Content area
Abstract
Refik Halit Karay, hem edebiyatçı hem de gazeteci kimliğinin kendisine verdiği gözlem gücüyle, toplumsal değişmelere paralel olarak, kadınların sosyal hayatlarında ve ruh dünyalarındaki çatışmaları romanlarına yansıtır. Romanlarında kadını; aşk, cinsellik, namus, din, beğenilme arzusu, sadistlik, kadının bilinmezliği, mazoşist sevgi ihtiyacı, eğitim ve toplumla çelişen veya uyuşan yönleriyle ele alır. Ayrıca romanlarında yaşadığı döneme hâkim olan moda, sinema ve aşk romanları gibi popüler kültür ürünlerine de yer verir. Bu sayede, kadının gündelik hayatı ve egemen kültürün onu nasıl yönlendirdiği gibi unsurları romanlarına yansıtır. Ayrıca kadın eğitimini, mensup olduğu toplumsal sınıfa göre değerlendirir. Böylece ülkenin, toplumun orta sınıfından gelecek eğitimli ve halkın değerleriyle uyumlu kadınlarla birlikte gelişeceğine inanır. Bu nedenle kadın eğitimine önem verir.
Refik Halit Karay, romanlarında aşka dayalı evlilikleri savunur. Bu evliliklerde birbirini sevenler arasında denklik arar. Bu denklik âşıkların bilgili, görgülü olmasından ve dış güzellikleriyle kişiliklerinin uyumundan oluşur. Romanlarındaki bazı kadınlar, çevre ve ailenin etkisiyle bu denkliği aramazlar. Gerçek aşkın değerini ise lüks yaşamak için yaptıkları yanlış evliliklerden sonra anlarlar. Bunun bedelini de ya mutsuz evliliklerini devam ettirerek ya da evlilik dışı ilişkilere mahkum olarak öderler. Yazarın romanlarına genel olarak bakıldığında kadınlar, gerçek aşkın peşindedirler. Güven duydukları erkeklere, tutkulu bir aşkla bağlanırlar. Bu aşkı elde etmek konusunda, girişkendirler. Romanın başından sonuna kadar bazı kadınlar, sevdikleri erkekleri, farklı kimliklere bürünerek, yalan söyleyerek, onları şaşırtarak ve cinselliklerini kullanarak kendilerine bağlarlar. Ayrıca bu kadınlar, kendilerinden yaşlı bir erkekle evlenerek hayatlarını yeniden kurarlar. Böylece koptukları sıradan yaşamlarına geri dönmenin huzurunu duyarlar. Bazıları ise geleneğe bağlı yaşamları ve tutarlı davranışlarıyla erkeklerin ideal kadını durumundadırlar. Bu nedenle Refik Halit, romanlarında aşkı, kadınların batılılaşma süreciyle koptukları sıradan yaşamlarına yeniden dönmek için bir araç olarak ortaya koyar.
Sonuç olarak Refik Halit Karay, batılılaşma süreciyle yaşanan toplumsal değişimi, kadın üzerinde odaklamış ve kadının yaşadığı değişimi, kadın-erkek ilişkileri zemininde, sosyolojik ve psikolojik unsurları göz önünde bulundurarak anlatmıştır.