, her gelir düzeyinde görülen bir hastalik olan obezite, kitleleri ilgilendirdiginden sadece bir saglik sorunu olmanin ötesinde ekonomik sorun haline gelmistir. Negatif dissallik özelligi nedeni ile obezite, piyasaya birakildiginda etkinsizlik doguran, devlet müdahalesini gerektiren bir sorundur. Devletler obezite ile mücadelede etkin ve yaygin politikalar gelistirip, bireyleri saglikli yasama tesvik etme amacini gütmektedir. Çalismada, obezite ile mücadele için özendirme/caydirma politikalarinda kullanilan vergisel araçlar incelenecektir.
2. OBEZITEYLE MÜCADELE VE DEVLET MÜDAHALESININ GEREKÇELERI
Obeziteye kaynaklik eden toplumsal ve ekonomik sorunlarin giderilmesinde kamu müdahalesi kaçinilmaz görülmektedir. Piyasa yapisindaki aksakliklar, egitim ve bilgi yetersizligine bagli gelisen hatali kisisel tercihler, bagimlilik, kültürel faktörler, gelir düzeyindeki yetersizlik ve yoksulluk, çevresel ve kültürel faktörler vb devletin obezite ile mücadelede ekonomiye müdahalesini gerektirebilmektedir.
2.1. Serbest Piyasa Basarisizligi
Sanayi Devrimi sonrasinda artan makinelesme sonucunda, bedensel emek gereksiniminin azalmasi, kalori sarfiyati oldukça düsük ve egzersiz kapasitesi olmayan masa basi mesleklerin yayginlasmasi, çalisma saatlerinin kisalmasi obeziteyi tetikleyen piyasa nedenli degisimlerdir. Tarimda makinelesme sonucunda ortaya çikan verimlilik artisi ile tarimsal ürünlerin bollasmasi/ucuzlamasi, kisi basina düsen gelirdeki artis ile gidaya erisebilirligin kolaylasmasi günlük alinan kalori miktarinda artisa neden olmustur (Lakdawalla ve Phillipson, 2002:25-26). ABD'de yapilan ampirik bir çalismada, obezite ile gida fiyatlari arasinda çok düsük bir iliski bulunurken, obezite ile teknolojik ve sosyo-demografik degisimler (daha az fiziksel aktivite, kadin isgücünün ekonomiye katiliminin artisi, artan kentlesme vb.) arasinda çok siki bir iliski oldugu ortaya konulmustur (Bleich vd., 2008:289). 1970'lerin son çeyreginden itibaren ev içi isleri kolaylastiran, gün içerisinde kalori sarfiyatini azaltan çamasir makinesi, bulasik makinesi, elektrik süpürgesi vb. elektrikli cihazlarin kullaniminin girerek yayginlasmasi obeziteyi artirmistir.
Obeziteye neden olan faktörlerin basinda kalitim, yas, cinsiyet, egitim düzeyi ve yasam tarzi gibi etmenler bulunur. Ancak genetik degisimler artan obezitenin kisa dönemli nedeni degildir. Kisa dönemde genetikten ziyade enerji dengesi kilit rol oynar. Yani harcananin çok üzerinde kalori alinmasi kilo aliminin asil nedenidir. Hizli kentlesme, ekonomik büyüme ve beslenme aliskanliklarindaki evrim, gida tüketim aliskanliklarinin degisimi, is ve çalisma sartlarindaki degisim (bilgisayar basinda geçirilen sürelerin uzamasi), iletisim, dinlence ve eglence aliskanliklarinin dönüsümü (TV yayinlarinin, genel agdaki elektronik oyunlarin ve sosyal medya ortamlarinin çok gelismis tasinabilir cihazlarla bireyin nerdeyse ayrilmaz bir parçasi haline gelmesi ve bireyin bunlarla daha çok vakit geçirmesi), fiziksel egzersizlerde yasanan düsüs (motorlu tasit kullanimi, yürüyen merdivenler/bantlar ve asansörler) obeziteyi açiklayan nedenler arasinda siralanabilir. Gida tüketim aliskanliklarinin degismesinde hane disi gida tüketiminin yayginlasmasi, genetigi degistirilmis gidalar ve besin çesitliligi, yogun seker içeren içeceklerin ve yüksek oranda yag içeren besinlerin tüketiminin yayginlasmasi, ayaküstü (fast-food) olarak adlandirilan zincir restoranlarca satilan hazir ve hizli hazirlanan, sagliksiz, yüksek yagli ve kalorili besinlerin çok daha düsük fiyata temin edilebilmesi ve bunlara kolay erisilebilir olmasi obezitenin yayginlasmasini tetikleyen diger nedenler olarak gösterilebilir (Acs vd., 2009:229).
Bazi arastirmacilar, piyasayi obezite sorununda kendi haline birakmanin çözüm olacagini savunurlar. Onlara göre, yemek ve keyif alma tercihleri kisiseldir ve kâr motivasyonu, gida endüstrisini saglikli gidalar üretmeye yönlendirir. Ancak günümüzde karsilasilan obezite hastaliginda yasanan bireysel tercihlerin, mikro düzeyde hastaligi engellemede etkin olmakla beraber makro düzeyde etkinsiz oldugunun ortaya konulmasi, devlet müdahalesini hakli çikarmistir (Wansink, Huckabee, 2005:6-18). Devletin obeziteyi azaltmak için müdahale ederken yaptigi geleneksel savunmasi, kisisel tercihler sonunda ortaya çikan olumsuz saglik çiktisinin normal kilolu olanlara fazla kilolular tarafindan negatif mali dissallik yüklenmesi sonucunun düzeltilmesidir (Yaniv vd.,2009:825). Bu durum, beslenme aliskanliklari ve kisisel gida tüketimi zevkleri konusunda tüketici egemenliginin devletin paternalistik uygulamalari ile kisitlanmasinda hakli bir neden olarak görülebilir.
Sigara ile mücadelede en etkin yol, sigaraya baslamanin engellenmesidir. Paralel sekilde obezite için de ayni sey geçerlidir. Politika, bireysel egilimin sagliksiz gidalara yönelme egilimine tepki verip gida endüstrisinin sagliksiz gidalarla ilgili önyargilarini kirabilmelidir. Obezlerin dogrudan vergilendirilmesi uygulanabilir bir yöntem degildir. Ancak, vergi geliri hedefi sorunun çözümünde bir bakis açisi saglar. Obezite ile mücadelede gelistirilecek kamu politikasi bireylerin degil, devletin karar ve hareketlerini içerir. Süreç hiçbir sey yapmamayi da seçenek olarak kapsamaktadir.
ABD'de yapilan bir çalismada obezlerin kisi basi ömür boyu dissal maliyetleri yaklasik 55.000 Dolar ve üzeri iken normal kilodakilerin yaklasik 2000 Dolar civarinda oldugu tespit edilmistir. ABD'de 9 milyon obez çocugun obezite sorunu engellenemezse, birer eriskin olduklarinda ekonomiye gelecekte 491 milyar dolar yük getirebilecekleri öngörülmektedir. Artan obezite vakasi mali dissalliklara, bilgi eksikliklerine ve rasyonel olamama gerekçelerine baglanmaktadir. Bu gerekçeler, piyasaya devlet müdahalesini hakli duruma getirmektedir (McKinnon, 2009:172).
2.2. Gelir ve Ikame Etkisi
Obezitenin artisi batili ülkelerde iki eszamanli gelisme ile açiklanmaya çalisilir. Birincisi, sürekli büyüyen ekonomi içinde gelirin hizla artmasidir. Artan gelir nedeni ile tüketilmek istenen gida miktari artar (gelir etkisi). Ikincisi, tarimsal üretim teknolojisindeki gelisme ile gida arzindaki artistir. Bu da gidayi bollastirip maliyetleri asagi çeker ve yine ucuzlayan gida sonucunda gidaya erisim ve tüketim artar (ikame etkisi) (Mavromaras, 2008:81).
2.3. Eksik Bilgi ve Egitimsizlik
Serbest piyasanin anahtar bir varsayimi da tüketicilerin tam bilgi sahibi oldugudur. Tam bilgili tüketiciler özellikle farkli gidalari tüketmek ile gelecekteki agirliklari, sagliklari, istihdamlari, yasam tatminleri arasindaki baglantilarin farkindadirlar. Uzun dönemde ise kisilerin farkli genetik ve karakteristik yapisi düsünüldügünde tam bilgili olma varsayiminin dogrulugu süphe uyandirir. Eksik bilgi, obezite ve saglik arasindaki bir iliskiden ziyade, gida tüketimi ve obezite ikilisinin bir sorunu gibi görünmektedir. Bilinçsiz tüketiciler, daha fazla obeziteye neden olan gidalar tüketirlerken tam bilginin altinda bir bilgi birikimine isaret ederler. Gerçek, belirsizlik anlamina gelir; bu nedenle sagliksiz gidalarin üzerine özellikli bir vergi konulmasi asiri gida tüketimine neden olan belirsizligi asmada etkinsiz bir araçtir. Çünkü bu tür bir vergi tüketimin tam bilgili tüketicilerce mi, yoksa eksik bilgili tüketicilerce mi yapildigina duyarsizdir (Freebairn, 2010:55).
Gida mallarinin miktari ve çesitliligi, kamu mallarindaki gibi rakipsiz tüketim ve dislanamama özelliklerine sahiptir, asiri tüketiminin engellenmesi bu nedenle mümkün olmamaktadir. Bununla beraber piyasa güçleri bahsi geçen bu bilginin sadece bir bölümünü topluma sunar. Bu nedenle hükümetler asiri gida tüketimi ve bu asiri tüketimin uzun dönemdeki negatif getirileri arasindaki baglantinin saglanmasi ve bilgisinin topluma aktarilmasi konusunda hizla harekete geçmelidirler. Devlet tüketicilere birincil saglik koruma sektörü, egitim ve reklam yollari ile bu bilgiyi sunabilir (Freebairn, 2010:56).
Buna karsin Ippolio ve Mathios yaptiklari çalismada, obezite ile ilgili bilgilendirme, egitim ve reklamin tek basina kilo sorununu çözmede etkin olmadigini belirtmisler, yapilacak reklam vb. hükümet propagandasina da gida üreticilerinin karsi reklamlar ile yanit vermesinin mümkün olabilecegini öngörmüslerdir (Ippolito ve Mathios, 1995:91-95). Yine de ABD'de son yillarda asiri yagli, tuzlu ya da sekerli gidalarin, yani çerez, cips, bisküvi, çikolata ve mesrubat tarzi gidalarin halk arasinda "Abur-cubur Gidalar (Junk Food)" olarak adlandirilmaya baslanmasi obezite ile mücadelede reklam ve egitim kampanyalarinin kamuoyunda olumlu bir sonucu olarak görülebilir (Maffatone, 2013). Avrupa'da fast food magaza zincirlerine karsi yerel gida üreticileri, yöresel özellikleri tasiyan saglikli gidalarin üretildigi yavas gida (slow food) uygulamasini gelistirmislerdir.
2.4. Kisisel Tercihler ve Bagimlilik
Bir kisinin ihtiyaci olan bu yasamsal enerjiyi sadece yüksek enerji içeren aburcubur gidalardan saglamasi gerekli degildir. Aslinda obezite, gerekenden fazla (harcanilanin üzerinde) enerjinin gida yolu ile aliminin dogrudan sonucudur ve kisilerin her ögünde yüksek enerji içeren bu tarz sagliksiz gidalar tüketmemesi gerektiginin göstergesidir. Yüksek enerjili gidalar üzerine konulacak bir vergi asiri tüketimi engellemede uygun bir araç olabilir. Ancak kisisel anlamda bu tür bir vergi çözüm olmayabilir. Çünkü bu tür gidalarin tüketimi bagimlilik derecesinde baglilik yaratmis olabilir ve bu gidalari tüketenlerin fiyat degisimlerine karsi gösterdikleri talep esnekligi düsük olabilir (Nederkoorn vd., 2011:760). Çünkü obezlerin aburcubur gidalara karsi koyma gücü obez olmayanlara kiyasla daha düsüktür (Giesen vd., 2010:966-970). Bu nedenle obezler, bu tür gidalara konan yüksek oranli bir vergi sonrasinda bile satin alma konusunda istekli olmayi sürdürebilir.
2.5. Düsük Gelir Düzeyi ve Çevresel Faktörler
Asiri tuzlu, yagli, sekerli sagliksiz gidalar, kalori zengini ve doyurucu olmakla beraber ucuz ve tüketilmesi keyiflidir. Oysaki saglikli olarak tanimlanan kalorisi düsük, yag ve seker dengesi uygun düzeyli olan meyve sebze v.b. gidalarin ise fiyati yüksektir, doyuruculuklari düsüktür. Kalori/fiyat bazinda düsünüldügünde saglikli gidalar, sagliksiz gidalara göre oldukça yüksek fiyatlidir. Bu nedenle düsük gelirli kesim saglikli olup olmadigina bakmaksizin düsük fiyat çekiciligi nedeni ile sagliksiz gidalara zorunlu olarak yönelmektedir. Kisa dönemde düsük fiyatli, yüksek kalorili ürünün tercih edilmesi rasyonel bireysel tercihe uygun bir davranis gibi görünebilir. Oysaki bireyin orta ve uzun dönemde yüksek maliyetli saglik sorunlarina neden olabilecek yüksek kalorili sagliksiz gidayi düsük fiyati nedeniyle tercih etmis olmasi ekonomik bir yanilgidir. Bu noktada obeziteyle ilgili egitim ve reklam faaliyetlerin bu yanilgiyi gidermeye yönelik tasarlanmasi önemlidir.
Obezite büyük ölçüde çevresel faktörlerden etkilenmektedir. Cografi farkliliklar obezite konusunda çesitlilikler dogurabilir. Örnegin, diger ülkelerden farkli olarak Kuzey Amerika'da obeziteye yasanilan çevrenin de etki edebildigi kanitlanmistir. Ayni sehir içerisinde gelir düzeyi düsük mahallelerde, gelir düzeyi orta ve orta üst düzeyde olan kesimin yasadigi mahallelere kiyasla obeziteye daha yüksek oranda rastlanilmistir. Bu durum, obezitenin kisisel bir tercih olmaktan ziyade alim gücünün düsük olmasi nedeniyle ucuz olan sagliksiz gidalarin tüketilmesinin kaçinilmaz oldugunu kanitlar. Çünkü gelir düzeyi düsük birey için en ucuz beslenme alternatifi, seri olarak üretilmis sagliksiz gidalarin zincir restoranlarca sunumudur. Saglikli gidalar genellikle daha pahalidir ve bu gidalara erisim gelir düzeyi düsük mahallelerdeki magazalarda az stoklandiklarindan daha zordur (Cummins ve Macintyre, 2006:100-102). Washington Üniversitesi Obezite Arastirma Merkezi yöneticisi Adam Drewnowski, New York'da sekerli mesrubat tüketiminin en çok, düsük gelir düzeyine sahip bölgelerde görüldügünü ifade etmistir (McColl, 2009:798).
Stum ve Datar yaptiklari arastirmada, meyve ve sebze fiyatlarinin yüksek oldugu bölgelerde vücut kitle indeksinin artisinin, meyve ve sebze fiyatlarinin düsük oldugu bölgelere kiyasla fazla oldugunu belirlemislerdir (Sturm ve Datar, 2005:1059-1068). Bir diger çalismada, gelir düzeyi düsük kesimin yasadigi bölgelerde fiziksel aktiviteye erisimin de sinirli oldugu belirlenmistir. Spor alanlari, fitness salonlari söz konusu bölgelerde orta ve üst gelir gurubuna ait kesimin yasadigi bölgelere kiyasla oldukça az sayidadir (Sallis ve Glanz, 2010:89-108).
2.6. Sigara Tiryakiligi
Kanada'da yapilan bir çalismada sigara tiryakiliginin obezitenin ciddi bir nedeni oldugu kanitlanmistir. Klinik çalismalarda, sigaranin kandaki "catecholamine" hormonunu arttirmasindan dolayi kalbin daha fazla çalismasina yol açarak daha çok kalori yakilmasina yol açtigi kanitlanmistir. Sigarayi birakanlar daha az kalori harcayacaklarindan kilo alma sorunu ve obezite ile karsi karsiya kalirlar. Sigara ile obezite iliskisinde bir diger bakis açisi ise ekonomiktir. Düsük gelir düzeyindeki kisiler, gelirlilerin bir bölümünü yüksek vergiler bulunan yüksek fiyatli sigara ve tütün mamullerine ayirdiklarindan gelirlerinin kalan bölümü ile ucuz ve sagliksiz gidalar satin alip tüketirler. Bu durum da sigaranin obeziteye neden olan bir diger nedenidir. Sigara üzerinden alinan vergilerde yapilacak %10'luk bir artisin sigara tüketimini düsürmekle beraber obez popülasyonunda %4-5 gibi bir artisa neden oldugu yapilan analizlerle ispat edilmistir (Sen vd., 2010:181-186).
Sigara üzerindeki verginin yaygin olarak uygulanmasi sigara tüketimini azaltir ve özellikle genç yasta sigaraya baslama olasiligini düsürür. Bu nedenle yüksek vergiler, etkin ulusal tütün kontrol programlarinin baslangiç noktasi olarak kullanilirken tüketilmesi istenmeyen ürünün fiyatini artirir (Levy ve Oblak, 2009:198). Bu nedenle tütün mamullerine getirilecek yüksek oranli bir vergi obezite ile mücadelede ciddi bir destek olabilir.
2.7. Kültürel Bir Gösterge Olarak Fazla Kilolar ve Obezite
19. yüzyilda bati toplumlarinda kitlik ve açlik yasanirken zayiflik iyi beslenmemenin ve hastaligin göstergesi iken sismanlik, refah ve sagligin, üst tabakanin simgesiydi. Günümüzde bati toplumlarinda, obezite sagligi olumsuz etkileyen bir hastalik oldugundan sismanlik refah bakimindan olumsuz bir gösterge sayilmaktadir. Benzer sekilde zayif olmak kisisel disipline isaret ederken fazla kilolar kisisel disiplinsizligi simgelemektedir. Gelir düzeyi düsük ülkelerde ise hâlâ sismanlik olumlu bir deger arz etmektedir (Rosin, 2008:641). Bu nedenle ülkeden ülkeye, zamandan zamana degisen vücut imaji ve sismanlik hakkindaki kültürel inanç ve tutumlar da obeziteye neden olan bir unsur olarak görülebilir.
Sonuç olarak, devletin saglik politikasinda obezite sorunu ile mücadele için gelistirilen politikalar tüketicilerin daha saglikli gidalara yönelmesini özendirici niteliktedir. Tüketici tercihleri ve devlet müdahalesi üreticilerin tutumlarini da dogrudan biçimlendirir. Son zamanlarda uluslararasi organizasyonlar da obezite hastaliginin asilmasinda çözüm önerileri üretip ülkelerin saglik politikalarinin biçimlenmesinde rol oynamaktadir. Obezite sorununu asabilmek için devlet, sivil toplum, özel sektör, meslek aglari, medya ve uluslararasi kuruluslar arasinda iliskilerin güçlendirilmesi ve ortak hareket edilmesi önemlidir (Acs vd., 2009:221).
Sigorta ve sosyal güvenlik sirketleri de bireysel saglik harcamalarinin finansmani içinde oynadiklari rolün büyüklügü nedeni ile soruna dolayli olarak taraftir. Sunduklari saglik güvencelerinin kapsamini obeziteye duyarli hale getirmeleri çözüme yardimci olabilir. Sigara kullananlarin saglik sigorta poliçelerinin kullanmayanlara kiyasla çok daha yüksek fiyatlardan hazirlanmasi gibi caydirici bir etki obezlerin saglik poliçelerinin hazirlanmasinda da kullanilabilir.
3. OBEZITENIN NEDEN OLDUGU EKONOMIK YÜK
3.1. Yillik Saglik Harcamalari Artisi
Obezite ile mücadelede tedavi süresi uzun sürebilir ve yüksek maliyetlidir. Obezite kronik saglik kosullarina bagli oldugu kadar beslenme aliskanliklarina da baglidir. Obez insanlar, kisisel beslenme tercihlerini kötüye kullanirlarken sadece kendilerine zarar vermemektedirler. Nitekim dissal maliyet yüklemeselerdi insanlar, diyet ve egzersiz tercihlerini obezite riskini astiklari bir noktada kullanabilirlerdi. Ancak, obezite bugünkü haliyle salt kisisel bir sorun olmayip, maliyeti ciddi büyüklükte kamusal bir sorun niteligine bürünmüstür.
ABD'de 2002 yilinda yapilan bir çalismada; obezitenin yillik tedavi edilen hasta sayisinda %36, yillik saglik maliyetlerinde ise %77 artisa neden oldugu ortaya konulmus ve bu artisin obez olmayan ortalama bir bireye yillik 395 Dolar saglik maliyet yükü (negatif dissallik) artisi getirdigi tahmin edilmistir (Sturm, 2002:245253).
3.2. Obezitenin Dissal Maliyeti
Bugüne kadar yasanmis deneyimler göstermektedir ki, obezite bir saglik sorunu olarak serbest piyasaya birakildiginda kendiliginden çözülmesi olanaksiz bir sorundur. Rasyonel karar mekanizmasina sahip bireyler, obez olmayi özgürce seçip ve bunun sonucunda ortaya çikan saglik maliyetlerini üstlenmeyip toplumun obez olmayan, saglikli beslenen kesimine serbest piyasa mekanizmasi içerisinde yükleyebilmektedirler. Obez olmak, ihtiyacin üzerinde beslenmek kisisel tercihtir ve obez kisinin dogrularina uygun olabilir. Adil bir ekonomik yapi için obezlerin neden olduklari negatif dissalliklari ve ek maliyetleri de gidermeleri sarttir. Sorunun çözümü için devletin müdahil olmadigi durumlarda obezitenin saglik maliyetlerini toplumun diger kesimi, saglik sigortasi ve sosyal güvenlik sistemi vb. dolayli mekanizmalar içerisinde haksiz yere üstlenecektir.
Gida piyasasindaki aksakligin kaynagi birinin tüketiminin dolaysiz ya da dolayli olarak digerini etkilemesidir. Bir obez tükettigi ürünün dissal maliyetlerinin içsellestigi ürünün gerçek fiyati ile karsilassaydi sagliksiz gidalari daha az tüketebilirdi. Bu nedenle fiyat sistemi kaynaklarin sadece marjinal firsat maliyetlerini ölçerken etkin tahsis saglayabilir. Dissallik, obezlere yaptiklari tüketimin dogurdugu maliyetlerin tamamiyla yansitilmasi ya da tüketim faaliyetlerinin tüm yarar ve maliyetlerinin kendilerine ödetilmesi ile yönlendirilebilir. Bunun için sosyal maliyetleri de fiyat içermelidir (Eltson, vd., 2009:179).
Piyasa kosullarinda sigorta sirketleri obezler için hazirladiklari özel sigorta paketleriyle sorunu çözebilir ya da sigorta sirketleri sigara tüketenlerde oldugu gibi obeziteyle ilgili saglik çözümlerini poliçelerinde seçenekli hale getirebilirler. Böylelikle obezite ve ona iliskin maliyetler içsellestirilebilir. Ancak sorun daha karmasik ve göründügü kadar basit degildir. Örnegin, bir diger saglik maliyeti ise obezite nedeniyle asansör, yürüyen merdiven v.b. motorlu özel araçlar, daha genis hastane yataklari, motorlu tekerli sandalyelerin yarattigi maliyetlerdir (Acs vd, 2009:173).
Obezitenin yol açtigi negatif dissal maliyetler genistir ve obezite tercihi tüm toplum tarafindan finanse edilmektedir. Tüketim seçiminde özgür birakildiklarinda daha çok birey obez olup bu durum sosyal maliyeti artirir. Bu nedenle kisisel kararlara iliskin negatif dissalliklar politik müdahaleyi bu tercihleri kontrol etmesi konusunda zorlayacak konumdadir. Obezite de Pareto optimumunu bozucu bir negatif dissallik yaratir. Diger bir deyisle obezite sadece obezleri degil obezlik nedeniyle obez olmayanlari da dolayli yük altina alip olumsuz yönde etkiler. Obezite görünüste kisisel bir tercih veya gida üreticilerinin hileli yönlendirmesi sonucu olustugu sanilsa da kayda deger bir çözüme sahip degildir. Obezite sonucunda negatif dissallik ortaya çikar. Çünkü bireylerin fazla kalori tüketimi maliyeti, katlanmak zorunda olduklari sosyal maliyetlerden daha azdir. Gida ve egzersiz ikilisi konusunda yapilan tercihler obezite üzerinde belirleyici rol oynar. Sorunun çözümü için tüketilen gidalardan alinan kalori miktarinin azaltilmasi gerekir. Gida fiyatlarinda vergiler araciligiyla yapilacak bir artis obeziteden kaynaklanan sorunlarin finansmanini büyük ölçüde karsilayabilir. Diger bir ifadeyle yeni getirilecek bir gida vergisinin gidanin fiyatini arttirmasindan dogan maliyeti, obeziteden kaynaklanan saglik sorunlari tedavi masraflar vb negatif dissal maliyetleri obezler için içsellestirebilir, yani bahsi geçen negatif maliyetleri tüketimi yapan obezlere yükleyebilir (Acs vd., 2009:174).
3.3. Obezite ve Yasam Boyu Saglik Maliyetleri
Obez ve sigara kullanan kisiler daha az yasadiklarindan devlet, uzun yasayanlara oranla bu bireylerin üzerinden tasarruf saglar. Yapilan arastirmalarda gelismis ülkelerde artan obezite vakalarinin sayisinin azaltilmasi yasam kurtarsa da, bunun ekonomik anlamda tasarruf anlamina gelmedigi sonucuna varilmistir. Sigara içenler ve obezler, saglikli insanlardan daha az yasamaktadirlar. Bu durum, uzun dönemde onlarin saglikli insanlara göre daha az maliyetli oldugunu sonucunu ortaya çikarmaktadir. Obezitenin yayginlasmasi hükümetleri bu konuda ekonomiye müdahale etmeye ve uzun dönemde saglik hizmetlerinin maliyetini düsürecegi gerekçesi ile obeziteyle mücadele programlari hazirlamaya zorlamaktadir. Ancak son bulgular, obezite ve sigara kullaniminin kisa dönemde saglik sistemine olumsuz etkisi olsa da bu kisilerin ortalama olarak daha az yasadiklari gerçegi nedeniyle devletin uzun yasayanlara oranla saglik harcamalarindan tasarruf saglayabilecegi gerekçesiyle bu programlar sorgulanmaktadir (Pieter Van Baal vd, 2008:242).
3.4. Obezitenin Saglik Disi Maliyetleri
Daha düsük/kisa yasam beklentisi, verimsiz çalisma temposu da obeziteden kaynaklanan diger gizli maliyetlerdir. Kilo ile ilgili faktörler kisisel, ailesel, ulusal verimliligi düsürdügü gibi izole edilmesi mümkün olmayan birçok sorun olusturabilir. Obezite maliyetlerinin artisi diger kullanicilarin daha yüksek maliyetlerle karsilasmasina da neden olmaktadir. Örnegin, obezite sorunu ulasimda, tiyatro biletlerinde fiyat artislarina neden olur. Bir sinema ya da tiyatro salonunda veya bir toplu tasima aracinda az sayida genis koltuk, çok sayida dar koltukla yer degistirilirse ortalama bilet fiyatlari artar (Eltson, vd., 2009:174). Alisveris merkezlerinde yürüyemeyen yaslilar ve obezler için elektrik motorlu tekerlekli sandalye bulundurulmasi geregi marketlere maliyet kalemi olarak yansimaktadir.
Obezlerin genis vücut yapisi nedeniyle az yakit tüketen küçük ekonomik otomobillerden ziyade, zorunluluktan, büyük, genis, çok yakit tüketen otomobilleri tercih etmesi makro anlamda yakit tasarrufuna olumsuz etki edecektir.
Obezlerin düsük verimli çalisma tempolari nedeni ile düsük ücretlere razi gelmeleri daha az gelir vergisi ödemeleri anlamina gelir. Bu durum, obezite nedeni ile vazgeçilmek zorunda kalinan vergi hâsilatina, vergi harcamasina isaret edebilir. Genel nüfusa daha az kamu harcamasi yapilmasi veya hizmetler sabitken herkesin daha fazla vergi yükü altina girmesi de obezitenin diger bir dissal maliyeti olarak görülebilir (Freebairn, 2010: 57).
3.5. Obezitenin Mesleki Tercihler ve Maaslar Üzerine Etkisi
ABD'de yapilan arastirmalarda obez çalisanlarin; maaslarinin normal kiloya sahip çalisanlara oranla düsük oldugu, kisinin kilosu ile maasi arasinda negatif iliski oldugu, obezlerin düsük ücretli islerde istihdam edildigi, yönetsel/profesyonel beceri gerektiren islerin disinda tutuldugu, isten çikarilma olasiliginin normal kilolu çalisanlara kiyasla daha yüksek oldugu ortaya konulmustur (Finkelstein vd, 2005: 247). Normal kilolu insanlara kiyasla obezlerin daha agir hareket ettikleri düsünüldügünde bedeni emek gerektiren islerde obezlerin veriminin normal kilolu bireylere kiyasla daha az oldugu öngörülebilir. Bu nedenle obezitenin is bulmayi da güçlestiren bir etken oldugu bir gerçektir. Bedeni hareket kapasitelerinin sinirli olmasindan ötürü obezlerin daha az hareket gerektiren masa basi islerde çalismalari is çesitliligini daraltmaktadir. Dolayisiyla, obezlerin is bulma olasiliklari normal kilodaki insanlara kiyasla daha azdir ve erken emekli olmalarini gerektirebilir.
Sigara tiryakilerinin mesai içerisinde vermis oldugu "sik sigara içme molalari" gibi obezlerin de çalisma saatleri içerisinde "ögün disi ekstra beslenme molasi" veriyor olmalari verimlerini düsürücü bir faktördür. Bu durum, isverenler tarafindan dikkat edilen bir unsur olabilir.
Obezlerin düsük ücretle çalisiyor olmalari obezitelerini daha da artirabilir. Çünkü düsük ekonomik kosullar onlarin daha ucuz, daha sagliksiz beslenmeye yönelmelerine neden olabilir.
Yapilan bir çalismada, obezite ile mücadele edenlerin bu mücadelede kaybedecekleri her bir pound vücut agirligi (1 pound = 0.453 kg) için 1500 $ ödemeye razi olduklari ortaya konulmustur. Ayni arastirmada obezlerin kalici olarak verecekleri 10 pound agirlik için bile 15000 $ ödeme yapma konusunda istekli olduklari belirlenmistir (Jayson ve Schroeter, 2002:6). Obezlerin, söz konusu bedelleri ödeme konusunda istekli olmalari isgücü verimsizliklerinin ve issizligin kendilerine olan maliyeti ile yaptiklari kiyaslanmadan kaynaklanmakta olabilir.
4. SAGLIKSIZ GIDALARIN TÜKETIMINI DÜZENLEMEDE DEVLETIN MÜDAHALE POLITIKASI
Obezite ile mücadele için obezitenin kontrol edilmesi mümkün altyapi bilesenleri üzerinde dikkatlice düsünmek, hangisinin kontrol edilmesinin en etkin yol oldugunu belirlemek önemlidir. Bireylerin, hükümetlerin, özel sektör ve yasal yapinin analizi, amaçlanan basari için politik çözümleri üretebilmek amaciyla gereklidir. Ayrica obezite sorununun çözümüne erismede arz ve talep yönünden iki yönlü düsünmekte yarar vardir. Arz yönlü düsünüldügünde, gida arzi ve gidaya erisebilirlik dogrudan obeziteye katkida bulunur. Talep tarafli düsünüldügünde talebi kisacak önlemlerin alinmasi, yasaklar, sinirlamalar yararli olabilir. Sözgelimi okullardaki mesrubat ve abur-cubur makinelerini yasaklamak seklinde arz yanli; dogrudan bir yasaklama yapilmaksizin, ögrencilerin beslenme aliskanliklarini daha saglikli ürünlere yönlendirici bir egitimin verilmesi talep yanli bir alternatif olarak sayilabilir. Bazi durumlarda arz ve talep tarafindaki bu tür yasaklamalar ön plana çikmayabilir ancak politika degerlendirme analizlerinde genis bir araç olarak kalir (Eltson, vd., 2009:171).
4.1. Kullanimin Izlenmesi ve Önleme Politikalari
Zaman içerisinde tütün kullaniminin akciger kanserinin yani sira tüketenlerde ve pasif içicilerde birçok hastaligin gelismesine de yol açtiginin kanitlanmasi ile kamu müdahalelerin, sigara kullanimi azaltmasi konusunda acil hareket etme geregini dogurmustur. Bu durum, kapsamli sistem gözetiminin ve sonuçlarinin, tütün kontrol politika ve programlarinin, tütün endüstrisi pazarlama uygulamalarinin gelismesi ile hizlandirilmistir. Benzer politika gözetimi alkol kullanimi üzerinde de gelistirilmis ve alkol tüketiminin azaltilmasi ile tütün tüketimine benzer sonuçlar alinmistir. Son yillarda fiziksel aktivite, diyet ve vücut agirligi konusundaki veriler, dikkatleri obezite sorununa çekince benzer çözümlerin obezite sorununu çözmede uygulanabilirligini gündeme getirmistir. Ancak bugün sagliksiz gidalari izleme sistemleri, tamamlanmis degildir; politika, pazarlama, diyet, aktivite ve vücut kilosu üzerindeki çevresel etkilere uyum saglayamamistir (Couch, 2011:4).
4.2. Tüketmeyenlerin Korunmasi
Arastirmalar tütün dumaninin, zararli etkisine maruz kalan tüketmeyenler üzerindeki zararli etkisini göstermektedir. Bu nedenle politikalar, kamusal alanlarda, özel çalisma alanlarinda tüketmeyenlerin maruz kalisini önlemek, genç ve eriskin tüketimini engellemek için tütün ürünleri tüketimini yasaklamaktadir. Benzer sekilde alkollü otomobil kullaniminin yasaklanmasi kazalarin azalmasinda ciddi ölçüde azalma saglamistir (Couch, 2011:5).
Sigara ve alkol tüketimine karsi bugün uygulanmakta olan politikalar uzun yillar sonucunda elde edilen halktan gelen talep ve baskilar ile yerlesmis, köklesmistir. Politika degisikligi, davranis degisikligini söz konusu talep ve çabalar ile degistirip güncel sosyal normlari olusturmustur. Bugün ayni çaba, obezite ile mücadelede verilmeye baslanmistir. Obezite konusunda atilan politik adimlar alkol ve sigarada oldugu gibi daha saglikli beslenme yönünde sosyal normlari biçimlendirecegi öngörülmektedir.
4.3. Tüketimin Durdurulmasi için Yardim Önerisi
Sigara ve alkol kullaniminin olusturdugu zararlarla ilgili kamuoyunda artan farkindalik; sigarayi birakma konusundaki, öneri, danismanlik, ilaçla tedavilerini içerecek sekilde program ve politikalara yol göstermistir. Yani devlet müdahalesi, birakmak isteyene yardim önerisinde bulunmaktadir. Benzer bir uygulamada saglikli diyetlerin özendirilmesi, sagliksiz gidalarin tüketiminin engellenmesi için de söz konusu olabilir. Saglik koruma saglayicilari, hastalari sagliksiz gidalarin vücut kilosunu ne yönde etkiledigi, agiz ve dis sorunlarina olan etkisi ve diger saglik sorunlari konusunda bilgilendirip önerilerde bulunabilirler. Sigorta kurumlari, sagliksiz gidalarin tüketimini azaltici diyetleri amaçlayan danismanlik ve diger davranissal degisiklik programlari ile saglikli beslenme konusunda önemli bir adim atabilirler. Tütünde oldugu gibi ve alkol tedavisinde, benzer çabalar obeziteyi azaltici ve maliyet etkin olabilir (Couch, 2011:5).
4.4. Tüketimin Tehlikesi Hakkinda Uyarim
Sigara ve tütün ürünlerinin üzerinde içerdikleri sagligi tehdit eden zehirli içeriklerin büyük ve okunur puntolarla yazilmasi birçok ülkede saglik bakanliklari tarafindan zorunlu hale getirilmistir. Ayni sekilde obeziteye yol açan asiri sekerli, tuzlu, yagli gidalarin tüketimini engellemek için bu gidalarin da üzerine neden olduklari hastaliklarin yazilip resmedilmesiyle, farkindaligin arttirilmasi bu gidalarin özellikle gençler tarafindan tüketiminin engellenmesinde önemli bir yol olabilir. ABD'de uygulandigi gibi diger ülkelerde de restoranlardaki mönülerde her bir porsiyon yemegin ne miktarda kalori içerdiginin de mönü de özellikle belirtilmesi; asiri yagli, tuzlu, sekerli kalori zengini gidalarin yanina sagliksiz olduklarinin belirtilmesi uygulanabilir (Beyaz ve Koç, 2009:27).
4.5. Reklam, Promosyon ve Sponsor Yasaklarinin Zorlanmasi
Asiri yagli, tuzlu, sekerli yiyecek ve içeceklerin; televizyonlarda dönen reklamlarina, dis ortamlarda reklam panolarindaki reklamlarina sinirlama getirmek tüketimin özendirilmesini bir engel olarak görülebilir. Özellikle gelisme çagindaki çocuklarin eglence ve bos zaman geçirme aliskanliklarinda televizyon izlemenin büyük bir pay aldigi düsünüldügünde reklamlara getirilen bu tür bir sinirlama etkin rol oynama ihtimaline sahiptir. Okul, anaokulu, dershane v.b. çocuklarin egitim aldigi kurumlara yakin yerlerdeki reklam panolarina sagliksiz gidalarin reklamlarinin konulmasinin yasaklanmasi da televizyon reklamlarinin yasaklanmasina paralel sekilde bu gidalarin tüketimin azaltilmasinda etkin bir yol olabilecektir. Bir diger alternatif çözüm ise yüksek oranli reklam vergilerinin konulmasi olabilir. Zararli ürün guruplarinin reklam harcamalari üzerine getirilecek yüksek oranli bir vergi, üreticilerin pazarlama ve reklam maliyetlerini arttiracaktir. Reklam vergileri hem istenmeyen zararli ürünlerin reklamlarin azaltilmasi hem de ürüne yansiyan fiyat artislari ile ürünlerin tüketiminin azalmasi konusunda iki yönlü yarar saglayabilir. Benzer sekilde okul yakinlarinda sagliksiz gidalarin satisinin yapilmasi, fast food restoranlarinin yasaklanmasi önerilebilir ya da okul yanina açilacak fast food restoranlarindan çok daha fazla oranda gelir vergisi talep edilerek mali uygulamalar ile uzaklasmaya zorlanabilir.
4.6. Gida Üzerindeki Vergilerin Arttirilmasi
Yüksek enerji içeren gidalarin ya da genel olarak tüm gidalarin üzerine kisisel kararlarin yarattigi saglik harcamalari, isgücü kaybi vb ekonomiye zarar veren negatif dissal maliyetlerin içsellestirilmesini, yani bahsi geçen maliyetlerin finansmanini maliyete neden olan obezlere yüklemeyi amaçlayan özel gida, yag vergiler konulabilir.
Sigaranin yarattigi negatif dissalliklari engellemek için konulan bir satis vergisi tüketimi azaltir. Fakat konu obezite gibi gida ile ilgili bir alan olunca vergi konulmasi konusu daha duyarli olabilir. Çünkü bireylerin yasamlarinda tüketilmesi gereken günlük asgari gida miktari söz konusu iken, tüketilmesi gereken asgari nikotin miktari diye bir sey yoktur. Bu nedenle konulacak olan vergiler ile alinan gidanin tüm miktarini eleme amaci güdülemez (Eltson, vd., 2009:176).
Gerçek dünyadaki gida vergisi kullanimi sorunu teorik çerçeveden daha genis ve karmasiktir. Piyasada teoride varsayildigi gibi tek bir gida çesidi yoktur, birçok gida vardir ve sadece bazilarini vergilendirip, bazilarini özendirip obezite sorununu çözmek sanildigi kadar kolay degildir. Hangi gidanin ne ölçüde vergilendirileceginin belirlenmesi, etkin bir vergi rejimi olusturulmasinda önemlidir.
Belirli gidalara vergi eklenmesi esnek olmayan tütün gibi mallara kiyasla daha fazla etki dogurur. Örnegin, mesrubat ve yagli aburcubur gidalar ele alindiginda, bu mallarin birçok ikamesi vardir. Ancak Wansink ve Huckaboe (2005), insanlarin yagli-tuzlu gidalara genetik olarak daha bagli oldugunu bu nedenle de bu gidalara yapilan fiyat artislarina karsi tüketim kaliplarinin daha az esnek oldugunu belirlemislerdir (Wansink ve Huckaboe, 2005:6-18). Buna karsin yapilan bir diger çalismada mesrubat tarzi sekerli içecekler üzerine ülke genelinde konulan bir verginin kilo ortalamalarinda fark edilir bir azalmaya bir yil içerisinde neden oldugu ispatlanmistir (Dharmasena ve Capps, 2011:24). Bir diger çalismada da söz konusu gidalara seker tadi veren yüksek kalorili yapay tatlandiricilarin vergilendirilmesi ile de politika hedeflerine erisilebilecegi belirtilmistir (Miao vd., 2011:17).
Obezitenin belirli altyapi alanlari belirlenerek obezite olgusunu azaltmak için bu alanlar vergilendirilebilir. Ev disinda yenen yemekler özellikle fast-food yemekler obezite yayginlasmasinin önemli bir nedenidir. Gida üzerine dogrudan bir vergi koymak yerine fast food restoran zincirlerine vergi konulabilir. Benzer sekilde, aburcubur makineleri, gida reklamlari ya da benzer diger obezitenin altyapi parçalarina vergi konulabilir. Daha fazla egzersiz yapmanin desteklenmesi, alinan kalorinin azaltilmasi da obeziteyle mücadeleye yönelik bir diger yoldur. Spor salonlarina tesvik verilip üyelik sayisi arttirilabilir. Ancak üye olup gitmeme yasandiginda spor salonlarina verilen tesvik sahiplerinin nedensiz zenginlesmesine de yol açabilir (Eltson, vd., 2009:181).
Vergi verimliligi ve etkinligi perspektifinden konu ele alinacak olursa sagliksiz gidalarin vergi ile fiyatlarinin arttigi ya da saglikli gidalarin desteklenip fiyati indirildigi durumlarda sonuç benzerdir. Her iki durumda da saglikli gida tüketimi artacaktir ancak tüm vergi düzenlemeleri gidalarin iyilestirilecegini varsaymakla beraber gida sektörünün verecegi tepkileri disarda tutar. Bir verginin uygulanmasi durumunda gida endüstrisi iki tür strateji gelistirerek tepki verebilir. Ilk olarak üzerine vergi yüklenilen gidanin besleyicilik kalitesini üreticiler düsürebilir ve vergi öncesi satis fiyatina yaklastirarak satislardaki düsmeyi engelleyebilir. Ikinci olarak da üreticiler, üzerine vergi yüklenilen ürünü, içerigini degistirerek yenilikçi ürün/üretim süreci ile orta düzeyli gelir gurubunun daha çok satin alabilecegi bir fiyata çekebilir. Bu tür stratejiler sosyoekonomik esitsizlikleri, kaliteli gida seçimini ve saglik için ana uygulamalari kötülestirebilir ve gida temelli kronik hastaliklarin gelismesine neden olabilir. Bu nedenle gida politikalari belirleyicilerinin, yag vergisi (fat tax) gibi uygulamalarin etkilerinin olumsuz olabilecegini, tüketiciler arasinda beslenme esitsizliklerini daha kötü duruma getirebilecegini göz önünde bulundurmalari gereklidir (Allains vd., 2010: 243).
Sagliksiz gidalar ile saglik sorunlari arasindaki baglantinin iyi tanimlanmamasi bu gidalarin vergilendirilmesini güçlestirir. Örnegin, okul kantinlerinde satilan sagliksiz gidalarin fiyatlari arttirilabilir. Bu tür bir ekonomik caydiricinin düsük gelir gurubuna dahil olan ögrencileri olumsuz yönde etkilemesi olasidir. Saglikli gidalara tesvik verilmesi, okuldaki beslenme programlarinin ve yoksul kesimin tesvik ile hedef alinmasi politik olarak daha kabul edilebilir. Ek olarak hükümetin tarim programlari, sekerli ve sagliksiz gida üretimini özendiren, kolaylastiran misir surubu gibi ürünlerin üretimini sinirlayabilir (Levy ve Oblak, 2009:198). Tarim tesviklerinin islenmis yüksek kalorili gidalarin üretimini arttirdigi gözlenmektedir. Misira verilen tesvikler misir surubu üretimini arttir, fiyati düsen surup aburcubur fiyatlarini asagi çeker ve bu da saglikli ürünlerin tüketimini azaltici etkide bulunur.
5. GIDA VERGISINDE TEORIK YAKLASIMLAR
5.1. Tüm Gidalar Üzerinden Düz Oranli Vergi Alinmasi
Tüm gidalara tekdüze bir verginin uygulanmasi gida tüketimini azaltir. Tüketiciler fiyata duyarli oldugu sürece, ek her vergi tüketimi azaltir. Vergi orani obezitenin sosyal maliyetini karsilayacak oranda belirlenir. Düz oranli verginin, gida tüketimini azaltmasi obeziteyi düsürse de saglikli gidalarin tüketimini de azaltir. Vergi sonrasinda harcanabilir gelir azaldigindan tüketiciler, daha ucuz sagliksiz gidaya yönelebilirler. Ayrica söz konusu vergiler düsük gelirlilere daha agir yük getirir. Yaratilan vergi uyumsuzlugu obeziteyi daha fazla tetikleyebilir (Drenowski ve Darmon, 2005: 265-273).
5.2. Sagliksiz Gidalarin Vergilendirilmesi için Bir Mekanizma: Seçici Fiyatlama Yaklasimi
Hollanda'da yapilan bir çalismada yüksek enerji içeren aburcubur gidalarin üzerine konulan bir verginin günlük daha az kalori tüketilmesine özellikle de daha az aburcubur gida tüketmesine neden oldugu kanitlanmistir. Vergi nedeni ile yüksek enerji içeren gidalarin fiyatlarinda gerçeklesen %50'lik bir artis, söz konusu gidalarin %16 oranda daha az satin alinmasina yol açmistir. Vergi nedeni ile özellikle günlük karbonhidrat tüketimi, hem düsük hem de yüksek gelir gurubunda azalmistir. Bu durum da bu tür bir verginin etkinligini dogrulamaktadir (Nederkoorn vd., 2011:764).
Gidalarin hepsinin seçilip vergilendirilmesinden ziyade sadece obeziteye katki yapan gidalar, sagliksiz gidalar vergilendirilebilirse, ayrim kolaylasir. Sagliksiz gidalarin daha agir vergilendirilmesi tercih edilir. Sorun sagliksiz gidalari ayirt edebilecek pratik mekanizmanin kurulmasina dayanir. Ideal olarak vergi, zararli ve sifir saglikli, obeziteye katki saglayan gidalara yönelmektir. Bu tür bir vergi uygulamasinda (Eltson, vd., 2009:183-185):
(i)-Bir gidanin sagligi azaltici yönlerini azaltmak istenildiginde, yani içerisindeki obeziteye neden olmasi muhtemel yag, seker, tuz miktarinin kisitlanmasi istendiginde dolayli olarak gidanin içerik ya da bilesenleri vergilendirilebilir. Örnegin, kiloya neden olan seker ve yag vergilendirilip bunu fazlaca içeren ürünlerin fiyati yükseltilebilir. Bu tür bir verginin basarisi tüketicinin ne tepki verdigine de baglidir. Genel olarak tüketiciler, üzerinde daha az vergi bilesimi olmasi dolayisiyla vergiden kaçinip içeriginde daha az yag ve seker olan ürünleri esnekligi yüksekse tercih ederler. Sonuç olarak bu tür bir vergi ile saglikli gidalarin tüketimi daha az vergi içermesinden dolayi arttirilabilir.
(ii)-Uygulamada karsilasilmasi olasi güçlük, süt ve tereyag gibi saglikli olup yag orani yüksek olan gidalarin daha yüksek vergi dilimi içerisine girmesi ve tüketimlerinin yüklenilen agir vergiden ötürü istenmedigi halde düsmesi olabilir.
(iii)-Verginin yönetsel asamasinda güçlükler vardir. Farkli gidalara çesitli oranlarin uygulanacagi kategoriler belirlenmesi, en çok zarari veren kategoriye en fazla oranin uygulanmasini gerektirir. Esas tartisma kategorilerin nasil belirlenecegidir. Gida üreticileri lobicilik faaliyetleri ile kategorilerin belirlenmesinde saptirici etki yapabilir. Üreticiler, kategorilerden haberdar olma konusunda da isteksiz olabilirler ve vergilendirilmeyen içerikleri belki de saglikli olmayan baska tür gidalarla ikame ederek vergiden kaçinabilirler. Bu sorunlar, uygulama ve yönetimin sosyal maliyetini vergi sisteminde arttirir. Yönetsel güçlükleri olmasina ragmen bu vergiler, karakterize edilmis kisma odaklanabildiginden avantajlidir.
5.3. Diferansiyel Vergilerin Belirli Hedeflenmis Gidalar Üzerinde Kullanilma Mekanizmalari
Sagliksiz gidalar üzerindeki genis tabanli vergi rejiminin uygulama güçlüklerini önlemek için sagliksiz gidalara vergi konulabilir. Bu amaçla, mesrubat, aburcubur gibi belirli gidalar hedeflenir. Belirli gida satislarina konulacak alternatif bir vergi sagliksiz gidalardan fazlaca tüketmeyi caydirabilir. Bazi devletler, hane disinda yemek yemeyi vergi kapsamina alirlarken magazadan saglanan gidayi vergi disi tutmaktadirlar. Insanlar restoranda yediklerinde evde beslenmelerine kiyasla daha çok yiyorlarsa bu politika obezite sorununu azaltir. Bu vergiler, fast food restoran zincirlerine de uygulanabilir. Fakat bu tür politikanin etkinligi tüketicilerin fiyat artislarina duyarliligi, ikame mallarin varligina baglidir. Örnegin, okullarda mesrubatlara uygulanacak bir verginin ikamesi okul içinde düsüktür (Eltson, vd., 2009:186).
5.4. KDV Yaklasimi
KDV yaklasimi, belirli bilesenlere vergi konulmasi ya da belirli vergi kategorilerinin olusturulmasina alternatif bir yaklasimdir. Bu tür bir vergi, üretim asamasinda konulup son üretim gerçeklesene kadar yaratilan tüm katma deger vergilendirilir. Böylece çiftlik kapisinda satilan saglikli gida ürünü ucuzken markette ya da restoranda satilan islenmis gida ürünü vergiler nedeniyle pahalilasir. Yani az saglikli ürünler çok islenildiginden KDV ile agir vergilendirilir. Ayrica aburcubur gidalarin paket ve sunum maliyetleri de vergiyi arttirir. Bu baglamda istenilmese de paketleme nedeni ile süt ve süt ürünleri de vergileme kapsamina girer (Eltson vd., 2009:186).
6. UYGULAMADA VERGI ÇÖZÜMLERI
Tarih boyunca gida üzerine konulan vergiler, isyanlarin baslica nedenlerinden birisi olmustur. Örnegin, Ingiliz tarihi, gida fiyatlarindaki artisin çete davranisina dönüstügü isyanlarla doludur; 1919'da Italya'da gida benzeri bir isyana sahne olmustur. Günümüzde gida protestolari ise yerel gida üreticilerinin ugradiklari küresel esitsizlik ve adaletsizlik üzerine odaklanmaya egilimlidir (Caraher ve Cowburn, 2005:1242).
Vergiler sosyal sorunlara çözüm üretmek amaciyla basariyla uygulanabilir. Ancak nedeni ne olursa olsun yasamsal ihtiyaçlari gidermek için herkes tarafindan tüketilen gidalar üzerine vergi konulmasi oldukça güçtür. Bu nedenle gida vergileri, obezite hastaliginin yayginlasmaya basladigi 1980'li yillara kadar devletler tarafindan tercih edilmemistir. Fakat obezitenin yayginlasmasi sonrasinda üzerinde durulmaya baslanmistir.
Birçok ülkede rekabetçi gida piyasalari hükümetler tarafindan izlenmekte, tüketilen ve üretilen gida miktarini belirleyen arz ve talep bilesimi belirlenerek toplum sagligi güvenligi saglanmaktadir. Bu düzenlemeler; meyveler, unlu mamuller, sebzeler, etler, içecekler gibi farkli türde gidalari içermektedir (Freebairn, 2010:54). Düzenlemeler, okullarda meyve-sebze ve yagsiz süt gibi saglikli gidalarin satilmasi, spor-saglik egitimi ve fiziksel aktivite programlariyla da sürdürülmektedir. Bazi ülkelerde, okullarda sagliksiz gidalarin satisina kisitlamalar getirilmistir. ABD'de bazi eyaletlerde sekerli içecek ve gidalardan bir maktu vergi (twinkie) tahsil edilmektedir. Ayrica restoranlarda mönülerde besin ve kalori bilgileri yer almaya baslamistir (Beyaz ve Koç, 2009: 27). ABD'de 34 eyalette mesrubat vergisi, 30 eyalette sekerleme vergisi, 29 eyalette ciklet vergisi, 15 eyalette cips ve kraker vergisi uygulanmaktadir (Powell ve Chalopka, 2009:231).
Deneyim ve ortak bilgi birikimi, tat tercihlerini edinmede daha çok rol oynar. Ayrica tuzlu aburcubura olan talebin esnek olmadigi da varsayilmaktadir. Bu durum, az saglikli bu tür gidalarin tüketiminin düzenlenmesinde göz ardi edilmemesi gereken bir unsurdur. Diger taraftan abur cubur tüketimi elastik degilse vergi geliri daha kesin olacaktir. ABD'de yapilan bir çalismada, aburcuburlara konulacak %1 lik bir verginin 100 milyon $ gelir saglayabilecek potansiyele sahip oldugu ve bu gelirin de obeziteye karsi egitim-saglik-egzersiz hizmetlerinde, medya için reklamlarda kullanilabilecegi ileri sürülmektedir (Kuchler vd., 2004:10).
Bir çalismada, bozuk para ile çalisan aburcubur makinelerindeki düsük yagli gidalarin fiyatlarinda yapilan bir indirimin satislarinda ciddi artisa neden oldugunu kanitlamistir. Çalismadan elde edilen sonuçlara göre: (i) fiyat düsünce insanlar düsük yagli gidalari tercih etmekte, (ii) gida endüstrisi de yüksek yagli gida üretimi yerine yüksek fiyatli gidalara alternatif olarak düsük yagli gida üretimine yönelebilmektedir. Ayrica bu çalisma okul çocuklarinin kilo almasi, meyve ve sebzelerin gerçek fiyatlari arasindaki iliski konusunda tartisma baslatmistir (French, 2002: 441-443).
ABD'de yapilan bir ankete göre, Amerikalilar obeziteyi sigara ile kiyaslandiginda %81 oraninda ciddi bir saglik sorunu olarak görmekte ve hükümetin obezite ile mücadelede rol oynamasini talep etmektedir. Bu talepte bulunanlarin da üçte biri, devletin mücadelede ana rolü üstlenmesini istemektedirler. Ayrica, ankete katilanlarin % 41'i abur-cubur gidalar üzerine bir vergi konulmasini desteklenmektedirler (Lake Snell Perry & Associates, 2012:16).
ABD'de Arkansas, Washington ve Bati Virginia eyaletlerinde mesrubatlara özel bir vergi; Minesotada sekerleme, sakiz ve dondurmaya satis vergisi; Teksas'da sekerleme vergisi uygulanmaktadir. Maryland Eyaleti'nde restoranlarda sekersiz (diet, light, sugar-free) içecek satilmasi zorunlu hale getirilmistir. Bu kurala uymayan restoranlara 900$ para cezasi uygulanmaktadir. Connecticut'da ise kafeterya, ögrenci merkezi v.b. alanlarda satilan sekerlemeler için % 6 satis vergisi uygulanmaktadir. California'da mesrubatlar üzerine konulan vergi ile yilda yaklasik 340 milyon dolarlik gelir elde edilmistir (JP Morgan, 2003:19). ABD'deki örnekler göstermektedir ki gida üzerindeki vergiler, sekerleme ve mesrubat üzerine odaklanip bireysel beslenmeye etki ederken ayni zamanda da kantin ve kafeteryalari, bu mekânlardaki abur cubur makinelerini ve fast food restoranlari da hedefleyip genel bir etki de yaratma çabasindadir. Genel olarak vergi düz oranli ve satis fiyatina uygulanmaktadir. Alternatif olarak obeziteye neden olmasi olasi aburcubur gidalarin reklamlarinin da vergiye konu oldugu örneklere de rastlamak mümkündür. Yüksek yag orani içeren gidalara "yag vergisi" olarak adlandirilabilecek ek vergiler getirmek de bir diger uygulanan yöntemdir (Bknz.; Caraher ve Cowburn, 2005:1244).
Avrupa Birligi (AB) ülkeleri, trans yag, asiri seker, tuz ve karbonhidrat içeren gidalara karsi ek vergi getirerek obezitedeki artisin yaninda beslenme bozukluguyla ortaya çikan diger hastaliklarin önlenmesini saglayarak devletin hizla artan saglik harcamalarini da azaltmayi öngörmektedir.
AB'de katma deger vergisi, Avustralya'da ise genel hizmet vergisi orani yükseltilerek gida üzerindeki vergi yükleri arttirilmaktadir. KDV gibi genel vergiler bazen bir gida vergisi olarak algilanmamaktadir. Ingiltere'de KDV, dondurma, mesrubat, sekerleme gibi keyif verici gidalar üzerinden alinirken; kekkurabiye gibi unlu sekerli gidalarda KDV orani sifir olarak uygulanmaktadir. Bazi ülkelerde Ingiltere'nin aksine tek tip KDV uygulanirken; Italya, Irlanda, Ispanya'da farkli KDV oranlari uygulamaktadir. Avustralya'da 2000 yilindan bu yana çogu ürün ve hizmeti kapsayan mal ve hizmet vergisi konulmus, tüm temel gida ürünleri bu verginin disinda birakilmistir. Uygulama örnekleri mevcut mekanizmanin karmasikligini ortaya koymaktadir. Bu mekanizma içerisinde KDV'nin bireylerin saglikli gida seçimine tek basina etkisini ölçmek oldukça zordur (Caraher ve Cowburn, 2005:1244).
Uygulanmakta olan bir diger çözüm, sagliksiz gidalari tanimlayip vergiye tabi tutmaktir. Uygulamada, gidalari kategorilere ayirip bazi kategorilere dogrudan etki edecek gelire bagli davranisi yönlendirebilen vergiler konulmaktadir. Gereksinim duyulan gidalar, vergi disi tutulurken keyfi gidalar vergi kapsamina alinmaktadir. Belçika, Almanya, Irlanda, Italya ve Ingiltere'de çay, kahve, süt v.b. temel gidalara düsük oranda vergi uygulanirken, mesrubat v.b. temel gida kapsaminda olmayan gidalara daha yüksek oranda vergi uygulanmaktadir. Irlanda'da bu vergiler uzun dönemli çözüm olmadiklari nedeni ile reddedilmistir (Caraher ve Cowburn, 2005:1244).
Iskoçya'da alkol ve sigarada oldugu gibi benzer sekilde çikolatanin da keyifli bir gida olmaktan ziyade pek çok kisi için obeziteye neden olmasi nedeni ile zararli oldugu savunulmus ve vergilendirilmesi talep edilmistir. Çikolata içeren sekerli ve kakaolu gidalari kapsayan ürünler üzerinden vergi alinmasi daha etkin bir sonuç olusturabilecekken sadece çikolatanin vergiye konu olmasi, dört kisiden birinin obezite boyutlarina ulasmasi, obezite ile mücadelede geçilmis olmanin telasini destekler niteliktedir (Lorenzi, 2011:328-332).
Danimarka'da doymus yag içeren tüm gidalara yüzde 2.3'ü asan vergi, sütten sivi yaga, etten pizza gibi hazir gidalara uygulanmaktadir. Fransa, aralarinda tatlandiricili meyve sularinin da yer aldigi sekerli içeceklerde vergiyi iki katina çikarmayi hedeflemektedir.
WHO, Gida ve Tarim Teskilati raporlarinda gida ile ilgili saglik sorunlarinda fiyat ve maliyetlerin kilit rol oynadigi belirtilmistir. Ayni raporda enerji yogun ve yagli gidalarin belirli ölçüde engellenmesi, "yag vergisi" konulmasi ve fiziksel aktivitenin arttirilmasinin özendirilmesi vurgulanmistir (Caraher ve Cowburn, 2005:1242).
Yag vergisi uygulamasiyla "sagliksiz gidalarin tüketiminin azaltilmasi", "diyet ve obeziteyi önleme programlarini finanse edecek gelirin edinilmesi" hedeflenmektedir. Bu tür bir vergi önemli bir vergi geliri saglasa da azalan oranli karaktere sahip olmasi temel dezavantaji olarak kabul edilmektedir (Allais vd., 2010:243).
Norveç'te ulusal gida ve beslenme politikasi kapsaminda obeziteye iliskin 4 temel hedef belirlen mistir. Bu hedefler (Caraher ve Cowburn, 2005:1245):
(i) yag tüketiminin azaltilip tahil, sebze ve doymamis yag orani yüksek gidalarin özendirildigi saglikli beslenme düzeninin olusturulmasi,
(ii) yerel gida üretiminin arttirip ithalatin azaltilmasi ve kendi kendine yetkin bir gida yapisina ulasilmasi,
(iii) az gelismis bölgelerdeki alanlarin tarima açilip gelisimine katki saglanmasi,
(iv) yoksul ülkelerdeki gida üretimi ve tüketimine katki saglayip dünya gida güvenligine ortak olmaktir .
Norveç'teki vergi, yag vergisinden ziyade kalori vergisine daha çok benzemektedir.
7. GIDA VERGILERININ SAKINCALARI
Ingiltere'de yapilan bir çalismada herhangi bir gida üzerine konulan vergiden zenginlerden çok yoksullarin etkilendigi kanitlanmistir. Içerdigi yag miktarina orantili olarak obeziteyi, kanseri engellemek için sigaraya konuldugu gibi gidalarin üzerine vergi konulmasi; süt, tereyagi gibi temel besin maddelerinde de fiyat artislarina neden olabileceginden gelirinin daha fazla bölümünü gida harcamalarina ayiran düsük gelirli kesimin üzerine getirecegi yük ekonomik olarak iyi durumda olanlara kiyasla daha fazla olacaktir (Leicester ve Windmaijer, 2004:15). Bu nedenle gida vergilerinin uygulanmasinda okul kantinleri, yerleske kafeteryalari, hastaneler v.b. alanlar kontrollü kosullar nedeni ile daha kolay görülmektedir. Okullarda gida tüketimi ile ilgili bulgular çocuklarin gida seçiminde lezzet ve fiyat üzerine odaklandigini göstermektedir. Buradan hareketle okul, hastane v.b. kapali sistemlerde tesvik ya da caydirma unsurlari ile ürüne elverisliligi belirleyici faktörlerle dengelenebilir (Caraher ve Cowburn, 2005:124).
Sagliksiz gidalarin tüketimini engellemek için alinan vergilerin hâsilati saglikli gidalarin tüketimini arttirmayi tesvik etmek için kullanilip denge saglanabilir. Örnegin, yagli patates cipslerine, sekerli mesrubatlara konulacak bir "yag vergisi" ya da bu gidalari üretenlere getirilecek bir üretim vergisinden elde edilen vergi hâsilati saglikli gida üreticilerine, sebze-meyve üreten seralara, çiftçilere maliyetlerini düsürecek sekilde ücretsiz mazot ve tohum destegi, ücretsiz sera insasi v.b. tesvikler olarak sunulabilir. Benzer sekilde obezite ile mücadele çabasi içinde aburcubur gidalarin tüketimini azaltmak için konan "yag vergisi" ile saglanilan kamu gelirleri yine obezite ile mücadele için saglikli spor-egzersiz aliskanliklarinin (devlet destegi niteligindeki bu kamu harcamalarina "zayiflama destegi (thin subsidy)" de denilmektedir) arttirilmasi için harcanabilir (Yaniv vd., 2009: 823).
Ancak gida vergilerin toplanilmasi sirasinda politikacilar çok istekli degildirler. Çünkü gida endüstrisinin baskisi oy kaybettirebilir. Gida üreticileri fabrikalarini vergilerin olmadigi baska alanlara kaydirabilir ya da ABD'nin Maryland Eyaleti'ndeki FritoLay örnegindeki gibi kaydirmakla tehdit edebilirler (Bknz.; Ruhi, 1992). Bu tür bir durum da issizlik sorununu doguracagindan politikacilar için oy kaybi anlamina gelebilir. Ingiltere'de obezite ile mücadele için politikacilarin vergi getiren sert yasalar çikarmaktan ziyade sektör temsilcileriyle gönüllülüge dayanan anlasma yapmaya çalisilmasi da ayni nedenden kaynaklanmakta olup uzmanlar tarafindan elestirilmistir (BBC, 2012). Ayni zamanda sagliksiz olmakla beraber ucuz oldugu için söz konusu gidalarla beslenen gelir seviyesi düsük olan kesim vergiler nedeni ile fiyatlari yükselen sagliksiz gidalarin tüketimini azaltip tesvikler nedeni ile fiyati azalacak olan saglikli gidalarin tüketimini arttirma konusunda aliskanliklari nedeni ile çok istekli olmayabilir. Aliskanliklarinin mali önlemlerle degistirilmesine tepkilerini bu önlemleri alan politikacilari tekrar oylamayarak gösterebilirler. Politikacilar yoksul kesimin ve aburcubur üreticilerin tepkisini alip oy kaybetmeden sagliksiz gidalarin fiyatlarinda bir degisiklik yapmadan, sagliksiz gidalari vergilendirmeden saglikli gida üreticilerini tesvik etme egilimine yönelebilirler. Ancak bu egilim, obeziteyi önlemede etkili bir politika olmaktan çok saglikli gidalarin tüketimini özendirmesi nedeni ile iyilestirme niteligi tasiyabilir.
Sagliksiz kabul edilen gidalarin yüksek oranli vergilere tabi tutulmasi sonucu artan fiyatlari bu gidalarin tüketimini kismakla beraber kaçakçiliginin da yapilmasina neden olabilir. Yani bahsi geçen aburcubur gidalarin yasal olmayan yollardan üretilip pazarlanmasina neden olabilir.
8. SONUÇ
Obezitenin neden ve sonuçlarinin degerlendirilmesi, en uygun politika karsiliginin seçimi açisindan oldukça gereklidir. Devletin obezite ile mücadele ederken görevi; degerlendirme ve fizibilite hazirlamak için girdi saglamak, maliyet etkin farkli politik araçlar (vergi-sübvansiyon, egitim-destek) gelistirmek, politika sonuçlarindaki tepkileri ölçüp bilgi saglamaktir. Dikkatlice hazirlanmis mali araçlar obezite ve beraberinde gelen saglik sorunlarinin önlenmesinde temel olusturabilir.
Spor ve egzersizin devlet tarafindan desteklenmesi, egitim ve reklam gibi araçlarin kullanilmasi obezite ile mücadelede tamamlayici unsurlardir. Egzersiz, egitim ve reklam harcamalari için gerekli fon da obezite vergilerinden finanse edilebilir.
Tüm gida vergileri, gelir seviyesi yükseldikçe etkisini yitirir ve düsük gelirli kesim üzerinde daha agir bir vergi yükü olusturur. Düsük gelirli kesime olumsuz etki edecek sagliksiz gidalar üzerine konulan bir gida vergisi ancak eszamanli olarak saglikli gidalarin sübvanse edildigi uygulama ile etkili olabilir. Ayrica gida üzerindeki bir mali rejim sonucunda hangi gelir gurubunun ne ölçüde kazanim sagladigi açik degildir. Bu nedenle politika sonuçlari dikkatle izlenip çiktilarina göre politikalar, sürekli olarak yeniden degerlendirilmelidir.
* Beden kitle indeksi (BKI) insanlarda vücut yag fazlaliginin ölçümü için en yaygin kabul edilmis ölçüm seklidir. Vücut agirliginin, boy uzunlugunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanan BKI, kisinin kilosuna bagli saglik durumuyla ilgili genel bir fikir vermekle beraber tek basina kesin tani koydurabilen bir yöntem degildir (Henderson, 2009:58).
KAYNAKÇA
Acs, Z. J.; Henderson, L. J.; Levy, D. T.; Lyes, A.; Stanton R. K. (2009). "A policy framework for confronting obesity". Obesity, Business and Public Policy. Glos, Birlesik Krallik, 2009:221-252.
Allais, O.; Bertail, P.; Nichele, V. (2010). "The Effects of a Fat Tax on French Housholds' Purchases: A Nutritional Approach". The Author. 2010: 28-245.
BBC (2012). "Global governments must get tough on obesity". http://www.bbc.co.uk/news/health14669203.(5.02.2012).
Beyaz, F. B.; Koç, A. (2009). "Obezite Ekonomisi: Güncel Durum ve Ekonomik Analizler". EconAnadolu . Anadolu Uluslararasi Iktisat Kongresi. Eskisehir. 17-19 Haziran 2009.
Bleich, S.; N., Cutler; D., Murray; C., Adams, A. (2008). "Why is the Developed World Obese?". The Annual Review of Public Health - 29. ABD. 2008:273-295.
Caraher, M.; Cowburn, G. (2005). "Taxing Food: implications for public health nutrition". Public Health Nutrition. ABD. 2005:1242-1249.
Couch, K. A. (2001). "Health Policy and Sugar-Sweetened Beverages". Journal of Policy Analysis and Management. Vol. 30. No. 3, 2001:644-665.
Cummins, S.; Macintyre, S. (2006). "Food environments and obesity-neigbourhood or nation?". International Journal of Epidemiology. ABD. 2006:35:100-104.
Dharmasena, S.; Capss, O., JR. (2011). "Intended an Unintended Consequences of a Proposed National Tax on Sugar-Sweetened Beverages to Combat The U.S. Obesity Problem". Health Economics. 2011, 10.1002/hec.
Drenowski, A.; Darmon, N. (2005). "The economics of obesity: dietary energy density and energy cost". The American Journal of Clinical Nutrition. 82. ABD. 2005:265-273.
Eltson J. A.; Stanton, K. R.; Levy, D. T.; Acs, Z. J. (2009). "Tax Solutions to the external cost of obesity". Obesity, Business and Public Policy. Glos. Birlesik Krallik. 2009:171-188.
Finkelstein, E.A.; Ruhm, J.C.; Kosa, K.M. (2005). "Economic Causes and Consequences of Obesity". Annual Rev. Public Health. ABD. 2005:239-257.
Freebairn, J. (2010). "Policy Forum: Reforming the Health System: Taxation and Obesity?". The Australian Economic Review. Vol. 43, No. 1. 2010:54-62.
French, S. A. (2002). Pricing Effects on Food Choices, Sugar and Fat-From Genes to Culture Symposium, New Orleans. ABD. 2002: 841-843.
Giesen, J.; C. A., H.; Havermans, R., C.; Douven, A.; Tekelenburg, M.; Jansen, A. (2010). "Will Work for Snack Food: The Association of BMI and Snack Reinforcement". Obesity Jornual. Mayis 2010: 966-970.
Henderson, J. L. (2009). "Obesity, poverty and diversity: theoretical and strategic challenges". Obesity, Business and Public Policy. Glos, Birlesik Krallik. 2009:57-75.
Ippolito, P. M.; Mathios, A.D. (1995). "Information and Advertising: The Case of Fat Consumption in the United States". The American Economic Review. Vol. 85, No. 2. Papers and Proceedings of the Hundredth and Seventh Annual Meeting of the American Economic Association. Washington DC, ABD, 1995: 91-95.
Jayson, L.; L., Schroeter, C. (2002). "Health Economics Letter. When Do Fat Taxes Increse Consumer Welfare?". Wilney Online Library Publish. DOI: 10.1002/hec.1789.
Kuchler, F.; Tegene, A.; Haris, J.M. (2004). "Taxing Snack Foods: What to Expect for Diet and Tax Revenues". Cureent Issues in Economics of Food Markets. ABD.
Lakdawalla, D.; Phillipson, T. (2011). The Growth of Obesity and Technological Change: A Theoritical and Empirical Examination. National Bureau of Economic Research. Working Paper 8946. http://www.nber.org/papers/w8946 (14.11.2011).
Lake Snell Perry & Associates (2012). "Obesity as a Public Health Issue:A Look at Solutions". http://www.phsi.harvard.edu/health_reform/poll_results.pdf (07.12.2012).
Leicester, A.; Windmeijer, F. (2004). "The Fat Tax Economic Incentives to Reduces Obesity". Londra, Birlesik Krallik.
Levy, D.; T., Oblak, M. (2009). "Tobacco control as a model for trimming the obesity problem". Obesity, Business and Public Policy. Glos. Birlesik Krallik. 2009: 191-205.
Lorenzi, P. (2011). "Taxing Antisocial Behavior for the Common Good". Society. Volume 48. ABD. 2011:328-332.
Maffetone, P. (2013). "What Really is Junk Food?". http://www.philmaffetone.com/what-is-junkfood (12.12.2013).
Mavromaras, K. (2008). "Policy Forum: A Multidisciplinary View of Obesity Economics and Obesity". The Australian Economic Review. Vol. 41, No. 1. 2008:78-84.
McColl, K. (2009). "Fat taxes and the financial crisis". The Lancet. Vol 373, ABD. 2009:797-798.
McKinnon, R., A. (2009). "Obesity as Market Failure:Development of a Model to Estimate the Lifetime, External Costs of Obesity in the United States". The Faculty of The Columbian College of Arts and Sciences of The George Washington University.
Miao, Z.; Beghin, J., C.; Jensen, H., H. (2011). "Taxing Sweets: Sweetener Input Tax or Final Consumption Tax". Contemporary Economic Policy. 2011:1-17.
Morgan, J.P. (2003). "Food Manufactoring: Obesity the Big Issue". JP Morgan European Equity Research. Londra. Birlesik Krallik.
Nederkoorn, C.; Havermans, R., C.; Giesen, J., C., A., H.; Jansen A. (2011). "High tax on high energy dense foods and its effects on the purchase of calories in a supermarket. An experiment". Appetite 56. 2011:760-765.
Popkin, BM; Gordon-Larsen, P. (2004). "The nutrition transition: worldwide obesity dynamics and their determinants". International Journal of Obesity. ABD. 2004:2-9.
Powell, L. M.; Chalopka F., J. (2009). "Food Prices and Obesity: Evidence and Policy Implication for Taxes and Subsidies". The Milbank Quarterly. Vol. 87, No. 1. 2009:229-257.
Rosin, O., (2008). "The Economic Causes of Obesity: A Survey". Journal of Economic Surveys. Vol. 22, 2008:617-647.
Ruhi, S. (1992). "Frito-Lay says snack tax may reduce hiring at new plant". http://articles.baltimoresun.com/1992-05-10/news/1992131190_1_frito-snack-taxsnack-foods (06.10.2011).
Sallis, J., F.; Glanz, K. (2010). "The role of built enviroments in physical activity, eating, and obesity in childhood". The Future of Children. 16(1), 2010:89-108.
Sen, A., Entezarkheir; M., Wilson, A. (2010). "Obesity, smoking, and cigarette taxes: Evidence from the Canadian Community Health Surveys". Health Policy 97, 2010:180-186.
Sturm, R. (2002). The Effects of Obesity, Smoking and Drinking on Medical Problems and Cost, Health Affairs. 21, No.2, 2002: 245-253.
Sturm, R.; Datar, A. (2005). "Body mass index in elementary school children metropolitan area food prices and food outlet density". Public Health. Volume 119, Issue 112, ABD. 2005:10591068.
Swinburn, Body; Sacks, G. Vdg. (2011). "The global obesity pandemic: shaped by global drivers and local environments". The Lancet. Vol 378, August 27.
Van Baal PHM; Polder JJ de Wit GA; Hoogenveen RT; Feenstra TL (2008). "Lifetime Medical Costs of Obesity: Prevention No Cure for Increasing Health Expenditure". .PLoS Med 5 (2): e 29. doi:10.1371/journal.pmed.0050029, 2008:242-249.
Wansink, B.; Huckaboe, M. (2005). "De-marketing obesity". California Management Review. 47, ABD, 2005: 6- 18.
WHO (2008). "Obesity and Overweight". http://who.int/mediacentre/factsheets/fs3117en/print.html, (17.08.2008).
WHO (2011). "Obesity and overweight". http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs311/en/ (15.11.2011).
WHO (2013). "Fact Sheet No:113". http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs311/en (20.11.2013).
Wikipedia (2011). "Obezite". http://tr.wikipedia.org/wiki/Obezite (06.09.2011).
Wikipedia (2011a). "Invisible Hand". http://en.wikipedia.org/wiki/Invisible_hand (17.09.2011).
Wikipedia (2011b). "Junk Food". http://en.wikipedia.org/wiki/Junk_food (31.12.2011).
Yaniv, G., Rosin, O.; Tobol, Y. (2009) . "Junk-food, home cooking, physical activity and obesity: The effect of the fat tax and the thin subsidy". Journal of Public Economics 93, 2009:823830.
Ramazan GÖKBUNAR* Alper DOGAN** Ahmet UTKUSEVEN***
* Prof. Dr., Manisa Celal Bayar Üniversitesi IIBF, [email protected]
** Yrd. Doç. Dr., Izmir Katip Çelebi Üniversitesi IIBF, [email protected]
*** Yrd. Doç. Dr., Izmir Katip Çelebi Üniversitesi IIBF, [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Celal Bayar Universitesi 2015
Abstract
Recently, obesity as an common public, is increasing in almost every country. From now on obesity is not only an illness but also an economic phenomenon. Governments are in the need of dealing with this problem. In this respect, interventions are required for obesity problem. In order to effectively deal with the obesity problem, it is of great importance to describe the problem and its reasons in detail and to identify and measure the negative consequences. Fiscal intermediaries of interventions have great significance because of their effects through diminishing food consumption. Aforementioned fiscal intermediaries may vary in different countries due to socioeconomic reasons such as income distribution differences, consumption habits, urbanization, technology usage rate differences, etc. This study explains increasing obesity problem and current fiscal solutions developed for the obesity problem.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer