Öz
Bankaciligin bir risk yönetme sanati oldugu genel kabul görmüs bir durumdur. Bu sanati icra ederken belirli kurallar ve bir sürecin varligi gereklidir. Risk denilince akla "karsiliginda net bir zararin hesaplanabilecegi olumsuz bir durum" gelmektedir. Ne var ki, bankaciligin ilk çaglardan beri bankacilik faaliyetlerinin temelinde olan "güven" unsuru gibi daha soyut riskleri içerisinde barindirmaktadir. Güvenin sarsilmasi ile hizli bir sekilde yayilabilecek zarar, bankalara öngörülemez sonuçlar hazirlayabilir. Bu nedenle, bankalarin risklerini hesap ederken sadece finansal, hesaplanabilir riskler için degil finansal olmayan riskler için de gerekli önlemleri almalari gerekmektedir. Türk bankacilik sisteminde finansal olmayan risklerin basinda önemi giderek artan "itibar riski" gelmektedir. Bankacilikta faaliyet alani hesaplar ve rakamlar üzerine oldugundan, itibar riski sorununun böyle bir alana oturtuldugunda açiklamasi ve hesaplamasi ne kadar zor bir sürecin ortaya çiktigi anlasilacaktir. Itibar riskinin yönetilmesi, süreci konusunda literatürde Türkiye'de bankacilik sistemine dair çalismalar yok denecek kadar azdir. Bu çalismada, itibar riskinin önlenmesi, yönetilmesi ve süreci için Türk bankacilik sistemindeki düzenlemeler irdelenecek olup yine Türk bankacilik sistemindeki itibar riskinin gerçeklestigi vakalar incelenecektir.
Anahtar kelimeler: Itibar Riski, Bankacilik Sistemi; Türk Bankalari
JEL Siniflandirmasi: G21;G32.
Abstract
It is accepted that banking is an art of management. While performing this art, specific rules and period are necessary. When it comes to risk, we think a negative situation equal to a certain amount of loss. However, "reliance" factor, having been existing since the beginning of banking, consists of more abstract risks. The loss, which may quickly grow by losing confidence, can cause unpredictable results for banks. Thus, banks should take measures not only for financial and countable risks, but also for non-financial risks, while counting the risks. One of the nonfinancial risks in Turkish banking system is "reputation risk", which is gradually growing. As the scope of banking based on calculations and numbers, it will be understood how a difficult process to calculate and explain occurs when reputation risk is included in such an area. Very few studies on banking system in literature about reputation risk management and process exist in Turkey. In this study, arrangements in Turkish banking system for reputation risk management, prevention and process are examined and the events, in which reputation risk has realized in Turkish banking system.
Keywords: Reputation Risk, Banking System, Turkish Banks
JEL classification: G21;G32.
Giris
Günümüzün en önemli kurumsal ögelerinden olan "itibar" yeterince korunmadiginda kurumlara ciddi zararlar verebilmektedir. Her kurum, her sektör için itibar oldukça önemli bir degerdir. Ancak, bazi kurumlarin faaliyetleri dogrudan itibar ile iliskilidir. Bankacilik da bu faaliyet alanlarindan biridir. Bankaciligin kendine özgü, "güven" temeline dayanan yapisi nedeni ile "itibar" banka faaliyet alani için ayri bir öneme sahiptir. Sözkonusu durumun sebeplerinin basinda, bankalarin "emanet tasarruf" tasimasi gelmektedir. Bankaciligin temel faaliyeti olan mevduat ve kredi ikilisi "itibar" konusuna verilmesi gereken önemi açiklamaktadir.
Yatirimcilar güvenmedikleri bir sisteme para yatirmak istemezler. Bir bankanin itibari yasalara ve mevzuata uyumun yaninda paydaslari ve toplumla olan iliskilerinde adalet, güvenilirlik, saygi ve hosgörü, mesleki sorumluluk, sosyal sorumluluk gibi mesleki etik degerlere uymasinda yatar. Itibarin yok olmasi veya zarar görmesi bir güven müessesesi olan bankalar açisindan telafiedilemeyecek zararlara yol açar (Mermod, 2008: 500).
Itibar, paranin icadindan beri ticari ve finansal hizmetler hep önemli olmus bir kavramdir. Bununla birlikte, modern finans sisteminin yarattigi karmasik islemler itibari finansal islemler açisindan daha da önemli hale getirmistir. Yasanan son büyük finansal basarisizlik olan 2008 Küresel Finans Krizi ile birlikte çok sayida banka ve finans kurulusu itibarini kaybetmistir. Bankalar, finansal risklerin yarattigi itibar riski ile yüz yüze kalmistir. Bu nedenle, hem literatürde hem de uygulamada itibar riski önemi giderek artan bir husustur.
Çalismanin amaci, bankacilik sisteminde itibar riski yönetiminin önemine dikkat çekmek ve itibar riskinin olasi sebep ve sonuçlarini tartismaktir. Çalisma, Türkiye'de bankacilik sistemi ile sinirlandirilmistir. Ilk bölümde finansal piyasalarda itibar kavramina ve önemine deginilmis olup ikinci bölümde bankacilik sisteminin içerdigi risklere, itibar riskinin yönetimine yer verilmistir. Son bölümde ise Türk bankacilik sisteminde çesitli neden ve zamanlarda gerçeklesmis olan itibar vakalari yer almaktadir.
Finansal Piyasalarda Itibar
Itibar, etkili bir kurumsal yönetim için isletmenin veya finansal kurulusun en güvenilir bagidir. Daha da önemlisi, kurumun disaridan görünüs seklidir. Bir kurumun itibari, bilançodaki firma degeri kadar sermayeye dahil edilen son derece önemli bir piyasa degeri ilkesidir. Diger tüm sektörlerde oldugu gibi, finans sektöründe de iyi bir itibarin olusmasi asimetrik bilgi sorununun çözülmesine yardimci olup özellikle finansal islemlerin uzun vadeli etkisi üzerinde önemli bir yer tutar (Vanston, 2012:4-5).
Krizin bir sonucu olarak, isletmelerin merkezi ve ekonomik performansina dayanan islevsel itibar; sosyal beklentilerin daha kapsamli olmasi nedeni ile giderek önemini kaybetti. Bu nedenle, acil bir sekilde itibarin sosyal boyutunu etkileyen dinamikler önem kazanmistir. 2008 küresel finans krizi göstermistir ki, isletmelerin birincil sosyal sorumluluk alanlari makroekonomik sorumluluklarini yerine getirmek olmalidir. Makroekonomik sorumluluk sirketlere daha fazla sosyal sorumluluk görevi vermektedir. Diger bir ifade ile isletmeler hayirsever olmak için degil ulusal ekonomiye ve kendi ekonomik performansina katki saglamak için sosyal sorumlulugu benimsemelidir (Eisenegger, 2011:162).
Itibar krizinin bir sirketin degeri üzerinde önemli etkisi bulunmaktadir. Itibarin zedelenmesi, isletmenin herhangi bir is koluna zarar verebilir. Isletmelerin itibar riskinin önlenememesi nedeni ile itibar yönetimi kabiliyetlerini gelistirmeye ihtiyaçlari vardir. Bu kabiliyetler, su üç unsurdan olusmaktadir: Zihniyet, süreçler, degerler ve kültür. Bu baglamda, bir itibar yönetimi süreci aslinda bir karar verme ve bir akil sistemidir (Diermeier, 2011:1).
Itibar kavraminin finansal piyasalara sagladigi katkilar mevcuttur. Bunlar: (IPSOS, 2013:2).
* Finansal hizmet sunan sirketlerin pazarlama çalismalarinin etkinligi, güçlü bir itibar ile arttirilabilir.
* Finansal hizmetler sektöründe güven, duygulardan çok islevsel degerlendirmeler ile saglanabilir.
* 2012 yilindan beri tüm önde gelen küresel bankalarin itibarlarinda bir düsüs yasandi, bu düsüs genelde tüketici güveninin artmasindan kaynaklandi. Güven kaybeden bankalarin çogu, 2008 küresel finans krizi ve Avrupa krizinden etkilenenlerdir.
Itibari finansal degerleri ile bagdastiran iki degisik görüs vardir. Birincisi, itibari "güvenli bir banka hesabi"na veya "tampon"a benzeten görüstür. Bu görüse göre, sirketler olumlu faaliyetleri ile bir hesaba güven toplamakta, bir kriz durumunda bu hesaptan para çeker gibi krizin etkisinden en az sekilde kurtulmaya çalismaktadirlar. Bir diger görüse göre ise; itibar, bir "nakit" gibidir. Çünkü nakit banka hesabina göre daha güçlüdür (Diermeier, 2011:2).
Bankacilikta Riskler ve Çesitleri
Risk, bankalar için olmazsa olmaz bir faktördür. Risksiz, bankacilik faaliyeti düsünülemez. Bu baglamda bankacilik, bir anlamda risk yönetme sanatidir diyebiliriz. Bir bankanin faaliyetleri, risk alinarak kazanç saglanabilen bir girisimdir. Hiç risk almadan yapilan is bankaciligin dogasina aykiri olup risksiz yapilan is bir ölçüde "vezne"cilige benzemis olur. Günümüz modern bankaciliginda riskli durumlari firsatlara çevirerek riski kazanca dönüstürmek mümkündür. Risk yönetimi açisindan önemli olan, alinan risklerin yönetilebilmesidir. Riskli yatirimlarda zarar etme noktasi belirlendigi gibi, getirisi yüksek yatirimlarin oldukça riskli olacagi mantigini dayanarak kara da sinir konulabilmesi mümkündür. Daha fazla karlilik saglamak ugruna haddinden fazla risk alinmasi, bankaciligin özüne ters düsmektedir. Çünkü bankacilik temelinde güven unsuru bulunan bir ugrastir (Gündogdu, 2014:95).
Fon talep edenler ile fon arz edenleri aracilik ederek bir araya getiren bankalarin maruz kaldiklari riskler, sermayenin önündeki engellerin kalkmasi ile çesitlenmistir. Finansal piyasalarin genislemesi ve finansal araçlarin çesitliligi riskin yönetimini zorlastirmis, finansal sistemi daha kirilgan hale getirmistir. Küresellesme ile birlikte bir bankanin maruz kaldigi risk, diger bankalari da etkiler hale gelmistir (Bektas, Gökçen; 2011:348). Bankalarin yapmis olduklari tüm islemler degisik ölçülerde de olsa risk, zarara ugrama olasiligi yaratir. Her girisimde risk olmakla beraber, finansal aracilik yapan bankalarin karsilastiklari riskler daha çesitli ve kapsamlidir. Günümüzde bankacilik alaninda karsilasilan baslica riskler söyle siralanabilir: (Akgüç; 2012:33).
* Kredi Riski,
* Likidite Riski,
* Piyasa Likidite Riski,
* Yatirim (Menkul Degerlere Plasman) Riski
* Faaliyet Riski (Operasyonel Risk)
* Döviz Kuru Riski
* Faiz Orani Riski
* Transfer Riski
* Politik Risk
* Piyasa Riski
* Islemin Sonuçlandirilmamasi Riski
* Islemi Sonuçlandirma Öncesi Olusan Risk
* Hile, Dolandiricilik, Yolsuzluk Riski (Fraud)
* Yönetim Riski
* Mevzuata Iliskin Yetersiz Bilgi Riski
* Yasal Düzenlemelere Uyulmama Riski
* Itibar Riski
Bankacilikta Itibar Riski ve Yönetimi
Itibari ölçmek oldukça zordur. Bu nedenle, itibarin sayisal bir ifadesi yoktur. Degerli, gizli bir varlik olan "itibar", sadece defter degeri ile piyasa degeri arasindaki farkin hesaplanmasi ile ortaya çikabilir (Mukherjee; Zambon; Lucius, 2012: 2). Ancak, itibar özünde soyut bir kavram olup sübjektiftir. Itibar, matematiksel bir islem sonucunda hesaplanabilen bir durum olmadigi için yönetimi; oldukça zor, hassas kararlar gerektiren, stratejik ve uzun bir süreçtir.
Esasinda ekonomik düzenin bir parçasi olan bankacilik sistemi, hem bizzat bankalar tarafindan hem de disaridan tehdit edilmektedir (Saritas, 2010: 121). Kar amaci tasiyan tüm isletmelerde oldugu gibi bankalarin da maddi degerler disinda bilançolarina yansimayan itibar degerleri, dogal olarak bunun karsiti itibar riskleri mevcuttur. Itibar riskini olusturan unsurlar su sekilde sayilabilir (Akgüç, 2012:37).
* Finansal anlamda basarili olamamasi,
* Finansal sonuçlarin makyajlanmasi,
* Banka sahipleri ve üst düzey yöneticiler hakkinda kuskular,
* Sunulan hizmetlerin kalitesinin düsüklügü,
* Zayif sosyal sorumluluk anlayisi,
* Etik kurallara uymama,
* Yasal olmayan islemler nedeni ile bankanin geçirecegi hukuki süreçler,
. Idari ve adli suç dosyalarinin kabarikligi
Yukarida sayilan maddeler ile itibar riskinin nedenlerini finansal ve finansal olmayan nedenler olarak incelemek mümkündür. Bir bankanin itibarinin zedelenmesine sebep olan unsurlar, ister kasitli ister hata sonucu olsun, bankanin tüm basarili faaliyetleri gölgede birakabilecek riskler barindirmaktadir.
Bankacilik sektöründe finansal veriler ile saglanan "güven" ortami, finansal olmayan bir islem nedeni ile bir anda yerle bir olabilir. Yüksek karlilik, saglam bir sermaye yapisi ve kaliteli aktiflere sahip olan bir banka, yasadisi bir isleme aracilik ettiginde itibari zedelenebilir. Bankacilik sisteminin temelinde yatan, gözle görülmeyen degerler nedeni ile itibar yönetimi, bankacilik sektörü için diger isletmelerden daha farkli bir öneme sahiptir. Bankacilik sisteminin tüm ülke ekonomisine nüfuz etmesi sebebi ile bu sistemin ugrayacagi itibar zedelenmesi sadece bankalari etkilemeyecek, tüm ekonomiye zarari dokunacaktir.
Tüm bankacilik sistemini domino taslarina benzetirsek sistemin en küçük bir parçasinin güven kaybina yol açmasi halinde sistemin tamaminin fonksiyonlarin kaybi ve panik ortaminin olusmasi beklenmedik bir anda gerçeklesebilir. O nedenle, bankacilik sisteminin siki denetim asamalarindan geçmesi temel gerekliliktir (Gündogdu, 2014:23).
Bankacilik sisteminde bir bankanin itibar riski, üç farkli kaynaktan dolayi ortaya çikabilir. Bunlar;
a) Ülke Ekonomisinin Itibar Riski
Ülke ekonomisinin yarattigi olumsuz sartlar, bankacilik sistemini dogrudan etkileyecek temel bir etkendir. Reel sektöre fon saglayan bankalarin ekonomideki gidisattan dolayi yillik tahminleri ve kar hedefleri sapabilir. Ülke enflasyonunun hedeften uzaklasmasi, Merkez Bankasi'nin faiz kararlari, istikrarsiz büyüme oranlari, issizligin artmasi, cari açigin büyümesi gibi makro ekonomik göstergeler, bankacilik sektörünün faaliyetlerini de etkileyebilmektedir. Bankalar, reel sektör ile finansal sektör arasinda araci görevi üstlenen lokomotif bir sektördür. Bu nedenle, bankalarin itibar sorunu ekonominin tümüne etki edecektir. Ülke ekonomisinin itibarinin zedelenmesi bankacilik açisindan su gelismelere sebebiyet verebilir:
* Yabanci bankalarinin birlesme ya da satin alma yolu ile Türk bankacilik sektörüne girisi azalabilir.
* Yabanci yatirimcinin bankacilik ve finans sistemine olan güveni azalabilir. Bu nedenle, yatirimci kaçabilir.
* Uluslar arasi bankacilik islemlerinin yürütülmesinde sikintilar yasanabilir.
* Döviz kurunda meydana gelebilecek degisimler banka bilançosunu olumsuz etkileyebilir.
. Ülkede meydana gelebilecek bir kriz ortaminda mudiler panige kapilip mevduatlarini çekmek isteyebilirler. Bu durum, bankalarin likidite sorunu yasamasina neden olur. Ayni zamanda, bankacilik sistemindeki mevduatlarin erimesine sebep oldugunda banka, dagittigi kredileri geri çagirabilir.
* Merkez Bankasi'nin alacagi beklenmedik faiz kararlarinda bankanin aktif-pasif yönetimi zorlasabilir.
b) Bankacilik Sisteminin Itibar Riski
Bankalar, birbirleri ile siki iliskiler içerisinde olan kuruluslardir. Bir bankanin ugrayacagi bir itibar zedelenmesi olayi, hem bankayi hem de tüm bankacilik sistemini etkileyecektir. Bankacilik sisteminin itibarinin zedelenmesi bankacilik açisindan su gelismelere sebebiyet verebilir:
* Reel sektörün kredi saglayicisi olan bankalarin itibari zedelendiginde kredi sorunu ortaya çikabilir.
* Sistemde olusabilecek panik likidite sorunu yaratabilir ve bankalarin mevduat bulma zorlugu yasamasina neden olabilir.
* Bankacilik krizine neden olabilir.
c) Bankanin Kendisinden Kaynaklanan Itibar Riski
Bankalar, operasyonel islemleri, teknolojik altyapilari, süreçleri ve yönetim kararlari nedenleri ile itibar zedelenmesini derinden yasayabilecek kuruluslardir. Bu dogrultuda, bankanin itibarinin zedelenmesi bankanin kendisi için su sonuçlara sebebiyet verebilir:
* Yogun rekabetin oldugu ortamda, mevcut müsteriler bankanin müsterisi olmaktan vazgeçebilirler.
* Yeni müsterilerin kazanilmasi zorlasabilir.
* Bankanin planladigi ortaklik ve isbirlikleri olumsuz etkilenebilir.
* Nitelikli insan kaynaginin tercih ettigi bir banka imaji ortadan kalkabilir.
Uygulamada kurumsal itibar ile kurumsal sosyal sorumluluk birbiri ile iç içe geçmis kavramlardir. Teoride, bu iki kavram aslinda farkli degerleri ifade etmektedir. Isletmeler, kurumsal itibarini kurumsal sosyal sorumluluk ile korumaya çalismakta olup bu durum yönetim kademelerinin itibari yanlis anladigini ya anlayamadigini göstermektedir. Duruma bir örnek olarak; Avustralya'nin Westpac Bank verilebilir. Yüksek kar elde eden ancak bunu yüksek ücret kesintileri ve faiz oranlari ile saglayan Westpac Bank, bu durumun verdigi olumsuz itibar zedelenmesini örtmek için kurumsal sosyal sorumluluk projelerine agirlik vermis, neticede çok sayida ödül almistir. Ancak, bu izlenen politikalar arasinda dogrudan baglanti olmadigindan ve paydaslar için önemli sonuçlar dogurmadigindan bankanin olumsuz itibari, kurumsal sosyal sorumluluk ile çözülememistir (Dowling, Moran; 2012:32).
Türk bankacilik sisteminde bankalarin itibarinin zedelenmesi bir suç olarak görüsmüstür. Buna göre, yürürlükteki 5411 sayili Bankacilik Kanunu'nun 74. Maddesinde yer alan "5187 sayili Basin Kanununda belirtilen araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet, kablolu yayin veya elektronik bilgi iletisim araçlari ve benzeri yayin araçlarindan biri vasitasiyla; bir bankanin itibarini kirabilecek veya söhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asilsiz haber yayilamaz."hükmüne aykiri davrananlar bir yildan üç yila kadar hapis ve bin günden ikibin güne kadar adlÎ para cezasi ile cezalandirilir seklinde düzenleme mevcuttur (5411 Sayili Bankacilik Kanunu, md.158). Bununla birlikte, türk bankacilik sisteminin düzenleyici ve denetleyici otoritesi olan Bankacilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bir bankanin itibarinin korunmasinda ve saglikli bir sekilde faaliyetlerini sürdürmesinde öncelikli görev banka yönetimine ait oldugunu vurgulamistir (BDDK, 2016).
Türk Bankacilik Sisteminde Itibar Riskine Dair Vakalar
Türk bankacilik sisteminde birçok farkli zamanda çesitli nedenler ile itibar riski gerçeklesmis olup sistemin itibari zedelenmistir. Bu bölümde, bankalarin itibar zedelenmesinin ortaya çikardigi vakalar nedenleri ile analiz edilecektir. Bu dogrultuda, bankalarin kurumsal itibar yönetiminde dikkat etmesi gereken temel unsurlar asagida açiklanmistir.
* Sermaye ve Likidite Yetersizligi
Bankalar için en önemli finansal itibar göstergeleri; sermaye ve likidite göstergeleridir. Sermaye yeterlilik orani güçlü olan bir bankaya uzun vadede yaklasim da olumlu olacaktir. Hem bankacilik sisteminin hem de bankanin sermaye ve likidite oranlari kurumsal itibar yönetimini etkileyen finansal oranlardir. Basel Uzlasisina göre bankalarin sermaye yeterlilik orani en az %8 olmalidir. 2008 küresel finans krizi ile birlikte Avrupa Birligi'ndeki bankalarin sermaye yeterlilik orani bu seviyenin altina inmistir.
* Halka Iliskiler
Bankalar, her müsteriye esit mesafede olma ve standart hizmeti verme durumundadirlar. Bankalarin öncelikli görevi, faaliyetlerini yasa çerçevesinde gerçeklestirmektir. Bazi toplumsal olaylarda ve toplumun hassaslastigi dönemlerde bankalarin etik ilkeler çerçevesinde davranmasi gerekmektedir. Ülkemizde bu duruma Gezi Parki olaylarinda yasanan talihsiz bir açiklama örnek olarak verilebilir. Özel bir bankanin genel müdürünün tarafli olarak nitelendirilebilecek açiklamasi tepkilere neden olmustur. Bu durum, banka müsterilerinin tepkisini çekmis, bazi banka müsterileri hesaplarini kapattirip kredi kartlarini iptal ettirmistir. Elbette bu durum, bankanin maddi anlamda zarar görecek kadar etkilenmesine neden olmamistir. Ancak, basinda yer alan haberler ve elestiriler itibarinin zedelenmesine yol açmistir.
* Kurucularin ve Üst Yönetimin Karar, Davranislari
Yasa geregi herkes banka kuramaz. Banka kurabilmek için sadece sermaye yeterli olmamaktadir. 5411 sayili Bankacilik Kanunu'nun 8. maddesine göre; banka kurucularinda iflas etmemis olma, hirsizlik, rüsvet, zimmet, dolandiricilik gibi suçlar islememis olma, gerekli itibara sahip olma, dürüst ve seffaf olma özellikleri aranmaktadir. Yine ayni sekilde; banka üst yönetiminin de güven veren, seffaf ve itibarli kisiler olmasi gereklidir. Buna karsin, uygulamada zaman zaman banka kuruculari ve üst yönetiminin bankanin itibarini zedeleyici birtakim siyasi etkenli dolandiricilik, rüsvet gibi olaylar yasadigi görülmüstür. Ülkemizde bir kamu bankasinin genel müdürünün rüsvet ve dolandiricilik suçundan gözaltina alinmasi, bankanin genel müdürlügünde arama yapilmasi gibi durumlar bankanin itibarini zedeleyici bir vaka olmustur.
* Yetersiz Yasal Düzenleme ve Denetleme
Ülkemizde düzenleme ve denetleme otoritelerinin eksikligi, yasal düzenlemelerin yetersizligi ile birlikte 1982 yilinda "Banker" olaylari, 2000-2001 dönemindeki bankacilik kaynakli iki önemli krize neden olmustur. Türk halkinin birikimlerini teslim ederken bankalara karsi tereddüt içinde olma durumu bu bozuk temel üzerine kurulan talihsiz olaylara dayanmaktadir (Gündogdu; 2014: 83).
* Hizmet Kalitesinin Düsüklügü
Bankacilik sektöründe rekabetin artmasi ile birlikte hizmet kalitesi ve standardinin önemi artmaktadir. Yabanci bankalarin ülkemize olan meraki ve dinamik bir pazara sahip olmamiz nedeni ile inovasyon çalismalari bankalar için gerekli çalisma alanlaridir. Bir kamu bankasinin devletin veznesi görevi nedeni ile olusturdugu uzun kuyruklar bankanin hizmet kalitesi açisindan itibarinin sorgulanmasina neden olabilecek türdendir. Bu durum, müsterinin bankayi hantal bir yapi içerisinde görmesine neden olmakta, bankanin ürün ve hizmetlerindeki gelisime yaklasimi kisitlamaktadir.
* Siyasi Yaklasimlar
Bankalarin asil amacinin kar etmek oldugu düsünüldügünde kurumun siyasi ortamlarda bulunmasinin hem etik olmadigi hem de itibari zedeleyebilecek nitelikte bir durum ortaya çiktigi görülmektedir. Bankanin adinin tarafli bir siyasi ya da benzer bir grubun adi ile anilmasi, kurumun sermayedarlarinin ve üst düzey yönetiminin aktif siyaset içerisinde tarafli tutum sergilemesi müsterilerinin gözünde itibarini zedeleyebilir. Buna örnek olarak ülkemizde bir katilim bankasinin siyasi çevrede yasadigi durumu göstermek mümkündür.
* Kötü Insan Kaynaklari Uygulamalari
Bankalar, istikrarli büyüme ve planli insan kaynagini dengede tutmasi gereken kuruluslardir. Özellikle büyüme dönemlerde hizli ise alim politikasi izleyen bankalar, kriz dönemlerinde en az bu kadar hizli isten çikarma karari alabilmektedirler. Bu etkeni oldukça iyi yöneten bankalar itibar yönetimini kendi lehine çevirebilmektedirler. Buna karsin, bazi bankalar insan kaynagi politikasi konusunda dönemlik kar odakli yaklasimlar sergileyerek ani kararlar alabilmektedir. Zira 2008 küresel finans krizinin yarattigi gergin ortamda Türkiye'de bir özel banka 1000 çalisaninin sözlesmesini mesai saati bitiminde fesh etmistir. Bu durum, medyada da yer almistir. 2000-2001 bankacilik krizlerinde de sektörde çalisanlarin birçogu olumsuz durumdan etkilenmistir.
* Haksiz Rekabet
Rekabet Kurumu'nun faaliyetlerini denetledigi sektörlerin basinda bankacilik gelmektedir. Büyük fonlarin islem gördügü bankacilik sektöründe rekabet gün geçtikçe artmaktadir. Buna bagli olarak Rekabet Kurumu, bankalari gözetim altinda tutmakta ve ihlal edilen kurallar için cezalar vermektedir. (Rekabet Kurumu, 2014) Bu durum, bankalarin haksiz rekabet yaptiginin göstergesi olup kurumsal itibari zedeleyici bir unsurdur.
* Etik Olmayan Unsurlar
Bankalar hem birbirleri ile olan iliskilerinde hem de müsterileri, hissedarlari ve çalisanlari ile olan iliskilerinde etik davranmak, bankacilik sisteminin güvenini korumak durumundadirlar. 5411 sayili Bankacilik Kanunu'nun 75. Maddesine istinaden Türkiye Bankalar Birligi tarafindan düzenlenen "Bankacilik Etik Ilkeleri" (Türkiye Bankalar Birligi, 2016) mevcuttur. Sözkonusu ilkelere göre; bankalar dürüst, tarafsiz, güvenilir, saydam, topluma yararli, çevreye saygili kuruluslar olmalidir. Ayni zamanda, bankalar, çalisanlarin haklarini gözetmeli, müsterilerini bilgilendirip onlarin sirlarini saklamalidirlar. Sayilan bu etik ilkelere uymayan bankalar mevcuttur. Özellikle yazili ve görsel basinda haber olarak gündeme gelebilmektedir.
* Asiri Risk Alma
Güven kurumu olarak nitelendirilen bankalar, risk almadan islem yapmalari halinde sadece vezne görevi üstelenirler. Oysa bankalar ekonomiye yön veren lokomotif bir sektörün kurumlaridir. Diger yandan bankalarin asiri risk almalari, tasidiklari yükün ne denli önemli oldugu düsünüldügünde, ciddi riskler dogurabilecektir. Bu sebeple, bankalarin asiri risk almalari yasal düzenlemeler ile önlenmelidir. Türkiye, 1980'li yillarin getirdigi neoliberal politika kararlari ile bankacilik sisteminde yetersiz yasal düzenlemeler nedeni ile asiri risk almistir. Asiri risk, bankacilik krizlerine neden olmus ve halkin sisteme karsi olan güveni sarsilmistir. Özellikle 2000-2001 Bankacilik krizleri sonucunda TMSF'ye devredilen ve/veya kapatilan bankalar, Türk bankacilik sisteminin itibarini zedelemistir.
* Yüksek Ücret ve Kesintiler
Bankalar, verdikleri hizmetler karsiliginda müsterilerden çesitli ücret ve kesintiler talep etmektedirler. Bir bankanin faaliyetleri çerçevesinde iki tür geliri olup bunlar kredi-mevduat arasindaki pozitif faiz geliri ile hizmet karsiligi aldiklari ücretlerdir. Genellikle faizlerin düstügü dönemlerde bankalar, bilanço hedeflerini tutturabilmek için azalan faiz gelirini ücret ve kesintiler ile dengelemeye çalismaktadir. Bu durumda, bankacilik, her islem adimindan ücret talep eden ve itibari halk nezdinde zedelenen bir sistem olarak anilmaktadir (Gündogdu, 2014).
* Sir Saklama Yükümlülügünün Yerine Getirilmemesi
Müsteriler, istenilen her türlü finansal ve kisisel bilgiyi banka ile paylasmaktadirlar. 5411 sayili Bankacilik Kanunu'nun 73. maddesine göre, bankalar tarafindan kayit altina alinan bu bilgiler, yetkili olanlardan baskasina açiklanamaz, kendilerinin veya baskalarinin yararina kullanilamaz. Belirtilen yasaklar, görevden ayrildiktan sonra da devam eder. Buna karsin, bankalar müsterilerinin sirlarini saklama yükümlügünü ihlal ettiklerinde itibari zedelenebilir. Yukarida sayilan itibari zedeleyici türden vakalar mevcut oldugu gibi kurumsal itibar yönetimini kendi lehine çeviren banka/bankalar da vardir. Türk bankacilik sektörü açisindan bakildiginda, kurulusundan beri özel sermayeli olan bir banka, müsterileri ve halk tarafindan devlet bankasi zannedilmistir. Bu durum, bu bankaya olan güvenin yüksek oldugunu göstermektedir denilebilir.
Sonuç
Tarihin hiçbir döneminde itibari olmayan ekonomik bir ise kimse girmek istememistir. Paranin icadi ile birlikte parayi saklama, paradan para kazanma faaliyetleri dünyanin odak noktasi haline geldi. Ister bugünkü anlamda karmasik finansal islemler olsun ister yüzyillar önceki basit tüccar islemleri olsun itibar her dönemde paranin sahip oldugu en degerli unsur olmustur. Modern finansal islemlerinin ortaya çikisi ile birlikte bankacilik faaliyetlerinin de çesitleri artmis olup finansal açidan itibar kavraminin önemi artmaya baslamistir.
Bankacilik sisteminin temel mantigi; parayi bir faiz karsiliginda, parasi olandan parasi olmayana transfer etme üzerine kuruludur. Diger bir ifade ile bankalarin dagittigi krediler aslinda çogunlukla bankanin degil yine baska kisilerin parasidir. Burada bankanin aracilik ettigi faaliyet, emanet tasarruflarin kredi olarak satisidir. Banka, böylelikle mevduat ile kredi arasindaki faiz farkindan kar etmektedir. Anlatilan mekanizma içerisinde bankanin itibarinin ortadan kalktigi düsünülürse banka mevduat toplamayacak ve kredi satisi yapamayacaktir. Bu ortamda, bankanin itibari aslinda yaptigi islemlerin dogasinda vardir. Bankacilik faaliyeti, bütünü ile bir itibar isidir.
Bankacilik sektöründe finansal veriler ile saglanan "güven" ortami, finansal olmayan bir islem nedeni ile bir anda yerle bir olabilir. Yüksek karlilik, saglam bir sermaye yapisi ve kaliteli aktiflere sahip olan bir banka, yasadisi bir isleme aracilik ettiginde itibari zedelenebilir. Bankacilik sisteminin temelinde yatan, gözle görülmeyen degerler nedeni ile itibar yönetimi, bankacilik sektörü için diger isletmelerden daha farkli bir öneme sahiptir. Bankacilik sisteminin tüm ülke ekonomisine nüfuz etmesi sebebi ile bu sistemin ugrayacagi itibar zedelenmesi sadece bankalari etkilemeyecek, tüm ekonomiye zarari dokunacaktir.
Bankalarin itibarinin zedelenmesi üç farkli açidan zarar anlamina gelmektedir. Birincisi; finansal sisteminin temelini olusturan güven unsurunun zarar görmesidir. Tasarruflarini bankaya emanet eden mudilerin zarara ugramasi bankacilik sistemine olan güveni sarsacaktir. Ikincisi; bankanin ugradigi zarardir. Bankalar, birbirleri ile siki iliskiler içerisinde olan kuruluslardir. Bir bankanin ugrayacagi bir itibar zedelenmesi olayi, hem bankayi hem de tüm bankacilik sistemini etkileyecektir. Üçüncüsü ise; tüm ekonomik sistemi etkileyecek nitelikte zarardir. Bankalar, reel sektör ile finansal sektör arasinda araci görevi üstlenen lokomotif bir sektördür. Bu nedenle, bankalarin itibar sorunu ekonominin tümüne etki edecektir.
Türk bankacilik sisteminde bir bankanin itibarinin zedelenmesine karsi düzenlenme yapilmis olup yasa hükmüne aykiri davrananlarin bir yildan üç yila kadar hapis ve bin günden ikibin güne kadar adlÎ para cezasi ile cezalandirilmasi söz konusudur. Bununla birlikte, türk bankacilik sisteminin düzenleyici ve denetleyici otoritesi olan Bankacilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bir bankanin itibarinin korunmasinda ve saglikli bir sekilde faaliyetlerini sürdürmesinde öncelikli görev banka yönetimine ait oldugunu vurgulamistir.
Türk bankacilik sisteminde çesitli nedenler ile itibar riski gerçeklesmis olup sistemin itibari zedelenmistir. Hem finansal hem de finansal olmayan etkenlerin bankalarin itibar riskinde önemli rol oynamaktadir. Finansal açidan en önemli göstergeler olarak kabul edilen sermaye ve likidite yeterliligi saglanmadiginda bankaya olan güven azalabilir. Bununla birlikte finansal anlamda her sey yolunda olsa bile finansal olmayan göstergeler özünde bankanin itibar yönetiminde daha önemli bir paya sahiptir. Özellikle rekabetin hizla arttigi finansal piyasalarda bankalar halkla iliskilerde, hizmet kalitesinde, insan kaynaklari uygulamalarinda etik davranmak ve kurumsal itibar yönetimini göz önünde bulundurmak durumundadirlar. Diger yandan, bankanin kurucularinin ve üst yönetiminin karar ve davranislari itibar yönetiminde oldukça önemli bir husustur. Müsteri odakli yaklasimlar açisindan ise; hem yatirimcinin korunmasi hem de bankacilik sistemine olan güvenin korunmasi için sir saklama yükümlülügü, etik davranma ve hizmetlerden alinan kesintilerin adil olmasi da bankanin itibar yönetiminde yer almaktadir.
Iyi bir kurumsal itibar yönetimi, bankanin özellikle kriz dönemlerinde ve stratejik kararlarinda saglam bir altyapi olusturmasini saglayacak ve yogun rekabet ortaminda müsterinin güvenini kazanacaktir. Bankacilik, bir kar odakli isletmedir. Bununla birlikte bir kamu mali niteliginde güven müessesesidir. Bu paradoks içerisinde bankanin dengeli bir kurumsal itibar yönetimi saglamasi gerekir.
Referanslar
Akgüç, Ö., (2012), Banka Finansal Tablolarinin Analizi, Arayis Basim ve Yayincilik, Genisletilmis 2. Baski, Istanbul.
Bankacilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Resmi Web Sitesi, http://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Duyurular/Basin_Aciklamalari/13460basin_aciklamasi.pdf,(13.01.2016)
Bektas, H., Gökçen, A., (2011), Türk Bankacilik Sektöründe Finansal Güç Derecesine Sahip Olan Bankalarin Kantitatif Verilerinin Istatistiksel Analizi, Marmara Üniversitesi I.I.B.F. Dergisi, Cilt XXXI, Sayi: II.
Diermeier, Daniel; Trepanier, Mathieu; Measuring Reputation, Kellogg School of Management, 2009, pp.1-3
Dowling, G. Moran, P. (2012), Corporate Reputations: Built In or Bolted On?, California Management Review, Vol. 54, No.2.
Eisenegger, M. Schranz, M., (2011), Reputation Management and Corporate Social Responsibility, The Handbook of Communication and Corporate Social Responsibility.
Gündogdu, A., (2014), Türkiye'de Bankacilik Sisteminin Yasal Düzenlemeleri, Seçkin Yayinevi, Ankara
Gündogdu, A., Bankalar Yasal Tefeci Mi?, http://www.finansoloji.com/finansoloji/bankalar-yasal-tefeci-mi/, (12.01.2016)
IPSOS, (2013), Global Reputation of the Financial Services Industry: 2013 Snapshot, http://www.ipsos.com/public-affairs/sites/www.ipsos.com.publicaffairs/ files/Global%20Reputation%20of%20the%20Financial%20Services%20Industry%202013% 20Snapshot%20INTL.pdf, (09.01.2016)
Mermod, A.Y. (2008), Bankacilikta Etik Kavrami ve Banka Üst Düzey Yöneticilerinden Beklentiler, Marmara Üniversitesi I.I.B.F. Dergisi, Cilt: XXV, Sayi:2.
Mukherjee, N.; Zambon, S.; Lucius, H.; (2012), Do Banks Manage Reputational Bank? -A Case Study of European Investment Bank, :1-25. https://fp7.portals.mbs.ac.uk/Portals/59/docs/KNPapers2/Do_banks_manage_Reputational_Risk.p df, (06.01.2016)
Rekabet Kurumu Resmi Web Sitesi, http://www.rekabet.gov.tr/default.aspx?nsw=L15EFeqh3lfloxQMTUqrkg==-H7deC+LxBI8=, (11.01.2016)
Saritas, E., (2010), Banka Itibarinin Zedelenmesi Suçu, Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasi, C. LXVIII: 121-150.
Türkiye Bankalar Birligi Resmi Web Sitesi, Bankacilik Etik Ilkeleri, http://www.tbb.org.tr/tr/ana-sayfa/onemlibasliklar/ bankacilik-etik-ilkeleri-/295, (10.01.2016)
Vanston, N., (2012), Trust and reputation in financial services, Foresight, Government Office for Science
5411 sayili Bankacilik Kanunu
Aysel GÜNDOGDU
Isletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi, Istanbul Medipol Üniversitesi, Türkiye
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Society for the Study of Business and Finance 2016
Abstract
It is accepted that banking is an art of management. While performing this art, specific rules and period are necessary. When it comes to risk, we think a negative situation equal to a certain amount of loss. However, "reliance" factor, having been existing since the beginning of banking, consists of more abstract risks. The loss, which may quickly grow by losing confidence, can cause unpredictable results for banks. Thus, banks should take measures not only for financial and countable risks, but also for non-financial risks, while counting the risks. One of the nonfinancial risks in Turkish banking system is "reputation risk", which is gradually growing. As the scope of banking based on calculations and numbers, it will be understood how a difficult process to calculate and explain occurs when reputation risk is included in such an area. Very few studies on banking system in literature about reputation risk management and process exist in Turkey. In this study, arrangements in Turkish banking system for reputation risk management, prevention and process are examined and the events, in which reputation risk has realized in Turkish banking system.
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer