Özet
Bu çalismada dis ticarette bir ödeme yöntemi olarak akreditifli ödeme seklinin incelenmesi ve uygulamasinin analiz edilmesi amaçlanmaktadir. Çalismada literatür taramasinin ardindan bir katilim bankasindan elde edilen veriler degerlendirilmistir. Söz konusu amaç dogrultusunda UCP 600'e göre akreditifli ödemelerin bankalardaki güncel uygulamalari; ülke, teyit, ithalat miktari ve vade türü açisindan irdelenmektedir.
Anahtar Kelimeler
Dis Ticaret, UCP 600, Akreditif.
Jel Siniflandirmasi
F10, F13, F40.
Abstract
In this study; letter of credit as a payment term in foreign trade is aimed to be evaluated by analyzing the application. Hence; data obtained from a participating bank is examined after the literature review. The current applications of letter of credit at banks according to UCP 600 are examined in terms of country, confirmation, importing amount and maturity type due to the purpose mentioned above.
Keywords
Foreign Trade, UCP 600, Letter of Credit.
Jel Classification
F10, F13, F40.
1. Giris
Günümüz dünyasinda ülkeler birbirleriyle sosyal, ekonomik, politik ve kültürel iliskiler içinde olup, degisik ölçülerde karsilikli bagimlilik içindedirler. Uluslararasi ekonomik iliskilerin en eski ve en büyük kismini da ülkelerin birbirinden mal ve hizmet alim satimi yani dis ticaret olusturmaktadir. Ülkelerin farkli kambiyo rejimleri ve mevzuat yapilarina sahip olmalarindan dolayi dis ticaretin boyutu iç ticaretle mukayese edildiginde daha zor bir durum almaktadir.
Akreditifli ödemelerde; bankanin bir meblaga kadar belirli bir süre içinde belirli belgeler karsiliginda ya da öngörülen sartlarin yerine getirilmesi kaydiyla ihracatçiya ödeme yapilmasini veya ihracatçi tarafindan keside edilen poliçelerin kabul veya istira edilecegi ihracatçiya yazili olarak taahhüt edilmektedir. Dolayisiyla akreditifli ödemeler bankanin güven fonksiyonu ve itibarini saglayarak dis ticaretteki kayginin en aza indirilmesine yardimci olan bir ödeme yöntemidir.
Akreditif uygulamalarinda meydana gelen farkliliklarin standart kurallar çerçevesinde uygulanmasini saglamak amaciyla Uluslararasi Ticaret Odasi (ICC) tarafindan "Yeknesak Kurallar ve Uygulamalar (UCP) Revizyonlari" yayinlanmistir. Bunlar genel kabul görmüs kurallar olup bu alanda en son düzenleme ise UCP 600 ile 1 Temmuz 2007'de yapilmistir. Akreditifli ödeme yönteminin kullanilmasinda; bankanin hata yahut eksiklere istinaden ödeme yapmamasi anlamina gelen "rezerv" uygulamada sikça karsilasilan bir sorun olup UCP 600 ile birlikte rezerv uygulamalarinin asgari düzeye inmesi, akreditifin geleceginin güvence altina alinmasi, kullaniminin kolaylasmasi amaçlanmaktadir.
Dis ticarette bir ödeme yöntemi olarak akreditifli ödeme seklinin incelenmesini ve uygulamasinin analizini amaçlayan bu çalismada Giris kisminin ardindan Akreditifli Ödemeler; Tanim ve Tarihçesi, Isleyisi ve Türkiye'de Akreditif Uygulamalari itibariyle incelenmistir. UCP 600'ün degerlendirildigi üçüncü bölümde eski revizyonlar ve degisim ihtiyaci anilmaktadir. Çalismanin bir sonraki bölümünde ise bir katilim bankasindan 2013 yilinda gerçeklestirilen ithalatta akreditifli ödeme yöntemine dair ulasilan bilgiler SPSS 20.0 programi kullanilarak ülke, teyit, ithalat miktari ve vade türü açisindan Pearson Ki-Kare testiyle analiz edilmistir.
2. Akreditifli Ödemeler
2.1 Akreditifin Tanimi ve Tarihçesi
Akreditif; dis ticarette ödeme ve kredi fonksiyonlari olan bir bankacilik islemidir, "accredits" kelimesinden türemis olup itibar etmek, onaylamak, temin etmek anlamina gelmektedir ki alici ile saticinin birbirlerini tanimadigi durumlarda bir veya daha fazla bankanin taahhütte bulunmasiyla taraflar arasinda güven olusmasini saglamaktadir (Bölükbasi, 2008: 21-22).
Akreditif, alicinin (amir) talep ve talimatina dayanarak, bir bankanin (amir bankasi) belli bir paraya kadar, belirli bir vade dâhilinde, belli belgeler karsiliginda ve öngörülen sartlarin yerine getirilmesi kaydiyla saticiya (lehdar) ödeme yapacagini, lehdar tarafindan keside edilen poliçeleri kabul veya istira edecegini saticiya karsi yazili olarak taahhüt etmesidir (Arzova, 2006: 255).
Anlasilacagi üzere akreditif; bankalar tarafindan verilen bir sartli ödeme taahhüdü olup diger ödeme yöntemleriyle karsilastirildiginda daha kapsamli bir ödeme yöntemi olarak gözükmektedir.
Akreditiflerin ilk örnekleri çok eski çaglarda ilk olarak Atina'da görülmüs ve "trapezitai" adi verilen özel bankerler arasinda kullanilmistir (Bölükbasi, 2008: 23). Akreditifin kelime olarak ilk kullanimi ise "Traveler's Letter of Credit" olarak 18. yüzyilda gerçeklesmis olup 1840'larda ise Londra'da bankalar arasinda uluslararasi ticaret islemleri için kullanilmistir. 19. yüzyilda dünya ticaretinde Ingiliz hâkimiyeti söz konusu oldugundan kullanilan para birimi Ingiliz Sterlini'dir ve bu sebepten dolayi akreditif Anglo-Sakson hukuk çevrelerinde dogmus ve oradan dünya ticaret hayatinda uygulama alani bulmustur (Demir, 2010). Akreditifin önemi uluslararasi alanda özellikle 1. ve 2. Dünya Savaslari'ndan sonra artis göstermis böylelikle akreditifli ödeme yöntemi küresel anlamda kabul gören bir ödeme sekli hâlini almistir (Bölükbasi, 2008).
Uluslararasi alanda akreditif islemlerinin uygulamadan dogan farkliliklarini gidermek amaciyla yapilacak olan çalismalarin sevk ve idare görevi ICC'ye verilmistir. Bu kurallar ilk olarak 1929 Amsterdam Konferansi'nda bir tasari olarak onaylanmis ve bu tasari yalnizca Fransa ve Belçika bankalarinca kabul edilmistir (Demir, 2010). Çesitli uluslararasi kongrelerde yapilan düzenlemelerden sonra nihayet 1962 revizyonunda Ingiltere ve Commonwealth ülkeleri tarafindan kabul edilmesi ile birlikte akreditif uluslararasi ticarette kabul görmeye baslamistir (Bölükbasi, 2008). 1974, 1983 ve 1993 revizyonlarinda dünyada yasanan gelismeler ve degismeler isiginda dogan ihtiyaçlar dogrultusunda kurallar çesitli revizeler yapilarak akreditifle ilgili islemler güncel hale getirilmistir (Bölükbasi, 2008: 24). 1983'ten sonra UCP 400 ve 1994'ten itibaren UCP 500 kullanilmissa da uluslararasi ticarette akreditifle ilgili olarak 1 Temmuz 2007'den bugüne UCP 600 kurallari uygulanmaktadir (Demir, 2010: 23).
2.2 Akreditifin Isleyisi
Dis ticarette alici ve saticinin birbirlerini tanimamasindan dolayi farkli ülkelerde farkli kambiyo rejimleri uygulanmaktadir. Dolayisiyla taraflar güvensizlik ve risk içinde bulunmaktadirlar. Satici sattigi mallarin ücretini vaktinde tahsil etmeyi, alici ise bedelini ödedigi/ödeyecegi mallari anlasilan tarihte teslim almayi istemektedir. Sözü edilen sartlar altinda akreditif her iki taraf için de güvenli bir ödeme seklidir. Akreditifin taraflari ise su sekildedir:
Akreditif Amiri: Ithalati gerçeklestiren firma olup bankasina akreditif açma talimatini vererek islemi baslatan taraftir.
Amir Banka: Akreditif amirinden aldigi talimata dayanarak akreditifi açan bankadir.
Ihbar Bankasi: Amir bankadan aldigi akreditif metninde kendisine verilen görev geregince akreditifi lehtara ya da onun bankasina ihbar eden yani lehine akreditif açildigini bildiren ve sartlarini ona göre teblig eden bankadir.
Akreditif Lehtari: Akreditif lehtari ihracatçi firma olup, kendisine ihbar edilen akreditif sartlarina göre mali gönderen, buna karsilik da vesaiki de bankasina ibraz eden taraftir.
Teyit Bankasi: Ilgili akreditifte belirtilen sartlarin eksiksiz olarak yerine getirilmesi halinde ödeme yapma veya poliçe kabul etme taahhüdüne giren bankadir.
Istira Bankasi: Istira kelime anlami olarak satin almak anlamina gelmesine karsin dis ticaretteki anlami ise yetkili kilinan bankanin akreditif sartlarina uygun vesaik karsiliginda derhal ödeme yapmasi ya da ödeme taahhüdü altina girmesidir. Dolayisiyla ödeme yapan ya da ödeme yükümlülügünü üstlenen banka "istira bankasi" olarak adlandirilmaktadir.
Rambursman Bankasi: Rambursman bankasi amir bankanin ödeme ajanidir. Amir bankadan aldigi ödeme talebi üzerine akreditif bedelini öder ve amir bankanin hesabina borç kaydeder.
Sirinpinar'a göre (2012) genel anlamda ise akreditifli ödeme yönteminin isleyisi asagida açiklanmistir:
1) Alici ile satici arasinda ön görüsme yapilir.
2) Amir bankasina basvurarak akreditif açtirir.
3) Amir banka akreditif mektubunu hazirlayip lehtar bankaya gönderir.
4) Lehtar bankanin incelemesinden sonra akreditif ihracatçiya ihbar edilir.
5) Ihracatçi akreditifi inceleyerek mallari sevk eder.
6) Lehtar ihracat sevk belgelerini bankasina sunar.
7) Akreditif teyitli ise ödeme lehtar banka tarafindan amir bankaya 7 is günü içinde yapilir ve gerekli dokümanlar gönderilir.
8) Amir banka ilgili belgeleri amire sunar ve mal bedelini tahsil eder.
9) Akreditif teyitsiz ise amir banka tarafindan mal bedeli havale edilir.
10) Ihracatçiya ödeme yapilir.
Akreditifli ödeme seklinin isleyisi Sekil 1'de yukaridaki siralamaya istinaden gösterilmektedir:
Akreditifler genel anlamda dört ayri grupta siralanmaktadir:
1) Ödeme Sorumlulugu Açisindan Akreditifler
a) Teyitli Akreditif
b) Teyitsiz Akreditif
2) Ödeme Kosullarina Göre Akreditifler
a) Görüldügünde Ödemeli Akreditifler
b) Vadeli Akreditif
c) Kabul Kredili Akreditif
3) Kullanilis Amaçlarina Göre Akreditifler
a) Adi Akreditif
b) Devredilebilir Akreditif
c) Kirmizi Sartli Akreditif
d) Yesil Sartli Akreditif
e) Karsilikli Akreditif
f) Rotatif Akreditif
4) Dis Ticarette Yaygin Olarak Kullanilan Akreditifler
a) Dönülemez Vadeli Akreditif
b) Dönülemez Teyitli Vadeli Akreditif
c) Dönülemez Pesin Akreditif
d) Dönülemez Teyitli Pesin Akreditif
2.3 Türkiye'de Akreditif Kullanimi
Türkiye'de 2012-2014 yillari arasinda ödeme sekillerine göre yapilan dis ticaret islemlerinde akreditifin payi asagida gösterilmektedir:
Tablo incelendiginde Türkiye'nin ithalatinda en çok kullanilan ödeme yöntemlerinin sirasiyla pesin, mal mukabili, akreditifli ve vesaik mukabili ödeme seklinde oldugu görülmektedir. Ihracatta kullanilan ödeme yöntemleri ise sirasiyla mal mukabili, vesaik mukabili, pesin ve akreditifli ödemedir. Ithalatta pesin ödemenin payinin % 50 ve ihracatta mal mukabili ödemenin payinin da % 60 civarinda olmasi Türk isletmeleri açisindan çok büyük bir dezavantaj olarak yorumlanmaktadir. Akreditifin payi 2012 yilinda ithalatta % 9,52 iken ihracatta ise bu oran % 9,39 dolaylarinda bir seyir izlemektedir. 2013 ve 2014 yillarinda ise akreditifin oraninin giderek geriledigi 2014 yilina gelindiginde hem ithalatta hem de ihracatta % 7 bandina kadar düstügü görülmektedir.
3. UCP 600 Kurallarinin Degerlendirilmesi ve Getirilen Yenilikler
3.1 UCP 600'e Geçis
UCP 600 revizyon çalismalarina baslandiginda akreditifler altinda ibraz edilen belgelerin takriben % 70'inin rezervler nedeniyle ilk ibrazda geri çevrildigi görülmektedir (Gül, 2010: 50).
ICC ilk kez 1933 yilinda birçok ülkede uygulanan birbirinden ayri olusmus düzenlemeleri "yeknesak kurallar", bir baska deyisle "bir örnek kurallar" basligi altinda birlestirmis ve söz konusu kurallar 1951 yilina kadar dünya genelinde tacirler tarafindan kabul gördükten itibaren 1962, 1974, 1983, 1993 ve son olarak da 2007'de güncellenmis bulunmaktadir (Kring, 2009).
UCP düzenlemelerini yayinlayanlar ticari anlamdaki gelismeleri yakindan takip etmislerdir. Dolayisiyla da gerekli oldugu sürece düzenleme yoluna gitmislerdir. Yapilan revizyonlar incelendiginde 1974 revizyonu konteyner ve kombine tasimaciligindaki degisimler nedeniyle, 1983 revizyonu tasimacilik ve haberlesme alanindaki gereksinimlere yanit verebilmek amaciyla, 1993 yilinda yapilan revizyon ise; baski ve bilgisayar sistemleriyle üretilen belgeleri görüntüleme ile elde edilen imzalari ve elektronik haberlesme yöntemlerini dikkate almak maksadiyla gerçeklestirilmistir (Yilmaz ve dig., 2012).
Anlasilacagi üzere UCP revizyonlari çagin gereksinimlerine ayak uydurmak, islem akisini kolaylastirmak, taraflar arasinda var olan anlasmazliklarin önceden belirlenmis birtakim kurallar altinda çözümlenmesini saglamak ve uygulamada görülen eksikliklerin giderilmesi ya da minimum düzeye indirgenmesini amaçlanmaktadir.
3.2 UCP 600 ile Getirilen Yenilikler
Akreditifli ödeme yönteminin gelisimi incelendiginde bankalarin önemli bir rol üstlendigi görülmektedir. Yillar boyunca yayimlanan çesitli revizyonlar ile müsterilerin ihtiyaçlarinin karsilanmasi amaçlanmaktadir. Dolayisiyla uluslararasi ticaretin riskli bir alan olmasindan ötürü bu alanda gerekli düzenlemeleri yapan dünya çapinda bir mahkeme ya da detayli bir kanuna sahip olan uluslararasi bir yapiya ihtiyaç duyulmaktadir.
ICC'nin 85 yillik birikiminin bir göstergesi olarak ortak bir zemin ve asgari anlamda müsterek olarak UCP ve Bankacilik Uygulamalari (ISBP) kurallari olusmus ve bugünkü noktaya gelinmistir. Ancak kurallarin uygulanmasi ve anlasilmasi, kurallara göre akreditif metinlerinin ve belgelerin hazirlanmasinda süreç içinde yer alan taraflarin bilgi ve hassasiyet düzeyleri farklilik göstermektedir (Polat, 2008).
Yeknesak kurallarin düzenlenmesinde yapilan birinci degisiklik UCP 500 içerisinde yer alan 49 madde, UCP 600 kapsaminda 39 maddeye indirilmistir ki bu süreç bazi maddelerin kaldirilmasi bazi maddelerin ise birlestirilmesi seklinde gerçeklesmistir (Yilmaz ve dig., 2012).
Asagidaki tablolarda sirasiyla UCP 500 ile UCP 600'ün sistematik yapilari izah edilerek, ilgili hususlar mukayese edilmektedir:
Tablo 2'de görüldügü gibi UCP 500 yedi ana baslik altinda (1.Genel Hükümler ve Tanimlar, 2. Akreditifin Biçim ve Ihbari, 3. Yükümlülükler ve Sorumluluklar, 4.Belgeler, 5.Çesitli Hükümler, 6.Devredilebilir Akreditif, 7.Akreditiften Dogan Paralarin Temlik Edilmesi) toplam 49 maddeden olusmaktadir.
Tablo 3'te ifade edilen UCP 600'ün sistematik yapisina bakildiginda ise UCP 500'den farkli olarak ana basliklarin kaldirildigini ve her bir maddenin kendinden bagimsiz ama sistematik bir devam sürecinde olusturuldugu görülmektedir. Ayrica UCP 500'de kullanilan 49 maddenin toplamda 39 maddeye indirgendigi görülmektedir. 600'de görülen önemli sayilabilecek bir degisiklik; UCP 500 kapsaminda 49 maddeden ayri olarak ama UCP 500 içerisinde yer alan, akreditif kapsaminda ibraz edilen belgelerin orijinal olup olmadiginin belirlenmesi ve bu kapsamdaki düzenlemeleri netlestirmek amaciyla olusturulan dört adet durum notunun "UCP 500'e Ait Bazi Konulardaki Yanlis Yorumlamalarin Düzeltilmesi Için ICC Durum Notlari" basligi altinda ifade edilmesidir (Yilmaz ve dig., 2012).
UCP 600 kapsaminda getirilen bir diger yenilik ise mevcut kurallarin ve bu kurallar içerisindeki maddelerin istenildiginde veya gerek duyuldugunda birinin veya birkaçinin kapsam disi birakilmasidir. Dolayisiyla taraflar diledikleri takdirde esnek bir yapi kullanabilmektedir. Bu durumun dezavantaji olarak ise akreditif hakkinda yeterli bilgi sahibi olmayan taraflarin korunmasiz duruma getirilmesi görülmektedir.
4.UCP 600'e Göre Bankalarda Akreditif Uygulamalarinin Degerlendirilmesi
UCP 600 düzenlemesinin uygulamadaki yerinin saptanmasi amaciyla yapilan bu çalismada bir katilim bankasinin akreditifli ödeme verileri analiz edilmistir. Bankadan 2013 yilinda gerçeklestirilen ithalatta akreditifli ödeme yöntemine dair elde edilen veriler ülke, vade, teyit ve ithalat miktari baglaminda SPSS 20.0 programinda kullanilarak Pearson Ki-Kare testi ile degerlendirilmistir.
Asagidaki tabloda ülke ve vade türü arasindaki iliski irdelenmektedir.
Tablodan görüldügü üzere ABD'ye açilan 115 adet akreditifin 47 tanesi görüldügünde ödemeli olup bu oran % 41'e denk gelirken, vadeli akreditiflerin sayisi 68 olup % 59'luk kisma karsilik geldigi anlasilmaktadir. Diger bir örnek olarak Çin'e açilan akreditiflerden ise yaklasik % 70'inin görüldügünde ödemeli % 30'unun da vadeli oldugu ifade edilmektedir.
Vade türü ve ülke arasindaki iliskiye istinaden asagidaki hipotezler kurulmustur:
H0 : Ülke ve vade türü arasinda bir iliski yoktur.
H1: Ülke ve vade türü arasinda bir iliski vardir.
Yukarida yapilan Ki Kare Testine göre H0 hipotezi güçlü sekilde reddedilmektedir yani ülke ile vade türü arasinda bir iliski oldugu açik bir sekilde görülmektedir. Dolayisiyla Türkiye, Pakistan, Italya, ABD, Almanya gibi ülkelerde daha ziyade vadeli, Vietnam, Banglades ve Endonezya gibi ülkeler için daha çok görüldügünde ödemeli islemler agirlik kazanmaktadir.
Asagidaki tabloda ise vade türü ve teyit arasindaki iliski irdelenmektedir.
Yukaridaki tablodan anlasilacagi üzere görüldügünde ödemeli olan toplam 2441 siparisten 380 tanesi teyitli iken 2061 tanesi teyitsizdir ve teyitli olanlarin orani % 15,6 iken teyit içermeyen kismin orani ise % 84,4'tür. Vadeli olan akreditif sayisi ise toplam 1762 iken 521 tanesi teyitli olup bunun % 29,6'lik bir orana karsilik geldigi görülmektedir. Anlasilacagi üzere vadeli akreditifte teyit orani daha yüksek ise bile bu oran % 30'u ancak bulabilmektedir.
Vade türü ve teyit arasindaki iliskiye istinaden asagidaki hipotezler kurulmustur:
H0 : Vade türü ile teyit arasinda iliski yoktur.
H1: Vade türü ile teyit arasinda iliski vardir.
Yukaridaki tablo için yapilan Ki Kare testine göre H0 hipotezi reddedilmektedir yani vade türü ile teyit arasinda önemli bir iliski oldugu açik bir sekilde anlasilmaktadir. Genel olarak her iki ödeme türünde de teyitsiz islemlerin çogunlukta oldugu ancak vadeli islemlerde teyit durumunun görüldügünde ödemeli olanlara göre daha yüksek oldugu tespit edilmistir.
Asagidaki tablo ise ülkelere göre teyit durumunu ifade etmektedir:
Tabloda ilk sirada yer alan ülkelerden ABD'ye açilan 115 akreditifin 91'inin yani % 79'unun teyitli oldugu oysa Çin'e açilan 1289 akreditifin 1218 tanesinin yani yaklasik % 95'inin teyidinin bulunmadigi görülmektedir.
Ülke ve teyit arasinda kurulan iliskiye göre asagidaki hipotezler kurulmaktadir:
H0 : Ülke ve teyit durumu arasinda bir iliski yoktur.
H1: Ülke ve teyit durumu arasinda bir iliski vardir.
Ki kare testi uyarinca görülen Pearson Ki Kare testine göre H0 reddedilmektedir dolayisiyla ülke ile teyit arasinda bir iliski oldugu anlasilmaktadir. Isviçre, ABD, Almanya ve Türkiye gibi ülkelerde teyitli islemlere daha çok rastlanirken, Banglades, Pakistan, Vietnam, Çin ve Tayvan gibi ülkelerde teyit islemi nadiren görülmektedir.
Asagidaki tabloda ise ithalat miktarinin vade türü ile iliskisi irdelenmektedir. Bu amaç dogrultusunda öncelikle açilan akreditifin tutari asagida görüldügü sekilde kategorilendirilmistir:
1- 50.000 USD'den az
2- 50.000-100.000 USD arasi
3- 100.000- 250.000 USD arasi
4- 250.000-500.000 USD arasi
5- 500.000 USD'den fazla
Tablodan anlasildigi üzere 1. grupta yer alan, miktari 50.000 USD'nin altinda bulunan akreditiflerin % 65'i görüldügünde ödemeli ve % 35'i ise vadelidir oysa bu dagilim sonraki kategorilerde vadelinin lehine degismekte olup 5. grupta yer alan, miktari 500.000 USD'nin üzerinde olan akreditiflerin % 53'ünün vadeli oldugu anlasilmaktadir.
Ithalat miktari ile vade arasindaki iliskinin incelenmesi için kurulan hipotezler asagida gösterilmektedir:
H0 : Ithalatin miktarinin büyüklügü ile vade durumu arasinda bir iliski yoktur.
H1: Ithalatin miktarinin büyüklügü ile vade durumu arasinda bir iliski vardir.
Yukaridaki tablo için yapilan Ki Kare testine göre H0 reddedilmekte ve ithalat miktarinin büyüklügü ile vade türü arasinda güçlü bir iliski oldugu açik bir sekilde anlasilmaktadir. Ithalat miktari arttikça vadeli ithalat artarken, ithalat miktari düstükçe görüldügünde ödemeli ithalatin payinin arttigi anlasilmaktadir.
Asagidaki tabloda ise kategorize edilmis ithalat miktarina göre teyit durumunun iliskisinin olup olmadigi arastirilmaktadir.
Yukarida ifade edilen kategoriler ile teyit durumu arasindaki iliskiyi gösteren tabloya göre 1. grupta yer alan akreditiflerde teyitli olma orani yaklasik % 12 iken, ilerleyen gruplarda söz konusu oran artmaktadir ve 500.000 USD'nin üzerinde açilan 5. grup akreditiflerin teyitli olma orani % 61,4 olmaktadir.
H0 : Ithalat miktari ile teyit durumu arasinda bir iliski yoktur.
H1: Ithalat miktari ile teyit durumu arasinda bir iliski vardir.
Ithalat miktari ile teyit arasindaki iliskiyi ortaya koyan Ki Kare testine göre sifir hipotezinin reddedildigi ve ithalat miktari ile teyitli olma durumu arasinda çok güçlü bir iliskinin bulundugu anlasilmaktadir. Dolayisiyla yukaridaki tablodan da anlasildigi üzere ithalat miktari arttikça teyit oranini yükselmektedir.
5. Sonuç
Hizla gelisen teknoloji ve iletisim olanaklari ile küresellesme egiliminin her geçen gün önem kazanmasi gibi nedenlerden dolayi uluslararasi ticarete yönelim son yillarda büyük miktarda artmis bulunmaktadir. Ancak dis ticaret uygulamalari; kültürler, kambiyo rejimleri ve ülkelerin is yapis sekilleri gibi farkliliklar nedeniyle yurtiçi ticaretle mukayese edildiginde daha riskli bir durum arz etmektedir. Dis ticaret islemlerinde taraflarin birbirlerini yeterince tanimiyor olmasi hem alicinin hem de saticinin ticari kaygilarini artirmaktadir. Dolayisiyla bir bankanin güven fonksiyonu ve itibarinin devreye girmesiyle bu kayginin en aza indirgenmesi saglanmaktadir. Akreditif belirli standartlar altinda ve teknikler dâhilinde uygulanabilen uzman bir bilgi birikimi gerektiren ödeme yöntemidir. Akreditifli ödeme dis ticareti mümkün kilan bir güven unsuru olarak taninsa da bankalar tarafindan uygulanan komisyon masraflari ve karsilasilan rezerv uygulamalarindan dolayi uygulamada zaman zaman sorunlar yasanmaktadir.
Türkiye'nin ithalatinda en çok kullanilan ödeme yöntemleri sirasiyla pesin, mal mukabili, akreditifli ve vesaik mukabili ödeme olup ihracatta kullanilan ödeme yöntemleri ise sirasiyla mal mukabili, vesaik mukabili, pesin ve akreditifli ödeme seklindedir. Ithalatta pesin ödemenin payinin % 50 ve ihracattada mal mukabili ödemenin payinin % 60 civarinda olmasi Türk isletmeleri açisindan çok büyük bir dezavantaj olarak yorumlanmaktadir. Yapilan arastirmalarda Türkiye'de akreditifli ödemelerin % 7 ile % 9 arasinda bir seyir izledigi görülmektedir.
Dünya ticareti açisindan önem arz eden akreditifli islemler; UCP tarafindan uygulanan özel sözlesmeler oldugundan, tüm dünyada benzer sekillerde kullanilmaktadir. ICC tarafindan yayinlanan en son düzenleme olan UCP 600; çogunlukla 500'deki anlam kargasasina sebep olan ya da daginik halde bulunan maddelerin düzenlenmesi ile olusturulmustur. Dolayisiyla lojistik, dis ticaret ve sigorta sahalarinda teknolojik gelismeler göz önünde bulundurularak akreditif uygulamalarina faydali bir bakis açisi getirilmis böylece rezerv oranlarinda bir azalma söz konusu olmustur.
UCP 600 kurallarinin uygulamasina örnek olarak bir katilim bankasindan 2013 yilinda gerçeklestirilen ithalatta akreditifli ödeme verilerine dair elde edilen sonuçlar degerlendirililerek ülke, vade türü, teyit ve ithalat miktari arasindaki iliskiler incelenmistir.
Ülkelerin sagladiklari güven imaji ve ticari anlamdaki prestijleri gibi faktörler göz önünde bulunduruldugunda vadeli akreditiflerin kullanim oraninda artis meydana geldigi dolayisiyla ülke ve vade türü arasinda güçlü bir iliski bulundugu vurgulanmaktadir.
Görüldügünde ödemeli ya da vadeli olarak kullanilan akreditiflerin türü ile teyit arasinda da güçlü bir iliskinin oldugu; vadeli akreditiflerde teyit oraninin arttigi anlasilmaktadir.
Ülkeye göre teyit durumunun incelendigi bir baska analizde ülke ile teyit arasinda bir iliski oldugu net bir sekilde anlasilmakta, gelismekte olan ülke ekonomilerinde ithalat akreditiflerinde teyit oraninin yükseldigi, ihracat akreditiflerinde teyit oraninin düstügü görülmektedir.
Ithalat miktarinin bes ayri kategoriye ayrilarak yapilan analizde söz konusu ithalatin miktari ile vade türü arasinda güçlü bir iliskinin oldugu anlasilmaktadir. Ithalat miktari arttikça vadeli ithalat artarken, ithalat miktari düstükçe vadeli ithalatin payinin azaldigi görülmektedir.
Ithalat miktari ile teyit arasindaki iliskiyi ortaya koyan Ki Kare testine göre de ithalat miktari arttikça teyit oraninin yükseldigi; ithalat miktari ile teyitli olma durumu arasinda çok güçlü bir iliskinin bulundugu anlasilmaktadir. Dolayisiyla ithalat miktari, vade ve teyit iliskisinin dogru orantili oldugu yapilan analizlerden anlasilmaktadir. Konuyla ilgilenen arastirmacilar için izleyen çalismalara yönelik olarak benzeri uygulamalarin yapilabilecegi düsünülmektedir. Örnegin özellikle Ticaret Hukuku çalismalari için UCP 500 ve 600 arasindaki farklar daha detayli olarak irdelenebilecektir. Ilaveten; akreditifli ödeme yönteminin günümüz uygulamalari açisindan analiz edilebilmesi baglaminda ulusal verilerin temininin ardindan benzer istatistiki uygulamalar sonrasinda daha genis çapli bir degerlendirme yapilabilir.
Kaynakça
1) ARZOVA, S.Burak, (2006), Ihracat Hakkinda Her Sey, Türkmen Kitabevi, Istanbul.
2) BÖLÜKBASI, Senem, (2008), Akreditifli Islemlerde Karsilasilan Sorunlar ve Çözüm Önerileri Üzerine Bir Inceleme, Basilmamis Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
3) DEMIR, Belgi, (2010), Uluslararasi Bankacilikta Ödeme Yöntemlerinden Akreditif ve Akreditifte Karsilasilan Sorunlar ile Çözüm Önerileri, Basilmamis Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Egitim Bilimleri Enstitüsü.
4) GÜL, Rasim, (2010), UCP 600 ve Bankalarda Akreditif Uygulamalari Örnek Olay Incelemeleri, Basilmamis Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Bankacilik ve Sigortacilik Enstitüsü.
5) KRING, F. Banu (2009) '' Milletlerarasi Ticaret Odasinin Akreditifle Ilgili Son Düzenlemesi Yeknesak Kurallar 600 (UCP 600) ve Uygulamaya Getirdigi Bazi Yenilikler'', Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Özel Sayi, 2009, pp.1219-1237.
6) POLAT, Ali (2008), '' Uluslararasi Ticarette Akreditifli Ödemeler ve UCP 600'', Istanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yili 7, Sayi 13 Bahar 2008, pp. 209-222.
7) SIRINPINAR, Arlin, (2012), Dis Ticarette Akreditif Islemlerinde Operasyonel Risklerin Önlenmesi, Basilmamis Yüksek Lisans Tezi, Istanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
8) TÜIK (Türkiye Istatistik Kurumu), (2014), Ödeme Sekillerine Göre Türkiye'nin Dis Ticaret Rakamlari, TÜIK Yayinlari, Ankara.
9) YILMAZ, Mutlu, Göksen Topuz, Ahmet Özken ve Aslihan Kocaefe Cebeci (2012), '' Akreditiflere Iliskin Uluslararasi Düzenlemeler Olan UCP 500 ve UCP 600'ün Mukayeseli Analizi'', Selçuk Üniversitesi IIBF Sosyal ve Ekonomik Arastirmalar Dergisi, Sayi 24, pp.379-401.
Oguzhan KODALAKa Bayram TOPALb Ahmet Selçuk DIZKIRICIc
a Sakarya Üniversitesi, SBE, Uluslararasi Ticaret EABD [email protected]
b Doç.Dr., Sakarya Üniversitesi, Isletme Fakültesi, [email protected]
c Yrd. Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi, Isletme Fakültesi, [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Yalova University, Faculty of Economics and Adminstrative Sciences 2015