ÖZ
GÜLLÜ, Ramazan Erhan, Benito Mussolini'nin Italya'da Iktidara Gelisinin Türk Kamuoyuna Yansimasi, CTAD, Yil 11, Sayi 22, (Güz 2015), s. 305-329.
Benito Mussolini Italya'da 30 Ekim 1922 tarihinde iktidara gelmisti. Bu tarih Türkiye'de Milli Mücadele'nin zaferle sonuçlandigi ve Mudanya Mütarekesi'nin imzalandigi günlerin hemen ertesine denk geliyordu. Milli Mücadele'yi basariyla tamamlayan Türkiye, dis politikasinda Mudanya Mütarekesi'nin imzalanmasinin ardindan Lozan'da toplanacak olan konferansa odaklanmis durumdaydi. Iç politikada da yine Lozan konferansiyla baglantili gelismeler neticesinde saltanatin kaldirilmasi ve halifenin bundan böyle ülke içindeki konumunun nasil olacagi gibi konulara odaklanilmisti.
Italya ile Türkiye arasinda Milli Mücadele ve sonrasinda imzalanan Mudanya Mütarekesi dönemlerinde çesitli sebeplerden kaynaklanan kismî bir yakinlik söz konusuydu. Ancak Mussolini'nin iktidara gelmesinden kisa süre sonra Türkiye hakkindaki bazi olumsuz beyanlari ve ilerleyen dönemlerde giderek sertlesen tavirlari bu dönemlerde olusan kismî yakinligi sonlandiracakti. Bununla birlikte Türkiye kamuoyunda, hem iç ve dis politikada karsi karsiya bulunulan önemli mevzulara odaklanilmis olmasi hem de Lozan konferansi öncesi Italya ile dogrudan karsi karsiya gelinmek istenmemesi gibi gerekçelerle Mussolini iktidari ve sonrasinda Mussolini'nin Türkiye karsiti tavirlari hakkinda yogun tepki ve elestirilerde bulunulmayacakti.
Bu çalismada, dönemin Türk basininda yer alan haber ve yorumlar çerçevesinde, Italya'daki Mussolini iktidari ve sonrasinda gelisen olaylara Türk kamuoyunun bakis ve yaklasimi incelenerek, kamuoyunda görülen genel tavrin nedenleri ortaya konulmaya çalisilacaktir.
Anahtar Kelimeler: Benito Mussolini, Italya, Milli Mücadele, Mudanya Mütarekesi, Lozan Konferansi
ABSTRACT
GÜLLÜ, Ramazan Erhan, Reflections of Benito Mussolini's coming to Power in Italy on the Turkish Public Opinion, CTAD, Volume 11, Issue 22, (Fall 2015), pp. 305-329.
Benito Mussolini came to power in Italy on October 30, 1922. This date corresponds to the aftermath of the Mudanya Armistace of October 11, 1922 which concluded the Turkish national struggles in Anatolia. Henceforth, Turkey focused her foreign policy on the peace conference which would be held in Lausanne. In the meantime issues such as the abolition of Ottoman Sultanate and change in the position of caliphate became dominant in her domestic policy. Due to various reasons, there was partial proximity between Italy and Turkey in the aftermath of the Turkish National Struggle. In the following years, however, the negative attitudes displayed by Mussolini towards Turkey following his rise in power and his increasing harsh tone gradually damage the referred initial positive aura between the two countries. Yet, there was no severe reaction to, or criticism of, Mussolini, particularly because the Turkish leaders were preoccupied at the time with a number of pressing domestic and foreign issues, and they did not want to risk alienating Italy on the eve of the Lausanne talks.
By utilizing the press coverage of the period, this study aims to analyze the impression of the public opinion in Turkey on Italy and Mussolini, and highlight the reasons for some of the general attitudes seen in public.
Keywords: Benito Mussolini, Italy, National Struggle, Mudanya Armistice, Lausanne Conference.
Giris
Birinci Dünya Savasi öncesinde Türk-Italyan iliskileri, Trablusgarb Savasi'nda (1911-1912) yasanan hadiselerin hafizalarda tazeligini muhafaza etmesi nedeniyle oldukça gergin bir vaziyette idi. Trablusgarb Savasi'nin ardindan imzalanan Usi Antlasmasi ile Italya'nin Trablusgarb'i ele geçirmesi ve Oniki Ada'yi da geçici olarak isgal altinda tutmak suretiyle Ege kiyilarinda Osmanli Devleti'ni tehdit eden etkin bir güç haline gelmesi, Türk kamuoyunda ister istemez Italya'ya karsi olumsuz bir algi ortaya çikarmisti. Balkan Savaslari'ndan sonra Oniki Ada'yi Osmanli Devleti'ne iade etmesi gereken Italya'nin bundan kaçinmasi ve Birinci Dünya Savasi'na da Itilaf Devletleri safinda katilmasi Türk kamuoyunda Italya'ya karsi olusan olumsuz algiyi daha da derinlestirmisti.1 Ancak Birinci Dünya Savasi sonunda Italya'nin müttefikleri ile yasadigi kimi problemler, Italya ile Türkiye arasinda kismî bir yakinlik olusmasini saglayacaktir. Birinci Dünya Savasi sonrasinda Italya'nin kendisi için son derece önemli kabul ettigi ve mutlaka kendi hâkimiyetine almak istedigi iki önemli liman kenti bulunmaktaydi. Bunlar Ege'de bulunan Izmir ve Adriyatik kiyisindaki Fiume sehirleriydi. Fakat Italya, müttefiklerinin engellemeleri ile savas sonunda bu iki sehre de hâkim olmayi basaramamisti. Özellikle Ingiltere'nin müdahalesi sonrasi Izmir'in Yunanlilara verilmesi, Italya ile Avrupali müttefikleri arasinda - Türkiye'nin lehine olan - ciddi bir kirilmaya sebep olmustu. Mondros Mütarekesi'nin ardindan Güneybati Anadolu'da oldukça genis bir alani isgal edecek olan Italyan birlikleri, Avrupali müttefikleri ile yasadiklari bu problemler sonrasi Türkiye ile daha ilimli iliskiler yürütmeye baslamislardi. Kuva-yi Milliye birlikleri, Izmir'den sonra bölgede isgal alanlarini daha da genisleten Yunanlilara karsi faaliyetlerine Italyan isgal bölgelerinde devam etmislerdi. Bulunduklari bölgelerde Yunan ordusu gibi bir isgal ve saldiri siyaseti izlemeyen Italyanlar, Kuva-yi Milliye'nin Yunanlilara karsi faaliyetlerine göz yummuslar, Kuva-yi Milliye ile karsi karsiya gelecek uygulamalarda bulunmamaya çalismislar, yerel Türk idareleri ile birlikte hareket etmeye ugrasmislar ve Milli Mücadele'nin kesin olarak basariya ulasacagina inandiktan sonra da sessiz sedasiz Anadolu'dan çekilmislerdi.2
Neticede Kuva-yi Milliye ve Ankara Hükümeti'nin Yunan birliklerine karsi verdikleri mücadele basariya ulasacak ve 1922 yili Eylül ayi itibariyle Yunan ordusu Anadolu'yu tamamen terk edecekti. Türk ordusu 30 Agustos'ta Yunan birliklerine karsi büyük bir zafer kazanmisti. Ardindan Yunanlilar tarafindan isgal edilmis durumda olan bölgelerde ilerlemeyi sürdüren Türk ordusu karsisinda tüm bölgelerden çekilen Yunan birlikleri, Eylül ayi ortalarinda Anadolu'yu tamamen bosaltmislardi. Kisa süre sonra da Türkiye ile Itilaf Devletleri arasinda mütareke görüsmeleri baslayacaktir. 4 - 11 Ekim 1922 tarihlerinde Mudanya'da toplanan konferans sonrasi, 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Mütarekesi imzalanmistir. Mütareke öncesinde ve görüsmeler sirasinda Italyan yetkililerin Türklere yönelik tavirlari, Milli Mücadele sirasinda iki ülke arasinda yasanan kismî yakinlasmaya paralel olarak oldukça olumluydu. Türk yetkililer - diger batili ülkelere nazaran - Italya ile Türkiye arasindaki iliskilerin bundan sonra olumlu yönde gelismesini bekliyorlardi. Ancak Italya'da yasanan siyasi gelismeler bu beklentileri bosa çikaracakti.3
Nitekim Mudanya Mütarekesi'nden kisa bir süre sonra Italya'da Benito Mussolini iktidara gelmisti (30 Ekim 1922). Anadolu'da Türk Milli Mücadelesi'nin zaferle sonuçlandigi günlere denk gelen bu tarihlerde iktidara gelen Benito Mussolini'nin Türkiye'ye yönelik olumsuz tavir ve söylemleri, Milli Mücadele ve Mudanya Mütarekesi sirasinda iki ülke arasinda olusan olumlu havayi kisa süre içinde dagitacaktir. Mussolini iktidari öncesi Italya, dis politikasinda oldugu kadar iç siyasetinde de birçok sikintiyla karsi karsiyaydi. 1922 yilinda Italya'da halkin sosyal hayatinda giderek artan sikintilar ve mevcut hükümete karsi genis bir halk kitlesi tarafindan gösterilen muhalefet had safhaya ulasmis durumdaydi. Bu ortamda, Ekim ayi sonlarina dogru Mussolini'nin Napoli'de yaptigi bir konusmadan sonra meshur "Roma yürüyüsü"nü (La marcia su Roma) baslatan Italyan fasistler bir hükümet darbesiyle iktidara gelmislerdi. Darbe sonrasi Mussolini, - seklen de olsa - Kral tarafindan hükümeti kurmakla görevlendirilmisti ve kuracagi hükümette Basbakanlik ile birlikte Disisleri ve Içisleri bakanliklarini da kendisi yürütecekti.4
Bu makalede incelenecek olan husus temel olarak, Mussolini'nin iktidara gelisinin Türk kamuoyuna nasil yansidigi / kamuoyu tarafindan nasil bir tepkiyle karsilandigi olacaktir. Bu hususu inceleyebilmek için yararlanilacak temel kaynaklar dönemin gazeteleridir. Mussolini'nin iktidara gelisinden (30 Ekim 1922) Lozan görüsmelerinin baslamasindan (20 Kasim 1922) hemen sonraki birkaç güne kadar, yaklasik bir aylik zaman diliminde, Türk basininda Italya'daki iktidar degisimine yönelik olarak yayinlanan haber ve yorumlar incelenerek, kamuoyunun tepkisi anlasilmaya çalisilacaktir. Ayni sekilde bu süre zarfinda Italya'da yasananlar da Türk basinina yansidigi sekliyle aktarilmis olacaktir. 1922 yili sonlari itibariyle Türkiye'de (özellikle de Istanbul'da) yayinlanmakta olan gazeteler, çok büyük oranda mütareke ve Milli Mücadele dönemlerinde Ankara Hükümeti ile Kuva-yi Milliye'yi desteklemis ve desteklemeye devam eden gazetelerdi. Milli Mücadele yanlisi Istanbul basinindan Aksam, Ikdam, Tercümani i Tanin (Renin), Tevhid-i Efkâr, Vakit ve Ileri gazeteleri inceledigimiz belli basli yayinlardir. Istanbul'da yayinlanan ve Milli Mücadele karsiti olan gazetelerden ulasabildigimiz sadece Sabah (Peyâm-i Sabah) gazetesinin birkaç sayisi oldu. Maalesef gerek Sabah'in tüm sayilarina gerekse de diger Milli Mücadele karsiti gazetelere ulasma imkânimiz olmadi. Yine Milli Mücadele yanlisi olarak Ankara'da yayinlanan Yeni Gün ve Hâkimiyet-i Milliye ile Kastamonu'da yayinlanan Açik Söz gazeteleri de konuyla ilgili olarak inceledigimiz diger yayinlardir.5
Italya'da Mussolini'nin Iktidara Gelisi ve Türk Kamuoyu
Fasist Darbeye Dâir Ilk Haberler
Mussolini'nin iktidara gelmesi sonrasi Türkiye'nin dis politikadaki en önemli gündemini, imzalanan Mudanya Mütarekesi'nin ardindan toplanacak baris konferansi ve baris görüsmeleri olusturuyordu. Yine iç politikada da saltanatin kaldirilmasi, halifenin bundan sonraki konumu ve vazifesi ile Istanbul'da Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin yönetimi devralmasi gibi hususlar gündemin en temel ve önemli mevzulariydi. Kamuoyu neredeyse tamamen iç ve dis politikadaki bu önemli gelismelere odaklanmisti. Bu yüzden Türk kamuoyunda Italya'daki iktidar degisikligi (elestiri yahud destek anlaminda) genis bir yanki bulmamisti. Yeni Italyan Hükümeti'nin göreve baslamasindan bir süre sonra konuyla ilgili bir yazi yayinlayan Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi (ki Ankara Hükümeti'nin yari resmî yayin organi hükmündeydi), "Italya'da, son günlerde cereyan eden mühim hâdisât, kendimize aid pek mühim mesâil ile mesgûl oldugumuzdan dolayi pek o kadar siddetle nazar-i dikkatimizi celb eylemedi" diyecekti.6 Konuyla ilgili basinda birçok haber yayinlanmakla birlikte, bu haberler tamamiyle uluslararasi ajanslarin aktardiklari bilgilerdi ve gazeteler kendilerince bazi noktalara vurgu yapsalar da büyük oranda olumlu ya da olumsuz bir yorumda bulunmaktan kaçiniyorlardi. Mussolini ve fasistlerin iktidara gelisleri ile ilgili haberlerde göze çarpan en önemli nokta haberlerin neredeyse tamamen yorumsuz olarak aktarilmasidir. 30 Ekim günü Roma'da gerçeklestirilen darbe, Türk basininda hemen ertesi gün yayinlanan haberlerle ve "son dakika" basliklariyla duyurulmustu. Haberlerde üzerinde durulan en önemli nokta, darbenin kansiz ve ciddi bir hadise meydana gelmeden gerçeklestirilmis olduguydu.7 Devam eden günlerde de Türk basini, Roma kaynakli olarak genis haberler yayinlamayi sürdürecekti. Bu haberler de ilk günkülerde oldugu gibi çogunlukla "son dakika" basligiyla veriliyor ve konuya özellikle önem verildigi vurgulaniyordu. Yine çogu zaman ayni gazetede Italya ile ilgili birkaç habere rastlaniyordu. Bunun yaninda çesitli noktalar özellikle vurgulaniyor ve Türk kamuoyunun kimi beklentilerine de isaret ediliyordu. Darbenin hemen ardindan kurulacak olan yeni hükümetle ilgili çalismalar haberlerin ana eksenindeydi. Yansiyan ilk haberlere göre; darbe sonrasi Mussolini, Kral tarafindan sarayda kabul edilmis ve hükümeti kurma görevini alip çiktiktan sonra, sarayin önünde kendisini bekleyen kalabaliga, "birkaç saate kadar bir bakanliga degil bir hükümete sahip olacaksiniz" demisti. Zaten önceden tespit edildikleri anlasilan yeni hükümet üyeleri de kisa süre içinde makamlarini devralarak vazifelerine baslamislardi. Hükümetin yeni üyelerinin isimleri Türk basininda da liste halinde yayinlanmisti. Ayrica darbeye halkin bir kesimi tarafindan verilen destek de haberler arasindaydi. Fasist yönetimi destekleyen Italyanlar, Roma'yi bayraklarla donatip sokaklarda büyük bir gösteri yapip tezahüratta bulunarak, Mussolini ve fasistlerin iktidarini kutlamislardi. Italyan parlamentosunun açilma tarihi olarak ise 16 Kasim günü belirlenmisti. Yine Mussolini'nin Türk basinina yansiyan ilk açiklamalarindan, fasistlerin takip edecekleri siyasetin ana ekseninde Avrupa merkezli bir dis politikanin yer alacagi anlasiliyordu. Yukarida da ifade edildigi üzere Italya ile Avrupali müttefikleri arasinda Izmir'in Yunanlilar tarafindan isgali sonrasi belirginlesen ayriliklar, Türkiye'nin/TBMM Hükümeti'nin de o dönemde Italya ile kismen daha yakin hale gelmesini saglamisti. Bundan böyle ise Avrupali müttefikleri ile ittifak halinde olmayi ana hedef olarak belirleyen Mussolini'nin süreçte de çok önem verdigi dis siyasette temel politikasini bu yönde sekillendirmeye çalistigi görülecekti. Bu durum Türkiye ile Italya iliskilerini yeniden gergin bir hale getirecektir. Mussolini'nin darbe sonrasi basina yansiyan ilk demeçlerine göre, "Italyan Hükümeti'nin bundan sonraki dis siyaseti siddet yanlisi olmayacak ve müttefiklerle yakin dostluktan ibaret olacakti."8
Hükümetin teskili sonrasi yayinlanan bu ilk haberlerde Türk basini, Italya'nin dis politikada artik daha aktif hale gelme çabasinda olacagina israrla isaret etmis, Lozan konusunda Mussolini'nin yapacagi konusma ve açiklamalarin temelini "dogu sorunu"nun olusturacaginin altini çizmistir.9 Ayrica Mussolini, Lozan'daki görüsmeler sirasindaki çalismalari için hükümetinden tam bir yetki (salâhiyyet-i kâmile) almisti. Aktarilan haberlerde Türk basini, görüsmeler sirasinda Italya'nin "adil" bir tavir takinacagina dair açiklamalara özellikle vurgu yapiyordu. 10 Ilerleyen günlerde yayinlanmaya devam eden haberlerde de Italya'nin tamamen "barisçi" bir siyaset takip edeceginin dile getirildigi vurgulanirken, bu siyasetin daha önce açiklanmis olan müttefiklerle siki dostluk hedefinden sapmayacagi da ayrica belirtilecekti.11
Türk basininda yeni Italyan hükümetine karsi Italyan kamuoyunun genel bakisi ve beklentisi ile ilk icraatlari12 ve degisik ülkelerin Italya'daki yeni iktidara dair çesitli beyanlari da yine iktidarin ilk günlerinde aktarilan haberlerdendi. Haberlerden anlasildigina göre, Mussolini temelde Ingiltere ve Fransa ile samimiyeti artirma çabasinda olmakla birlikte diger Avrupa ülkeleri ile de münasebeti geri plana atmadan, onlarla da yakin bir diyalog içinde olmayi arzuluyordu. Özellikle Almanya ve Yugoslavya, Ingiltere ve Fransa ile birlikte Italya'nin öncelikle yakinlik kurmaya çalistigi ülkeler arasindaydilar. 13 Bununla birlikte - yine yukarida isaret ettigimiz gibi - Mussolini'nin Almanya ve Yugoslavya'dan ziyade yakin iliski içinde olmaya önem verdigi iki önemli güç elbette Ingiltere ve Fransa idi. Ayrica ayni beklentinin bu ülkeler için de geçerli oldugu anlasiliyordu. Ingiltere Lozan Konferansi'nda Italya ve Fransa ile ortak hareket etmek arzusunda oldugunu da açiklamisti.14 Fransa ile Italya'nin iliskisi ise zaten ilerleyen dönemlerde daha net olarak görülecegi gibi hep yakin olacaktir. Nitekim Mussolini müttefiklerle daha siki bir yakinligin tesisini saglayabilmek amaciyla Paris, Londra ve Brüksel'e ziyaretlerde bulunmayi düsündügünü açiklamisti.15
Mussolini'nin iktidara gelisinin hemen ardindan açikladigi ve sonrasinda da israrla vurgulamaya devam ettigi müttefiklerle yakin iliski hususu, Italya'da en çok dile getirilen ve halk tarafindan da olmasi istenilen husus olarak görülüyordu.16 Hatta birkaç gün sonra Mussolini, Ingiltere Basbakani ve Disisleri Bakani Lord Curzon ile Fransa Basbakani Raymond Poincaré'ya bu hususu vurgulayan "samimi" birer telgraf çekmisti. Telgrafinda Mussolini her iki ülke yetkililerine de Italya'nin hem Ingiltere ile hem de Fransa ile arasinda daha önceden var olan bazi anlasmazliklarin ortadan kaldirilarak daha dostâne iliskiler yürütülmesi arzusunda oldugunu vurguluyordu. Mussolini'nin Avrupa milletleri arasinda yeniden saglam bir ittifak kurulmasini hedefleyen bu birlik vurgusu bekledigi karsiligi da görecekti. Mussolini'nin telgrafina verdikleri cevaplarda Ingiliz ve Fransiz yetkililer de - daha önceki açiklamalarina benzer olarak - bu temenniyi desteklediklerini vurgulamislardi. 17 Haberlere göre, bu destek sadece devlet yetkilileri ile de sinirli degildi. "Fransiz Muharibleri Heyeti Reisi" imzasiyla Paris'ten Mussolini'ye çekilen bir telgrafta, "iki Latin kavmi arasindaki birligin Avrupa medeniyetini kurtaracagina emin olduklari"nin belirtildigi ifade ediliyordu.18
Italyan parlamentosunun açilmasindan önce, kabinesinin ilk toplantisinda yaptigi konusmada da Mussolini iç siyasette güçlü konumlarindan bahsettikten sonra sözlerinin büyük kismini dis politikaya ayirmisti. Ingiltere ve Yugoslavya temsilcileri ile yaptigi "samimi" görüsmelerden bahseden Mussolini, bu devletlerin, kendilerinin iktidara gelmelerinden önce haklarinda bazi olumsuz düsüncelere sahip olduklarini ancak artik bu fikirlerin ortadan kalktigini ifade etmisti.19
Ayrica 6 Kasim günü tüm Italyanlar'a hitaben bir beyanname yayinlayan Mussolini, Italyan milletinden hükümete güvenmelerini istiyor ve desteklerinin devamini talep ediyordu. Fakat Türk basininda da yayinlanan beyannâmenin satir aralari, Italya'da hükümetin belli bir tepki ve muhalefetle de karsi karsiya oldugu izlenimini veriyordu. Mussolini'nin bazi cümlelerinin kendilerine yönelik tepkilere cevap verme arzusuyla dile getirildigi anlasiliyordu. Genel hatlariyla beyannâme su sekildeydi: "Silahlarimizin zaferini onaylarken bütün millet itidalini muhafaza etmelidir. Yasanan zor zamanlar insafla düsünülüp, takdir edilmelidir. Hükümet, hâkimiyetini saglamak tasavvurundadir ve bunu basaracaktir. Bütün mesâimiz iç siyasette sulh ve selâmeti saglamak, dis siyasette de milletin itibarini yükseltmek içindir. Ancak çalisma, gayret, intizam, itaat ve ahenk sayesinde kesinlikle basarili olunacaktir. Bu sayede de vatan yeni bir sulh ve saadet devresine dogru ilerleyecektir."20
Mussolini'nin Giderek Sertlesen Beyanlari ve Türk Kamuoyu
Italya'daki darbenin üzerinden bir haftadan fazla bir zaman geçmis olmasina ragmen, Türkiye kamuoyu iç ve dis politikada yasanan diger önemli mevzulara odaklanmis olmasindan ve Italya ile de bu süreçte karsi karsiya gelinmek istenmemesinden kaynakli olarak Mussolini iktidari karsisinda sessizligini sürdürmekteydi. Italya ile Türkiye arasinda henüz herhangi bir olumsuz havanin görülmemesi de kamuoyunun bu konuya odaklanma gereksinimi duymamasinin diger bir etkeniydi. Ayrica kamuoyunda herhangi bir elestiri olmamakla birlikte, bu iktidar degisimine destek veya övgü de bulunmamaktaydi. Olumlu anlamda degerlendirilebilecek tek haber, fasistlerin iktidara gelisinden iki hafta kadar sonra, Hindistan Müslümanlari'nin Mussolini'ye çektikleri tebrik telgrafi hakkindaydi. Bu dönemde birçok hususta Türkiye ile birlikte olan Hindistan Müslümanlari, Mussolini'nin iktidarina da Türkiye ile yakinliklarini vurgulayan bir tebrikatta bulunmuslardi. Renin gazetesinde yayinlanan habere göre, "Hindistan Merkezî Hilafet Encümeni" imzasiyla Mussolini'ye göreve gelmesi sonrasi bir tebrik telgrafi gönderilmisti. Telgrafta, Türkiye'nin Milli Mücadele sirasinda ve sonrasinda verdigi mücadelenin Hindistan Müslümanlarinda büyük bir takdir ve muhabbete vesile oldugu vurgulaniyor, ardindan da Italyan Hükümeti ve ahalisinin o süreçte Türkiye'ye yönelik yakin politikalari için tesekkür ediliyordu. Mussolini ve hükümetince de bundan sonraki süreçte de Türkiye'ye yönelik benzer siyasetler yürütülecegi temennisiyle telgraf sonlaniyordu.21
Mussolini'nin iktidarinin ilk günlerinde Türkiye aleyhine bir söylemde bulunmamasi ve Türkiye'de de Italya'daki gelismeler hakkinda sessizligin hâkim olmasi, iki ülke arasinda bir durgunlugu ifade ediyordu. Fakat bu haberden birkaç gün önce, Lozan'da toplanmasi kararlastirilan baris konferansinda Italya tarafindan nasil bir politika izlenecegine dair hem Mussolini hem de Italyan hükümetinin diger yetkilileri tarafindan yapilan açiklamalar, Türkiye ve Italya arasinda giderek artacak olan bir gerginlige neden olacakti. 22 Mussolini'nin ilerleyen günlerdeki beyanlari dogu sorunu ve Türkiye'nin Italyan dis politikasinda önemli bir yer isgal edecegi görüsünü dogrulayacakti. "Biz Türkiye hakkinda emperyalist degiliz" seklinde kimi olumlu beyanlari 23 da basina yansimakla birlikte, Mussolini'nin devam eden günlerdeki beyanlari Türkiye'yi rahatsiz edecek tarzdaydi. Konferans öncesi Mussolini, öncelikli olarak görüsmelerin bir an evvel baslamasi gerektigine dair açiklamalar yapmisti. Mussolini'nin bu aceleciligi Türkiye aleyhine bir tavirdan kaynaklaniyordu. Türkiye'de o sirada saltanatin kaldirilmasi, hilafetin durumu vs. gibi önemli iç gelismeler yasanmakta oldugundan, Mussolini bu durumun Türklerin kendi aralarinda ayriliga düstüklerini gösterdigini düsünüyordu. Italyan Basbakani, bu durumdan istifade ederek müttefiklerin Türkiye'ye karsi istediklerini daha kolay alabilmeleri için, konferansta Türkiye'ye karsi tek cephe halinde mücadele etmeleri gerektigini belirtiyordu. Bunun için de ortamin uygun oldugu bu vakitlerde, konferans vakit geçirilmeden toplanmaliydi. Fransa hükümeti de bu konuda Mussolini gibi düsünüyordu. Mussolini bu görüsleri ile birlikte, eger müttefikler tarafindan konferansin bir müddet geç toplanmasi hususunda ortak görüs olusursa buna da itiraz etmeyecegini ekliyordu. Bu sekilde, uygun gördügü her firsatta dis politikasinda temel hedef haline getirdigi müttefikler arasindaki dayanismanin önemine vurgu yapmayi sürdürüyordu.24
Italya'daki Fransiz gazeteciler ve sonradan Fransa'nin Roma Sefiri ile yaptigi görüsmelerde de bu düsüncesini açiklayan Mussolini'nin beyanlarina karsilik Fransa Basbakani Poincaré da Mussolini'yi destekleyen beyanlarda bulunmustu. Bu karsilikli beyanlar da Italya ile Fransa'nin - sürekli vurguladiklari gibi - sadece bu hususta degil daha farkli birçok konuda hemfikir olduklarini gösteriyordu.25 Ayrica Mussolini müttefikler arasindaki siki dostluk hedefini yine sadece Fransa ile sinirli tutmuyor, Ingiltere'nin politikalarinin da destekçisi olacaklarini bildiriyordu. Lord Curzon'un da Mussolini'yi destekleyen beyanlarda bulunmasi26 üzerine Mussolini, en kisa zamanda Londra'ya giderek Lord Curzon'la bas basa bir görüsme yapmak arzusunda oldugunu tekrarlayacaktir.27 Ancak Mussolini'nin yurt disi seyahat arzulari ile ilgili Türk basininda yer alan haberler arasinda çeliskiler de vardi. Italya Basbakani'nin Londra ve Paris'e gitme arzusuna dair yayinlanan haberlerle birlikte - ayni tarihlerde - kendisinin basina, 1923 yili öncesinde Italya disina çikmayacagina dair açiklamalar yaptigi da belirtiliyordu.28 Mussolini'nin yurt disina çikmak istememe sebebi de öncelikle ülke içinde iktidarini tamamen oturtma arzusuydu. Italya'nin iç siyasetinde karisikliga firsat vermek istemeyen Mussolini, ülke içinde birlik vurgulari yapmayi da sürdürüyordu. Bu günlere denk gelen Italyan Krali'nin dogum günü kutlamalari Roma'da resmî geçitlerle kutlanmis, büyük merasimler tertip edilmisti. Mussolini kutlamalarda yaptigi konusmada; Italya'da hükümet, kral ve ahali arasinda büyük bir uyum oldugunu ve Italya'nin artik tek yumruk olarak hareket edecegini vurgulamisti.29 Fakat Mussolini Lozan Konferansi öncesi dis politikada da geri planda kalmak istemiyordu. Ilerleyen günlerde konferans öncesi Fransiz ve Ingiliz yetkililerle bas basa görüsme arzusunda oldugunu ve bu ülkelere gitmeyi tasarladigini belirtmeye devam edecekti. Bu üç ülkenin "Sark Meselesi" hususunda birlikte hareket edecekleri vurgulanmaya devam edildigi gibi, Türk basininda Italyan basinindan, Sark meselesinin konferansta tüm yönleriyle birlikte halledilecegini dair haberler iktibas ediliyordu. Haberlere göre, Italyanlar zaten Türklerin konferansa asiri taleplerle gelebileceklerini düsünmüyorlardi.30
Mussolini müttefiklerin özellikle Türkiye'ye karsi tek cephe halinde hareket etmeleri için ugrasirken, ayni tarihlerde Ingiliz ve Fransiz temsilciler arasinda konferansta Türkiye'yi ilgilendiren hususlarda takip edilecek siyaseta dair görüs ayriliklari olusmustu. Bunun üzerine Mussolini, Ingiltere ve Fransa arasindaki görüs ayriliklarinin sonlandirilmasina çalismak, müttefikler arasinda arzuladiklari siki iliskiler için bir ön adim atmis olmak ve daha önce açikladigi üzere Ingiltere Dis Isleri Bakani Lord Curzon ve Fransa Basbakani Poincaré ile birebir görüsme gerçeklestirmek üzere Lozan'a gidecegini açiklayacakti.31
Görüldügü üzere Mussolini'nin en büyük arzusu konferansta müttefiklerin Türkiye'ye karsi tek cephe olmasi idi. Ayni görüs Italya'nin Istanbul Sefiri Marquis Garroni (Marki Garroni) için de geçerliydi. Lozan Konferansi'na katilmak için Türkiye'den ayrilmadan birkaç gün önce hükümetine bu konu hakkindaki görüslerini bildiren Garroni, Türklere karsi müttefiklerin tek cephe halinde hareket etmelerini çok dogru buldugunu belirtmisti. Garroni'ye göre, Türklerin Yunanlilari maglub etmis olmalari Itilaf Devletleri'ne karsi da bir zafer kazandiklari anlamina gelmiyordu. Özellikle Hristiyan tebeanin korunmasi için Istanbul'da bulunan Itilaf Devletleri'ne ait harp gemilerinin baskentten ayrilmamasi gerektigini söyleyen sefir, böyle bir durumun aksine Istanbul'a yeni harp gemileri sevk edilmesi gerektigini belirtiyordu.32 Garroni birkaç gün sonra Istanbul'dan ayrilirken Türk basinina yaptigi konusmalarda ise -daha önce de bahsettigimiz gibi - son derece ilimli bir söylemde bulunacak, Türkiye ve Italya arasindaki dostluk ve yakin iliskinin artarak sürmesini arzuladigini ifade edecekti.33
Tüm bunlara ragmen ne TBMM Hükümeti ne de Türkiye kamuoyu ise tüm bunlara ragmen Italya karsiti bir tavir ve söylem içinde degillerdi. 13 Kasim 1922 tarihli Büyük Millet Meclisi oturumunda Italya'daki siyasi durum gündeme gelmisti. Bir soru önergesi ile konuyu gündeme getiren Izmit Mebusu Sirri Bey mecliste yaptigi konusmada, Italya'da fasistlerin iktidara gelisinin normal bir iktidar degisimi olmadigini, bu durumun bir partinin diger bir partinin yerine geçmesinden ziyade hükümet seklinin degisikligi anlamina geldigini vurgulayarak, Italya'daki iktidar degisiminin Türkiye'yi düsündürecek bir gelisme oldugunu belirtmisti. Bu hususta Türkiye'nin görüslerini ve eger varsa faaliyetlerini soran Sirri Bey'in sözlerine Hariciye Vekâleti Vekili sifatiyla cevap veren Rauf Bey ise Italya'daki yeni hükümet dolayisiyla o ana kadar mevcut olan siyasi cereyanlarin degistigine dair bir bilgiye sahip olmadiklarini aksine Italyan siyasîlerin "hükümetin Türkiye'ye karsi hayir-hâh bir siyaset takip edeceklerini" bildirdiklerini söylemisti. Buna karsilik Sirri Bey endiselerini tekrarlamis, gelismelerin Rauf Bey'in sözlerindeki gibi olmasini kendisinin de temenni ettigini belirterek, "Insâllah bu iddiâm muvâfik çikmayacaktir" demisti.34
Yeni Türkiye ve Mussolini
Sirri Bey'in endiselerinde hakli oldugu kisa süre içinde görülecektir. Bu siralarda (16 Kasim 1922 günü) parlamentodaki ilk konusmasini yapan Mussolini, Türkiye hakkinda da beyanlarda bulunmus ve Lozan'da Türklerin zaferini tanimanin bir ödev oldugunu belirtmisti. Fakat hemen arkasindan "Türkiye hak ettigini aldiktan sonra fazlasini talep etmemelidir" diyor ve "Türkiye elde etmesi gereken seyleri aldiktan sonra {bundan ötesi yok!} demek cesareti gösterilmelidir" diye de ekliyordu. Italyan Basbakani'na göre; Bogazlar uluslararasi ticarete açik olmali, Avrupalilarin Türkiye'deki menfaatleri muhafaza edilmeli, azinliklarin korunmasi hakkinda gerekli teminatlar saglanmali, Balkanlardaki ve diger Islam memleketlerindeki vaziyet de basiretli bir tarzda ele alinmaliydi. 35 Ayrica Mussolini Türk basinina yansimayan su sözleri eklemisti: "Türkler abartili isteklerde bulunmadan ve tamir edilemez yanlislar yapmadan önce, Kemal Pasa'nin iki defa düsünecegini umuyorum. Kapitülasyon kelimesi eski bir kelime ve Türkleri hiddetlendiriyor. Bu kelimeyi kullanmadan, etkili bir sistemin kurulmasi gerektigine inaniyorum."36
Mussolini'nin sözleri Italyan iç kamuoyu tarafindan da ciddi bir sekilde desteklenmisti. Türk basini, tüm Italyan gazetelerinin ve milletvekillerinin çogunun Mussolini'nin açiklamalarini destekleyen beyanlarda bulunduklarini yaziyordu. Ancak Türkiye kamuoyunda bu sert beyânlara karsi dahi açik bir elestiri yer almiyordu. Basin yine uluslararasi ajanslarin haberlerini aktarmakla yetiniyordu. Haberlere göre, genel anlamda Avrupa basini da Mussolini'nin nutkunu ve tavrini destekleyen yayinlar yapiyorlardi. 37 Ayrica parlamentonun açilmasi ile Mussolini hükümetinin programi da mecliste oylanmis, 116 red oyuna karsilik 306 kabul oyu ile hükümet programi parlamento tarafindan kabul edilmisti.38
Parlamentodaki konusmasi Mussolini'nin Türkiye hakkinda pek olumlu görüslere sahip olmadigini gösteriyordu. Vurguladigi noktalar açiktan Türkiye'nin ekonomik bagimsizligina aykiri idi. Ilerleyen günlerdeki beyanlariyla, yeni Italya Basbakani'nin Türkiye'nin siyasi bagimsizligi konusuna da pek taraftar olmadigi görülecekti. Ayni tarihlerde - daha önce açikladigi gibi - Lozan'a giden Mussolini'nin39 Lozan görüsmelerine katildiktan sonra yaptigi açiklamalar da hep bu yönde olacakti. Mussolini konferans için Lozan'a gittikten sonraki beyanlarinda ve basina verdigi çesitli demeçlerde baris görüsmelerinden ümidli oldugunu belirtiyor 40 ve dogu sorununun hayatî bir önemi bulundugunu ekleyerek bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektigini vurguluyordu. Fakat Mussolini'nin baris için gerekli oldugunu ileri sürdügü sartlar Türk tezleri ile uyumlu degildi ve Türk kamuoyunda - kismen de olsa - Italya'ya karsi sert elestiriler görülmesine neden olmustur. Türk kamuoyu Mussolini'nin mevcut vaziyeti layikiyla kavrayamadigi görüsündeydi. Mussolini'nin öne sürdügü sartlar genel itibariyle sunlardi: "Bogazlardan geçisin serbest olmasi, Hristiyan azinliklarin korunmasi, Bogazlar çevresinde tarafsiz bir bölgenin olusturulmasi, Türkiye'nin Avrupa'da kalan topraklarinin silahsizlandirilmasi, Osmanli borçlari üzerinde hâlen mevcut bulunan uluslararasi kontrolün devami, Türk demiryollarinin birlestirilmesi, Trakya'da halkoyuna basvurulmasi, Musul sahasinda hiçbir harekete tesebbüs edilmemesi ve yabancilarin mahkûmiyeti meselelerinde Türk mahkemelerine yardimci olmak üzere uluslararasi (muhtelit) komisyonlar kurulmasi."41
Diger taraftan bu sartlar tamamen Itilaf Devletleri'nin Türkiye'den talepleriyle paralellik gösteriyordu. Mussolini'nin bu görüslerinin Türk basinina yansimasi sonrasi, Yeni Gün gazetesinde imzasiz olarak yayinlanan bir yazida, iktidara gelisi sonrasi Mussolini ve Italya'nin Türkiye'ye karsi bu tavri Türk basininda ilk defa sert bir sekilde elestirilmistir. Yazida öncelikle Italya'da fasistlerin iktidara gelis süreci anlatilmis, Mussolini'nin iktidara gelisinden sonra Türk basinina da yansiyan olaylar özetlenmistir. Önceki dönemlerde Italya ile iyi iliskiler gelistirildiginden bahseden bu makalede mevcut hükümetin de er geç Türkiye ile yakin iliskiler kurmanin kendi menfaatine uygun olacagini kavrayacagi ifade edilmistir. Fakat Mussolini'nin Türkiye hakkindaki son beyanlarina da sessiz kalinmamasi gerektigi belirtilerek, dis politikasini Ingiltere'ye baglayan "diktatör" Mussolini'nin Türkiye'ye yönelik sözleri "suursuzluk" olarak nitelendirilmistir. Trablusgarb Savasi'nda, Derne muharebelerinde yasananlarin Italyanlar'a hatirlatilmasi gerektigini belirten ve özellikle "Derne Kahramani" Mustafa Kemal'in Milli Mücadele'nin de basindaki kisi olduguna isaret eden yazi, Türkiye'nin Italya'ya karsi uyanik olmasi ve Mussolini'nin söylemlerine karsilik verilmesi gerektigi vurgusuyla sonlaniyordu:
"... Dâhili siyâsetinde millet meclisini hiçe sayan bir diktatör, hârici siyâsetinde Ingiltere'ye itbâ' ederek ilk suursuzlugunu bize karsi mi gösterecek? ... Hükümetimiz bugünkü Italyan siyâsetine karsi gayet müteyakkiz davranmalidir. Bugünkü muzafferiyyeti istihsâl eden kahramanin, evvelce {Derne Kahramani} oldugu keyfiyyeti de kendilerine anlatilmalidir."42
Diger taraftan Mussolini, Avrupali müttefikleri ile ortak hareket etmek ve onlarin destegini kazanmak gibi hedeflerine ulasmis görünmekteydi. Bir yandan Türkiye'ye yönelik sert açiklamalarda bulunurken diger taraftan Lozan Konferansi'nda dogrudan Italya'yi ilgilendiren "Oniki Ada" meselesinin diger konulardan ayri ele alinmasini isteyen Mussolini'nin bu talebine Lord Curzon da olumlu yaklasmis ve Oniki Ada meselesinde Italya'nin hakem olmasi kararlastirilmisti.43
Mussolini'nin Türkiye'ye karsi sert açiklamalarini sürdürmesinin ve Türkiye tarafindan kabul edilmeyecegi çok açik olan çesitli talepleri dile getirmesinin esas nedeni, iktidara geldigi günden beri vurguladigi gibi, müttefiklerle olan dayanismasini sürdürdügü vurgusu yapmakti. Mussolini özellikle Ingiltere ve Fransa ile aralarindaki dayanismaya oldukça önem veriyordu. Bu sayede Italya'nin geçen yillarda müttefiklerle sürekli karsi karsiya gelmis olmasi durumundan kurtulunabilecegini düsünüyordu. Itilaf Devletleri'nin Lozan görüsmelerinde Türkiye'ye karsi birlikte hareket etmelerini saglayabilmek için tüm Italyan yetkililer uzun süre ciddi çaba sarfedeceklerdi. 44 Italyan kamuoyu da Mussolini'nin konferansta bu hedefe ulasmasinin zor olmayacagi görüsündeydi.45 Türk basininda ise hâlen sadece bu haberler aktarilmakla yetiniliyor, olumsuz yorum ve elestirilere rastlanmiyordu. Yalnizca aktarilan bazi haberler, Lozan'da yasananlarin tamamen Mussolini lehine olmadigi seklindeydi. Birkaç gün sonra Türk basinina yansiyan haberler, Mussolini'nin konferans öncesi yasanan gelismelerden pek memnun kalmadigi ve konferansin alacagi kararlardan endiseli oldugu seklindeydi.46
Lozan Görüsmeleri Baslarken Türk Heyeti ve Mussolini
Mussolini'nin Lozan'a ulasmasindan bir gün sonra, Lozan'da Italyan gazetecileri ile bir mülakat yapan Türk Heyeti Baskani Ismet Pasa ise görüsmeler öncesi dostâne mesajlar vermisti. Türkiye'nin Roma Mümessili Celaleddin Arif Bey'in de hazir bulundugu görüsmede Ismet Pasa, "Italya'nin, karanlik ve elim günlerde Türkiye'ye karsi dostâne hareketlerde bulundugu"nu, bu sayede de "Türk halkini Italya'ya karsi medyun-u sükrân biraktigi"ni söylüyordu. "Italya ile Türkiye'nin menfaatlerinin çakismadigi"ni ve "her iki ülke arasinda herhangi bir problem olamayacagini ve iliskilerin bu sekilde devam edecegini umdugunu" vurgulayan Ismet Pasa, "Türklerin konferanstaki taleplerinin gayet hakli oldugunu", "üstelik bu talepleri askeri zaferlerinden sonra dile getirdiklerini" de ekleyerek ifade etmisti. Ismet Pasa'nin bu son sözleri, kismen Mussolini'nin daha önceki beyanlarina bir cevap niteligindeydi. Ardindan Ismet Pasa, "Italya ile her türlü ticari faaliyette bulunmaya hazir olduklarini" da söyleyerek mülakati tamamlamisti. Bu mülakattan sonra, Türkiye'nin Roma Mümessili Celaleddin Arif Bey, Mussolini'yi ziyaret ederek, Italyan Basbakani ile bir görüsme yapmistir.47 Türk kamuoyunda ise bu siralarda çikan tek elestiri yine Yeni Gün gazetesine aitti. Gazete, Ismet Pasa'nin bu sözlerine karsilik Mussolini'nin konferanstaki tavrinin, Türklerin kendisinden beklediklerinin tam tersi oldugunu vurgulayarak, Italya ile Türkiye arasinda beklenen yakinligin saglanamayacagi seklindeki yayinlarini sürdürüyordu.48
Konferans baslamadan önce Mussolini ile Ismet Pasa bas basa bir görüsme de yapmislardi. Ismet Pasa hatiralarinda Mussolini ile bu görüsmesinden bahsederken, kendisinin Italya'nin konferans konusundaki tavrini ögrenmeye çalistigini, Mussolini'nin de baris yanlisi ve Türkiye'nin taleplerine hak verir bir tarzda konustugunu su sekilde anlatir:
"... Mösyö Mussolini ile de bir defa görüsmek istedim. Bulustuk. Italya'nin nokta-i nazarina teshis koymak istiyordum. Onunla konusurken sulhtan bahsettim. Sulh olacak mi, diye sordum. Olacak dedi. Mussolini ile iktidarinin büyük darbe basarilarinin basinda bulundugu bir devirde konusuyordum. Bu konusmayi yaparken baslica teshis koymak istedigim; sayet Ingilizler, sulhu bir çikmaza götürürlerse ve Istanbul'da, Bogazlar'da bir harp açarlarsa, kendilerinin bu harbe istirak etmeye ne kadar hevesli olduklarini tahmin edebilmekti. Hevesli olmadiklari intibaini aldim ... Tahliye edeceksiniz, dedim. Tabii tahliye edilecektir, cevabini verdi. Istanbul tahliye edilecektir, Bogazlar tahliye edilecektir, Gelibolu'da kimse kalmayacaktir, hiçbir komisyon tanimayiz seklinde sözlerimi tamamladim. Mussolini bunlarin hepsine olumlu cevap veriyordu. Konusmalari tahliye ettikleri zaman tam tahliye edecekleri intibaini veriyordu. Ingilizlerin Istanbul'da, Bogazlar'da, herhangi bir yerde kalmasina Italya'nin muvafakat etmeyecegi intibaini teminat derecesinde söylemeye, anlatmaya çalisiyordu..."49
Adalar meselesinde ise konusmak dahi istemeyen Mussolini, "bu halledilmis bir mevzudur" diyerek konuyu hemen kapatmisti. Adalarin Italyanlarda kalmasi hususu, Mussolini için net bir durum olarak görülüyordu. Ismet Pasa, bu konusmalar esnasinda Mussolini'nin magrur ve kendinden emin bir tavra sahip oldugunu anlatir:
"... Çok magrurdu ve muhtelif meseleler üzerinde ciddi olarak ne fikrinden istifade etmeye ne kendisi ile bir taahhüde girmeye istidat göstermiyordu. Çok gösterisli, çok çalimli idi. Ilk günden itibaren, Birinci Cihan Harbi'nde Italya'ya iyi muamele edilmemis, mütemadiyen fedâkârliga sevk olunmus, yahut fedâkârlik degil, umduklarini kendilerine vermek için müttefikler hiçbir gayret göstermemis, hülasa es muamelesi görmemis bir memleketin, bir idarenin hincini almak için ortaya atilmis bir kahraman edasini daima muhafaza etmis ve prestij meselelerinde son derece hassasiyet göstermistir ..."50
Lozan görüsmeleri sirasinda orada bulunan Hüseyin Cahid (Yalçin) da ayni tarihlerde Mussolini ile bir mülakat yaparak, mülakatini (sahibi oldugu ve basyazilarini kaleme aldigi) Tanin gazetesinde yayinlamisti. Mülakatinin girisinde Hüseyin Cahid Bey, Mussolini ile sadece Italyan Basbakani sifatiyla görüsmedigini, "Italya'daki son ihtilali yapan, mesrutiyeti deviren ve memleketin selâmeti nâmina bir diktatörlük tesis eden sahib-i azm ve siddet bir fasist reis sifatiyla da kendisiyle bir mülakat etmenin ayri bir meraki(na sahip) ..." oldugunu yazmisti. Mussolini'nin gazetecilerle yaptigi genel mülakata katilmayan Hüseyin Cahid Bey, kendisiyle daha rahat görüsebilmek için uygun bir zaman aradigini ve buldugu ilk firsatta da Italyan Basbakani ile görüstügünü belirtir. Hüseyin Cahid Bey'in Mussolini ile mülakati da tamamen Lozan'da yapilacak görüsmeler hakkinda olmustur. Hüseyin Cahid, Mussolini'yi "hiç korku verecek bir sima degil" diyerek tanimlar ve hemen ardindan mülakatta neden Lozan disinda bir konuya - özellikle de Mussolini'nin iktidara gelisi ve ardindan yasananlara - deginmedigini açiklamistir. Mussolini iktidarina kismen olumlu bir mesaj da içeren bu açiklama, aslinda genel manada Türk kamuoyunda var olan sessizligin anlasilmasina da katki yapmaktadir:
"Italyan siyâset-i dâhiliyyesi bi-t-tab'i bir yabanci için mevzû-i bahs olacak bir mesele degildir. Bu noktaya hiç temâs etmemekle beraber fasistler reisini gösterdigi isrârdan ve metânetden dolayi tebrîk etmek istedigimi ."51
Hüseyin Cahid mülakat sirasinda da birkaç kez Mussolini'ye Italya iç siyasetine girmek arzusunda olmadigini belirtmistir. Hüseyin Cahid'in, israrla Italya'nin iç siyasetine karismama vurgusu, dönemin Türk yetkilileri ve kamuoyunun Italya hakkindaki genel kanaatinin bir yansimasidir. Türk kamuoyu, Italya'da yasananlarin Italyanlarin iç meselesi oldugunu vurgulayan, fasist iktidar hakkinda olumlu ya da olumsuz bir açiklama yapmayan hatta (Hüseyin Cahid'in yaptigi gibi) verilen mücadeleye saygi duyuldugunu ifade eden bir tavir içindedir. Yine Hüseyin Cahid, mülakat sirasinda Mussolini'nin gayet samimi oldugunu, yazilmamak kaydiyla da kendisine birçok konuda görüslerini açikladigini belirtir. Yazilmamak kaydiyla söyledigi sözlerin de Türkiye'nin lehine olan konular oldugunu özellikle vurgular. Mussolini'nin mülakatta söyledikleri, Ismet Pasa ile yaptigi mülakatta ifade ettigine benzer seylerdir. Hüseyin Cahid, daha önce Türkiye hakkindaki olumsuz beyanlarinin kendisinde soru isaretleri olusmasina neden olan Mussolini'nin, "hak" ve "esitlik" çerçevesinde izleyecegi siyasetle Türkiye'nin lehine bir tavra dönecegini düsündügünü belirtir. Mussolini'nin daha önceki beyanlarinda ifade ettigi "Türkiye'nin hakkini vermeli" sözü üzerinden mülakati ilerleten Hüseyin Cahid, mülakatini iki tarafin da birbirini anlayip, destek olabilecegi gibi bir hava olusturma kaygisinda oldugunu ima eden bir üslupla gerçeklestirmistir.52
Hüseyin Cahid'in Lozan'da Mussolini'ye karsi bu tavrinin tamamen konferanstan beklentilerle ilgili oldugu ilerleyen yillarda yazdiklariyla daha da netlik kazanacaktir. Mussolini iktidara geldigi dönemde Italya'da yasananlar ve Mussolini hakkinda hiç yazi yazmayan, sadece Lozan'da yukarida bahsettigimiz mülakati gerçeklestiren ve orada da Italya'daki iktidar degisimini bir iç sorun olarak gören, hatta verdigi mücadeleye saygi duydugu ifadeleriyle Mussolini'nin, "memleketin selâmeti nâmina bir diktatörlük tesis ettigi"ni söyleyen Hüseyin Cahit, Ikinci Dünya Savasi öncesi Türkiye ile Italya iliskilerinin yeniden gerginlestigi dönemlerde Mussolini ve Italya aleyhine oldukça sert yayinlari ile dikkat çekecektir. Hüseyin Cahit'teki bu tavir, benzer olarak Türkiye'deki birçok fikir adami için de geçerlidir. Ikinci Dünya Savasi'ndan önce, yayinladigi Fikir Hareketleri isimli dergide, fasizm ve Italya aleyhine birçok yazi yayinlayan Hüseyin Cahit, Italya'da fasist idare aleyhine Avrupali birçok fikir adaminin yazilari ile birlikte, Carlo Sforza ve Francesco Saverio Nitti gibi fasist iktidar döneminde ülke siyasetinden uzaklastirilmis olan Italyan devlet adamlarinin yazilarini da tercüme ederek yayinlamisti. Bu sekilde Italyan fasizmi aleyhine birçok yayin yapan Hüseyin Cahit 1934 yilinda yazdigi bir yazida, Mussolini ve fasistlerin iktidara gelisleri ile ilgili görüslerini - Lozan'daki mülakati sirasindaki tavrinin tam aksine - söyle açikliyordu:
"(Mussolini) Italya'nin dahilî gidisinden, firkalar arasindaki nifaktan ve bunun dogurdugu zaaftan istifade ederek Roma üzerine yürüyüs hareketini yapti ve kazara muvaffakiyete eristi. Roma üzerine yürüyüs hiçbir fikir, meslek, felsefe namina yapilmis bir kiyam degildi, bir inkilâp hareketi olarak düsünülmemisti... O zamana kadar (Mussolini) sosyalist idi, anarsistlige muhip idi. Ondan sonra kiliktan kiliga girdi ..."53
Sonuç
Türk kamuoyu Italya'da Mussolini ve fasistlerin iktidara gelisini çok büyük oranda sessizlikle karsilamistir. Yasanan gelismeler tarafsizlikla aktarilmaya çalisilmis, Italya'da yasananlar Italyanlarin kendi sorunlari olarak algilanmistir. Mussolini'nin iktidara gelisi hakkinda Hüseyin Cahid'in o dönemki tavri ile ilerleyen yillardaki tavri arasindaki farklilik, aslinda Türk kamuyonun geneli için geçerli olan bir durumdur. Yine Hüseyin Cahid'in Lozan'da Mussolini ile yaptigi mülakat, Türk kamuoyunun Mussolini iktidari sonrasi olumlu ya da olumsuz bir taraf durumuna girmeyerek daha tarafsiz ve sessiz bir tavir takinmasinin nedenleri hakkinda önemli ipuçlari vermektedir. Öncelikli olarak, dis politikada tamamen Lozan Konferansi'na ve yapilacak anlasmaya odaklanmis olan Türkiye, konferansta önemli aktörlerden olan Italya ile iliskileri daha da sertlestirecek bir tavra girmek istemiyordu. Bu açidan özellikle devlet adamlari Italya'daki fasist iktidar ve onun lideri Mussolini hakkinda sert yorumlarda bulunmaktan kaçinmislardi. Bu durum Italya'daki iktidar degisikligine olumlu bakildigi ve fasist darbenin desteklendigi gibi bir anlama gelmemektedir. Zira benzer olarak övgü ve destek içeren beyânlarda da bulunmamislardi. Devlet adamlarindaki suskunlugun en temel gayesi, Lozan'da Türkiye taleplerini kabul ettirene kadar Italya ile herhangi bir münakasaya girilmek istenmemesiydi.
Türk gazeteleri ve yazarlari da benzer olarak dis politikada Lozan'dan çikacak sonuca odaklanmis durumdaydilar. Basin da Italya'daki gelismeler hakkinda, uluslararasi ajanslarin haberlerini aktarmakla yetinmis, yorum ve elestiriye girmekten kaçinmisti. Hatta çogu zaman sertlik olusturabilecek gelismeler görmezden geliniyor, Mussolini'nin Türkiye aleyhine sert beyanlari dahi basinin büyük kismi tarafindan haberlestirilmiyordu. Fakat Mussolini'nin Türkiye'nin bagimsizligini dahi hiçe sayan bazi beyanlari sonrasi basinda - özellikle Yeni Gün gazetesinde - sert elestiriler yer almaya baslamisti.
Italya'daki gelismeler hakkindaki bu sessizlikte, iç politikada yasanan hizli gelismeler de dis politikada Lozan'a odaklanilmasi kadar etkili olmustu. Mussolini'nin iktidara gelisinden iki gün sonra Türkiye'de saltanat kaldirilmis, sadece halife ünvani kalan Sultan Vahdettin birkaç gün sonra Istanbul'dan ayrilmis ve yerine Abdülmecit Efendi halife seçilmisti. Türkiye'de bundan böyle halifenin konumunun nasil olacagi da bu gelismeler sirasinda sürmekte olan tartismalardandi. Diger taraftan Mudanya Mütarekesi sonrasinda Istanbul'da Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin idareyi devralmasi çalismalari devam etmekte ve Istanbul'un durumu tartisilmaktaydi. Agirlikli olarak bu önemli ve yogun tartismalara odaklanan Türk kamuoyu tarafindan Italya'daki hükümet degisikligi geregi kadar ele alinamamisti. Oysa bu degisiklik Italya'nin Lozan Konferansi'ndaki tutumunu etkileyecek ve mütareke döneminde müttefiklerinden ayrilarak Milli Mücadele Hareketi'ne sempati ile bakan Italya'nin konferans sirasinda Türk taleplerinin karsisinda yer almasina neden olacakti.
1 Italya'nin Trablusgarb'la ilgili politikasi 19. yüzyil sonlarina kadar dayanmaktadir. O tarihlerden itibaren Trablusgarb Sorunu ve Türk-Italyan iliskileri hakkinda bkz. Israfil Kurtcephe, Türk-Italyan Iliskileri (1911-1916), Türk Tarih Kurumu Yayinlari, Ankara, 1995, s. 9 vd.; Israfil Kurtcephe, "Osmanli Parlamentosu ve Türk-Italyan Savasi (1911-1912)", OTAM - Ankara Üniversitesi Osmanli Tar ihi Arastirma ve Uygulama Merkezi Dergisi , Sayi: 5, Ankara, 1994, s. 235-259.; Neriman Tongul, "Türk-Italyan Iliskileri (1870 -1923)", Askerî Tarih Bülteni, Yil: 25, Sayi: 48, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi Yayinlari, Ankara, Subat 2000, s. 149-164.
2 Ahmet Özgiray, "Türk-Italyan Siyasi Iliskileri (1921-1930)", Tarih Incelemeleri Dergisi, Sayi: V, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayini, Izmir, 1990, s. 125-127.; Mevlüt Çelebi, "Millî Mücadele Döneminde Türk-Italyan Iliskileri", Belleten, Cilt: LXII, Sayi: 233, TürkTarih Kurumu Yayini, Ankara, 1998, s. 157-206.; Mevlüt Çelebi, Milli Mücadele Döneminde Türk -Italyan Iliskileri, Disisleri Bakanligi Stratejik Arastirmalar Merkezi Yayini, Ankara, 1999, s. 149 -166. Italya'nin bu dönemde hem kendi müttefikleri hem de Türkiye ile münasebetleri hakkinda Italyan kaynaklari ile yapilmis bir çalisma için bkz. Fabio L. Grassi, Türk-Italyan Iliskilerinde Az Bilinenler , (Çeviren: Sadriye Günes), Tarihçi Kitabevi, Istanbul, 2014, s. 101 -159. Italya'nin bu tavirlarinda etkin olan esas husus, ifade ettigimiz gibi Avrupali müttefikleri ile aralarinda yasanan problemlerdi ve Kuva-yi Milliye ile münasebetlerini de Yunanlilara karsi Kuva-yi Milliye'nin faaliyetleri belirliyordu. Isgal ettikleri bölgelerdeki isgal gerekçeleri ve silahli çatisma disindaki diger uygulamalarina bakildiginda mantik olarak diger isgal güçlerinden çok farkli olmadiklari görülmektedir. Bu hususta bkz. Nuri Köstüklü, "Türk Arsiv Belgelerine Göre Anadolu'da Italyan Isgal Metodu", Askeri Tarih Bülteni, Yil: 14, Sayi: 27, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi Yayinlari, Ankara, Agustos 1989, s. 113 - 123.; Nuri Köstüklü, "Türk Arsiv Belgeleri Isiginda Atatürk Dönemi Türk -Italyan Iliskilerine Dair Bazi Düsünceler", Atatürk 4. Uluslararasi Kongresi - Bildiriler (25-29 Ekim 1999, Türkistan-Kazakistan), Atatürk Arastirma Merkezi Yayini, Ankara, 2000, s. 291-297.
3 Türkiye'deki olumlu beklentiye ragmen Italyan kamuoyu bu dönemde de aslinda iliskilerin çok normallestigi görüsünde degildi. Italyanlar tarafindan, sadece olusacak sartlarin iliskileri gelistirebilecegi düsünülüyordu. Mudanya Mütarekesi sonrasi Italyan kamuoyunun gelismelere bakisi hakkinda bkz. Fabio L. Grassi, Italya ve Türk Sorunu 1919-1923: Kamuoyu ve Dis Politik a, (Çevirenler: Nevin Özkan - Durdu Kundakçi), Yapi Kredi Yayinlari, Istanbul, 2003, s. 177 -189.
4 A. Savelli, Italya Tarihi, Cilt: II, (Kismen Genisletenler: Fernand Hayward - Albert Falcionelli), (Türkçe'ye Çeviren: Galip Kemali Söylemezoglu), Kanaat Kitabevi, Istanbul, 1940, s. 432-437.; Mevlüt Çelebi, Milli Mücadele Döneminde ..., s. 335-342.; Paul Guichonnet, Mussolini ve Fasizm, (Çeviren: Tanju Gökçöl), Iletisim Yayinlari, Istanbul, 1998, s. 40-43.
5 Mütareke ve Milli Mücadele dönemi basini hakkinda bkz. E. Semih Yalçin, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I - Kaynaklar, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2004, s. 160-190.; Orhan Kologlu, Osmanli Dönemi Basininin Içerigi, Cilt: I, Istanbul Üniversitesi Iletisim Fakültesi Yayinlari, Istanbul, 2010, s. 252 -271.
6 "Mevki-i Iktidara Gelen Fasistlik Nedir ve Nasil Dogmustur?", Hâkimiyet-i Milliye, no.: 655, 8 Tesrîn -i Sânî (Kasim) 1338 (1922), s. 2. Ayrica gazete, Italya ile ilgili olarak sadece uluslararasi ajanslarin ilettikleri haberleri okuyucularina yansitmakla yetindiklerini vurguladiktan sonra, fasistlerin iktidara gelis sürecini anlatiyordu. Avrupa gazetelerinin Mussolini ve fasist hükümeti hakkindaki bazi haberleri de yine yazida aktarilanlar arasindaydi.
7 "Roma'da Darbe-i Hükümet Hadisesiz Geçdi", Aksam, no.: 1475, 31 Tesrîn-i Evvel (Ekim) 1922, s. 1.; "Italya Kabinesi Tesekkül Etdi", Renin, no.: 18, 31 Ekim 1922, s. 1.; "Italya'da Müfrit Milliyetperverler Iktidarda", Ikdam, no.: 9204, 1 Kasim 1922, s. 2.
8 "Italya'da Hükümet Buhrani Nihayet Buldu" - "Mussolini'nin Siyaset-i Hâriciyyesi Hakkinda Beyânâti", Aksam, no.: 1476, 1 Kasim 1922, s. 1.; "Yeni Italyan Kabinesi", Hâkimiyet-i Milliye, no.: 649, 1 Kasim 1922, s. 3.; "Yeni Italya Kabinesi", Ileri, no.: 1703, 1 Kasim 1922, s. 1.; "Italya Kabinesi Tesekkül Etdi", Renin, no.: 19, 1 Kasim 1922, s. 1.; "(Mussolini) Italya Kabinesini Teskil Etdi", Sabah, no.: 11832, 1 Kasim 1922, s. 1.; "Italya Hadisâti", Hâkimiyet-i Milliye, no.: 650, 2 Kasim 1922, s. 3.; "Müfrit Milliyetperverler Nümayisi", Ikdam, no.: 9205, 2 Kasim 1922, s. 2.; "Italya'da Yeni Kabine - Mussolini Hatt-i Hareketini Anlatiyor", Ileri, no.: 1704, 2 Kasim 1922, s. 2.; "Italya Kabinesi", Sabah, no.: 11833, 2 Kasim 1922, s. 1.; "Yeni Italya Kabinesi Azasi", Sabah, no.: 11833, 2 Kasim 1922, s. 2.; "Müfrit Milliyetperverler Hükümete Geçdiler", Tevhid-i Efkâr, no.: 502-3530, 1 Kasim 1922, s. 2.; "Italya'nin Harici Siyaseti Degisecek mi?", Tevhid-i Efkâr, no.: 503-3531, 2 Kasim 1922, s. 2.; "Italya'da Fasistler Mevki'-i Iktidara Geldi", Vakit, no.: 1755, 1 Kasim 1922, s. 2.; "Italya'da Yeni Kabine Ise Basladi", Vakit, no.: 1756, 2 Kasim 1922, s. 2.; "Mussolini Italyan Kabinesini Teskil Ediyor - Fasistler Liderini Kral Kabul Etmis ve Roma Donanmisdir", Yeni Gün, no.: 634-1011, 1 Kasim 1922, s. 3.; "Italyan Kabinesini Mussolini Teskil Etdi", Yeni Gün, no.: 6351012, 2 Kasim 1922, s. 3.; "Italya Kabinesi", Hâkimiyet-i Milliye, no.: 651, 3 Kasim 1922, s. 2.; "Italyan Kabinesi Faaliyete Basladi", Aksam, no.: 1479, 4 Kasim 1922, s. 2.; "Italya Kabinesinin Müzâkerâti", Sabah, no.: 11835, 4 Kasim 1922, s. 2.
9 "Italya ve Sark", Aksam, no.: 1478, 3 Kasim 1922, s. 2.; "Yeni Italyan Kabinesi de Sark Sulhune Hayati Bir Ehemmiyeti Haiz Mesele Nazariyla Bakiyor", Ikdam, no.: 9206, 3 Kasim 1922, s. 2.; "Italyanlar'in Lozan Konferansindaki Fikri", Ileri , no.: 1705, 3 Kasim 1922, s. 1.; "Lozan Konferansi'nda Italyanlar", Renin, no.: 21, 3 Kasim 1922, s. 1.; "Lozan Konferansi'nda Italya Hükümeti", Renin, no.: 22, 4 Kasim 1922, s. 1.
10 "Italya Lozan Konferansi'nda Adil Olacaktir", Aksam, no.: 1479, 4 Kasim 1922, s. 1.; "Yeni Italyan Bas Vekili Lozan'da", Ikdam, no.: 9207, 4 Kasim 1922, s. 2.; "Italya ve Sark Konferansi - Lozan'da Italyan Hükümeti Herkese Karsi Adil Davranacak", Ikdam , no.: 9208, 5 Kasim 1922, s. 2.
11 "Italya Son Derece Sulhperverdir", Tevhid-i Efkâr, no.: 515-3543, 14 Kasim 1922, s. 2.
12 "Italya'da Vaziyet", Ileri, no.: 1706, 4 Kasim 1922, s. 1.; "Italya'daki Inkilâb", Ikdam, no.: 9209, 6 Kasim 1922, s. 2; "Italya Buhrân -i Siyâsîsi", Ileri, no.: 1708, 6 Kasim 1922, s. 2.; "Italya'da", Tevhidi i no.: 507-3535, 6 Kasim 1922, s. 3.
13 "Italyan Bas Vekili'nin Ziyaretleri", Renin, no.: 24, 6 Kasim 1922, s. 3.; "Italya'da Yeni Kabinenin Faaliyet ve Icraâti", Sabah, no.: 11837, 6 Kasim 1922, s. 2.; "Yeni Italya Kabinesi ve Almanya" - "Italya ile Yugoslavya'nin Münasebeti", Ileri, no.: 1709, 7 Kasim 1922, s. 2.; "Yeni Italyan Kabinesi ve Almanya", Vakit, no.: 1761, 7 Kasim 1922, s. 2.; "Italya -Yugoslavya", Vakit, no.: 1761, 7 Kasim 1922, s. 3.; "Italya ile Yugoslavya'nin Münasebeti", Ileri, no.: 1710, 8 Kasim 1922, s. 2.; "Italya - Yugoslavya", Renin, no.: 26, 8 Kasim 1922, s. 3.; "Yeni Italyan Kabinesi ve Sirblar", Tevhid-i Efkâr, no.: 513-3541, 12 Kasim 1922, s. 2.; "Yeni Italyan Kabinesi ve Yugoslavya", Vakit, no.: 1766, 12 Kasim 1922, s. 3. Lozan Konferansi sirasinda da Italya ve Mussolini'nin diger ülkelerle görüsme ve yakinlik çabalari basinda yer alacakti. "Romanya, Bulgaristan ve Italya", Ikdam , no.: 9225, 22 Kasim 1922, s. 2.; "Italya ile Yugoslavya Arasinda Muahede", Ileri, no.: 1726, 24 Kasim 1922, s. 1.
14 "Ingiltere'nin Siyaseti Sulh Konferansinda Italya ve Fransa ile Müstereken Hareket Etmek", Ikdam , no.: 9210, 7 Kasim 1922, s. 2.
15 "Yeni Italyan Bas Vekili'nin Seyahati", Ileri, no.: 1710, 8 Kasim 1922, s. 2.; "Italya Bas Vekili'nin Seyahat Arzusu", Renin, no.: 26, 8 Kasim 1922, s. 3.
16 "Italya ve Fasistler", Aksam, no.: 1477, 2 Kasim 1922, s. 1.
17 "Yeni Italya Reis-i Vükelâsinin Telgrafnâmesi", Renin, no.: 20, 2 Kasim 1922, s. 1.; "Italya-Fransa Münâsebâti", Hâkimiyet-i Milliye, no.: 651, 3 Kasim 1922, s. 2.; "Mösyö Poincaré'nin Mussolini'ye Cevâbî Telgrafnâmesi", Yeni Gün, no.: 637-1014, 4 Kasim 1922, s. 2.; "Roma ile Paris ve Londra Arasinda", Ileri, no.: 1706, 4 Kasim 1922, s. 1.; "Yeni Italya Bas Vekili'nin Telgraflari", Renin, no.: 22, 4 Kasim 1922, s. 1.
18 "Fransa ve Italya", Renin, no.: 22, 4 Kasim 1922, s. 2.
19 "Italya'da Kabinenin Ilk Içtima'i", Renin, no.: 23, 5 Kasim 1922, s. 4.
20 "Yeni Italya Hükümeti Millete Itidal Tavsiye Ediyor", Ikdam, no.: 9211, 8 Kasim 1922, s. 2.; "Italya'da Vaziyet" - "Bas Vekilin Italyanlar'a Bir Beyannâmesi", Ileri , no.: 1710, 8 Kasim 1922, s. 2.; "Yeni Italyan Bas Vekili'nin Mühim Bir Beyannâmesi", Renin, no.: 26, 8 Kasim 1922, s. 3.
21 "Sinyor Mussolini'ye Müselmanlarin Tesekkürü", Renin, no.: 31, 13 Kasim 1922, s. 4.
22 Mussolini'nin bu dönemdeki söylemleri hakkinda ayrica bkz. Fabio L. Grassi, Italya ve Türk Sorunu 1919-1923 ..., s. 189-203.
23 "Italyan Nokta-i Nazari", Yeni Gün, no.: 641-1018, 9 Kasim 1922, s. 1.
24 "Mussolini'nin Türkiye Hakkindaki Beyânâti", Aksam, no.: 1485, 10 Kasim 1922, s. 1.; "Italya Hükümeti'nin Fikri", Ikdam, no.: 9213, 10 Kasim 1922, s. 3.; "Italya Hükümeti de Te'hire Muhalif", Renin, no.: 28, 10 Kasim 1922, s. 3.; "Türkiye, Italya, Ingiltere ve Balkan Devletleri", Ikdam , no.: 9214, 11 Kasim 1922, s. 2.; "Italya Bas Vekili de Bizden Bahsediyor", Ileri, no.: 1713, 11 Kasim 1922, s. 1.; "Yeni Italyan Bas Vekili ve Türkiye", Renin, no.: 29, 11 Kasim 1922, s. 1.; "Fransa ve Italya", Renin, no.: 29, 11 Kasim 1922, s. 2.; "Fransa ve Italya Lozan Konferansinin Acilen Içtima'ini Istiyorlar", Tevhid- i Efkâr, no.: 512-3540, 11 Kasim 1922, s. 1.; "Fransa'nin Türkiye'ye Karsi Siyaseti", Vakit , no. : 1765, 11 Kasim 1922, s. 1.; "Yeni Italyan Bas Vekili'nin Beyânâti", Yeni Gün, no.: 643-1020, 12 Kasim 1922, s. 2.; "Fransa ile Italya Tamamen Hemfikir!", Tevhid-i Efkâr, no.: 514-3542, 13 Kasim 1922, s. 1.
25 "Italyan Bas Vekili'nin Meselemiz Hakkinda Müzâkerâti" - "Mussolini Fransiz Gazetecilerine Ne Beyânâtda Bulunmus", Aksam, no.: 1487, 12 Kasim 1922, s. 1.; "Lozan Konferansi Te'hir Etmemelidir", Hâkimiyet -i Milliye, no.: 659, 13 Kasim 1922, s. 1.; "Mussolini'nin Beyânâti", Ileri, no.: 1715, 13 Kasim 1922, s. 1; "Fransa ve Italya'nin Lozan Konferansinda Hatt -i Hareketleri", Yeni Gün, no.: 644-1021, 13 Kasim 1922, s. 1.
26 Lord Curzon yaptigi bir konusmada - Türk basininda yer aldigi sekliyle - aynen sunlari söylemisti: "Sinyor Mussolini Sark -i garîb meselesinde müttefiklerle hem -ahenk olarak hareket etmekteki kararini bildirmekte gecikmedi. Böyle bir karara Büyük Britanya bütün varligiyla taraftardir." "Lord Curzon'un Nutku - Italya Dostlugu", Renin, no.: 28, 10 Kasim 1922, s. 4.; "Lord Curzon'un Yeni Bir Nutku", Vakit, no.: 1764, 10 Kasim 1922, s. 1.
27 "Italya Bas Vekili Londra'ya Gidiyor", Renin, no.: 29, 11 Kasim 1922, s. 2.
28 "Italyan Bas Vekili Konferansa Istirak Etmeyecek", Ileri, no.: 1716, 14 Kasim 1922, s. 1.
29 "Italya'da Kral ve Yeni Hükümet", Ikdam, no.: 9216, 13 Kasim 1922, s. 1.
30 "Italya'nin Nokta-i Nazari", Tevhid- i Efkâr , no.: 517-3545, 16 Kasim 1922, s. 2.; "Sark Meselesi ve Italyan Efkâri", Yeni Gün , no.: 647-1024, 16 Kasim 1922, s. 2. Mussolini'nin bu beyanindan bir gün önce de - 15 Kasim 1922 tarihinde - Lozan'da Italya'yi murahhas olarak temsil edecek olan, Italya'nin Istanbul Sefiri Marki Garroni, Lozan'a gitmek üzere Istanbul'dan ayrilmisti. "In giliz ve Italyan Fevkalade Komiserleri", Vakit, no.: 1770, 16 Kasim 1922, s. 1.; "Marki Garroni ile Mülakat", Tercüman-i Hakikat , no.: 14941, 16 Kasim 1922, s. 1.; "Italyan Murahhasi", Ikdam, no.: 9220, 17 Kasim 1922, s. 1; "Marki Garroni", Renin, no.: 35, 17 Kasim 1922, s. 1.; "Italyan Murahhas Garroni Dün Gitdi", Tevhid-i Efkâr, no.: 518-3546, 17 Kasim 1922, s. 1. Garroni Istanbul'dan ayrilmadan önce sunlari söylemisti: "En siddetli arzum, hepimizin müstak oldugumuz bu kat'i sulh sayesinde Türkiye ile Sark Italyanlari arasindaki ananevi münasebât -i dostânenin ve siki tesrîk-i mesainin mümkün oldugu kadar süratle tekrar basladigini görmekdir." Marki Garroni'nin Lozan'daki Italyan murahhasligina benzer olarak Türkiye'nin Roma Sefiri Celaleddin Arif Bey de Lozan'da Türk heyetinin üyesi olarak bulunacakti. Garroni'den birkaç gün sonra Celaleddin Arif Bey de Roma'dan Lozan'a geçmisti. Türk Sefiri de Roma'dan ayrilmadan önce Türk -Italyan iliskileri hakkinda basina "... Türklerin Italyan tüccarinin memleketlerinde inkisafini ve Italyanlar ile kardesçe geçinilmesini istediklerinden Mösyö Mussolini'nin Türk mutâlebâtina müzâheret edeceginden ümidvâr oldugunu" söylemisti. "Roma Mümessilimizin Beyânâti - Celaleddin Arif Bey Lozan'a Gitdi", Ileri, no.: 1724, 22 Kasim 1922, s. 1.; "Celaleddin Arif Bey'in Beyânâti", Vakit, no.: 1776, 22 Kasim 1922, s. 3.
31 "Italyan Matbuati ve Lozan Konferansi", Tevhid-i Efkâr, no.: 521-3549, 20 Kasim 1922, s. 2.
32 "Italya Mümessili'nin Raporu", Renin, no.: 30, 12 Kasim 1922, s. 2.
33 "Marki Garroni ile Mülakat", Tercüman- i Hakikat, no.: 14941, 16 Kasim 1922, s. 1.
34 Izmit Mebusu Sirri Bey'in Italya'daki hükümet degisikliginin dis politikaya etkisine ve diger bazi konulara dair sorusuna Hariciye Vekâleti Vekili sifatiyla Rauf Bey'in cevâbi; T.B.M.M. Zabit Ceridesi, Devre: 1, Ictima Senesi: 3, Cilt: 24, 137. Ictima, T.B.M.M. Matbaasi, Ankara, 1960, s. 496-498. Meclis'teki bu görüsmeler kismen basina da yansimisti. "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Siyaset - i Hariciyye - Türkiye'nin Rusya, Italya ve Balkanlarla Münâsebetine Dâir", Ikdam, no.: 9219, 16 Kasim 1922, s. 2.
35 "Italyan Bas Vekili'nin Mühim Bir Nutku", Aksam, no.: 1492, 17 Kasim 1922, s. 1.; "Italya'nin Siyaset-i Hâriciyyesi Hakkinda Izahat", Ikdam, no.: 9221, 18 Kasim 1922, s. 2; "Italyan Bas Vekili'nin Beyânât-i Mühimmesi", Ileri, no.: 1720, 18 Kasim 1922, s. 1.; "Yeni Italya Bas Vekili'nin Mühim Bir Nutku", Renin, no.: 36, 18 Kasim 1922, s. 2.; "Sinyor Mussolini'nin Mühim Beyânâti", Tevhid-i Efkâr , no.: 519-3547, 18 Kasim 1922, s. 2.; "Italya Bas Vekili'nin Mühim Bir Nutku", Vakit, no.: 1772, 18 Kasim 1922, s. 2.; "Mussolini Mebuslar Önünde Ne Diyor?", Hâkimiyet-i Milliye, no.: 664, 19 Kasim 1922, s. 2.; "Yeni Italyan Bas Vekili Parlamentoda - Mussolini Ilk Nutkunu Bir Fasist Heyecaniyla Irâd Etdi", Yeni Gün, no.: 649-1026, 19 Kasim 1922, s. 2.; "Sark Meselesi ve Italya", Açik Söz, no.: 638, 22 Kasim 1922, s. 1.
36 Mevlüt Çelebi, Milli Mücadele Döneminde ... , s. 343.
37 "Mussolini Nutku Hakkinda Gazetelerin Mütalaâti", Renin, no.: 36, 18 Kasim 1922, s. 1.; "Mussolini'nin Beyânâti Nasil Tesir Etdi", Tevhid-i Efkâr, no.: 519-3547, 18 Kasim 1922, s. 2.; "Yeni Italyan Siyaseti - Mussolini'nin Nutku Gerek Dâhilde ve Gerek Hâricde Iyi Bir Tesir Yapdi", Hâkimiyet-i Milliye, no.: 664, 19 Kasim 1922, s. 4.; "Mussolini'nin Nutku ve Italyan Gazeteleri", Yeni Gün, no.: 649-1026, 19 Kasim 1922, s. 2.
38 "Italya Meclis-i Mebusâninda Mussolini Kabinesine Beyân-i Itimad ve Tasarruf Meselesi", Renin, no.: 37, 19 Kasim 1922, s. 3.; "Italyan Kabinesine Itimad", Vakit, no.: 1773, 19 Kasim 1922, s. 3.; "Mussolini'ye 306 Reyle Itimad Edildi", Yeni Gün, no.: 650-1027, 20 Kasim 1922, s. 2.
39 "Mussolini'nin Lozan'a Hareketi", Tevhid-i Efkâr, no.: 522-3550, 21 Kasim 1922, s. 3.
40 "Mussolini Konferansdan Ümidvâr", Tevhid-i Efkâr, no.: 523-3551, 22 Kasim 1922, s. 2.
41 "Mussolini'nin Sartlari Hakkinda Bir Ihtimal", Yeni Gün, no.: 652-1029, 22 Kasim 1922, s. 1.
42 "Fasist Hükümetine, Bugünkü Anadolu Kahramaninin Ayni Zamanda Derne Kahramani Oldugunu Hatirlatalim", Yeni Gün, no.: 654-1031, 24 Kasim 1922, s. 3.
43 "Mussolini'nin Talepleri", Aksam, no.: 1498, 23 Kasim 1922, s. 1.; "Italya ve Oniki Ada", Ikdam, no.: 9227, 24 Kasim 1922, s. 1.; "Italyan Metâlibi", Ileri, no.: 1727, 25 Kasim 1922, s. 2. Oniki ada meselesinin Türkiye ile Italya arasinda ayrica imzalanacak bir antlasma ile karara baglanmasi, ayni günlerde tüm taraflarca kabul edilmisti. Aksam, no.: 1500, 25 Kasim 1922, s. 1.; "Italya, Türkiye ile Anlasmak Istiyor", Ikdam, no.: 9229, 26 Kasim 1922, s. 2.
44 Mevlüt Çelebi, Milli Mücadele Döneminde ... , s. 343-345.
45 "Roma'da Konferansa Gösterilen Alaka", Tevhid-i Efkâr, no.: 525-3553, 24 Kasim 1922, s. 3.; "Italya'nin Davasi", Hâkimiyet -i Milliye, no.: 672, 28 Kasim 1922, s. 2.
46 "Italya Bas Vekili Memnun Degil", Vakit, no.: 1784, 30 Kasim 1922, s. 1.
47 "Italya ile Münasebetimiz Hakkinda", Ikdam, no.: 9227, 24 Kasim 1922, s. 3.; "Ismet Pasa'nin Beyânâti ve Mülâkati", Ileri, no.: 1726, 24 Kasim 1922, s. 1.; "Ismet Pasa'nin Italyan Gazetecilerine Beyânâti", Tanin , no.: 42, 24 Kasim 1922, s. 1.; "Ismet Pasa'nin Italyan Gazetecilerine Beyânâti", Tevhid-i Efkâr, no.: 525-3553, 24 Kasim 1922, s. 2.; "Ismet Pasa - Italyan Gazetecilerine Vuku' Bulan Beyânât", Vakit , no.: 1778, 24 Kasim 1922, s. 2.; "Bize Göre Italyanlar, Italyanlara Göre Biz", Yeni Gün, no.: 655-1032, 26 Kasim 1922, s. 2.; "Italya Hakkinda Ismet Pasa Hazretlerinin Beyânâti", Açik Söz, no.: 641, 26 Kasim 1922, s. 1.
48 "Mussolini Hâlâ Ta'vîzât Pesinde", Yeni Gün, no.: 655-1032, 26 Kasim 1922, s. 2.; "Bize Karsi Mussolini", Yeni Gün, no.: 656-1033, 27 Kasim 1922, s. 2.
49 Ismet Inönü, Hatiralar , II. Kitap, (Yayima Hazirlayan: Sabahattin Selek), Bilgi Yayinlari, Ankara, 1987, s. 57-58.
50 Ismet Inönü, Hatiralar, II. Kitap, s. 58.
51 Hüseyin Cahid, "Italya Bas Vekili Mösyö Mussolini Ile Mülakat", Tanin, no.: 47, 29 Kasim 1922, s. 1.
52 Mülakatin detaylarinda Lozan'da görüsülecek konular mevzusu tartisildigindan, ayrintilar bur ada incelenmemistir. Mülakatin detaylari için ayrica bkz. Mevlüt Çelebi, Milli Mücadele Döneminde ..., s. 348-349.
53 Hüseyin Cahit, "Benim Anladigim Fasizm", Fikir Hareketleri, Sene: 1, Cilt: 2, Sayi: 32, Istanbul, 31 Mayis 1934, s. 81-82.
Kaynaklar
Gazete ve Dergiler
Açik Söz
Aksam
Fikir Hareketleri
Hâkimiyet-i Milliye
Ikdam
Ileri
Sabah (Peyâm-i Sabah)
Tanin (Renin)
Tercüman-i Hakikat
Tevhid-i Efkâr
Vakit
Yeni Gün
Resmî Yayinlar
T.B.M.M. Zabit Ceridesi (1960) Devre: 1, Ictima Senesi: 3, Cilt: 24, 137. Ictima, T.B.M.M. Matbaasi, Ankara.
Inceleme Eserler
ÇELEBI Mevlüt (1999) Milli Mücadele Döneminde Türk-Italyan Iliskileri, Disisleri Bakanligi Stratejik Arastirmalar Merkezi Yayini, Ankara.
GRASSI Fabio L. (2003) Italya ve Türk Sorunu 1919-1923: Kamuoyu ve Dis Politika, (Çevirenler: Nevin Özkan - Durdu Kundakçi), Yapi Kredi Yayinlari, Istanbul.
GRASSI Fabio L. (2014) Türk-Italyan Iliskilerinde Az Bilinenler, (Çeviren: Sadriye Günes), Tarihçi Kitabevi, Istanbul.
GUICHONNET Paul (1998) Mussolini ve Fasizm, (Çeviren: Tanju Gökçöl), Iletisim Yayinlari, Istanbul.
INÖNÜ Ismet (1987) Hatiralar, II. Kitap, (Yayima Hazirlayan: Sabahattin Selek), Bilgi Yayinlari, Ankara.
KOLOGLU Orhan (2010) Osmanli Dönemi Basininin Içerigi, Cilt: I, Istanbul Üniversitesi Iletisim Fakültesi Yayinlari, Istanbul.
KURTCEPHE Israfil (1995) Türk-Italyan Iliskileri (1911-1916), Türk Tarih Kurumu Yayinlari, Ankara.
SAVELLI A. (1940) Italya Tarihi, Cilt: II, (Kismen Genisletenler: Fernand Hayward - Albert Falcionelli), (Türkçe'ye Çeviren: Galip Kemali Söylemezoglu), Kanaat Kitabevi, Istanbul.
YALÇIN E. Semih (2004) Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I - Kaynaklar, Siyasal Kitabevi, Ankara.
Makaleler
ÇELEBI Mevlüt (1998) "Millî Mücadele Döneminde Türk-Italyan Iliskileri", Belleten, Cilt: LXII, Sayi: 233, TürkTarih Kurumu Yayini, Ankara.
KÖSTÜKLÜ Nuri (Agustos 1989) "Türk Arsiv Belgelerine Göre Anadolu'da Italyan Isgal Metodu", Askeri Tarih Bülteni, Yil: 14, Sayi: 27, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi Yayinlari, Ankara.
KÖSTÜKLÜ Nuri (2000) "Türk Arsiv Belgeleri Isiginda Atatürk Dönemi Türk -Italyan Iliskilerine Dair Bazi Düsünceler", Atatürk 4. Uluslararasi Kongresi - Bildiriler (25-29 Ekim 1999, Türkistan-Kazakistan), Atatürk Arastirma Merkezi Yayini, Ankara.
KURTCEPHE Israfil (1994) "Osmanli Parlamentosu ve Türk-Italyan Savasi (19111912)", OTAM - Ankara Üniversitesi Osmanli Tarihi Arastirma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayi: 5, Ankara.
ÖZGIRAY Ahmet (1990) "Türk-Italyan Siyasi Iliskileri (1921-1930)", Tarih Incelemeleri Dergisi, Sayi: V, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayini, Izmir.
TONGUL Neriman (Subat 2000) "Türk-Italyan Iliskileri (1870-1923)", Askerî Tarih Bülteni, Yil: 25, Sayi: 48, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Baskanligi Yayinlari, Ankara.
Ramazan Erhan GÜLLÜ
Yrd. Doç. Dr., Istanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
E-mail: [email protected]
Gelis Tarihi: 09/04/2015 Kabul Tarihi: 14/08/2015
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Hacettepe University, Ataturk Institute for Modern Turkish History Fall 2015
Abstract
Benito Mussolini came to power in Italy on October 30, 1922. This date corresponds to the aftermath of the Mudanya Armistace of October 11, 1922 which concluded the Turkish national struggles in Anatolia. Henceforth, Turkey focused her foreign policy on the peace conference which would be held in Lausanne. In the meantime issues such as the abolition of Ottoman Sultanate and change in the position of caliphate became dominant in her domestic policy. Due to various reasons, there was partial proximity between Italy and Turkey in the aftermath of the Turkish National Struggle. In the following years, however, the negative attitudes displayed by Mussolini towards Turkey following his rise in power and his increasing harsh tone gradually damage the referred initial positive aura between the two countries. Yet, there was no severe reaction to, or criticism of, Mussolini, particularly because the Turkish leaders were preoccupied at the time with a number of pressing domestic and foreign issues, and they did not want to risk alienating Italy on the eve of the Lausanne talks. By utilizing the press coverage of the period, this study aims to analyze the impression of the public opinion in Turkey on Italy and Mussolini, and highlight the reasons for some of the general attitudes seen in public.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer